GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:22
Tarih:17.11.2016

ARZU ERDEM (İstanbul) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 3'üncü maddesi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Gazi Meclisi saygılarımla selamlarım.

Değerli milletvekilleri, yine bir torba yasayla ve birden fazla mevzuat değişikliğiyle karşı karşıyayız. Görüşmekte olduğumuz tasarı da son zamanlarda sıkça görüşülen torba kanunlar gibi, konu itibarıyla aralarında hiçbir bağlantı bulunmayan ve amaç bütünlüğü olmayan hükümler içermektedir. Toplumun geniş kesimlerini yakından ilgilendiren nitelikteki önemli düzenlemelerin yer aldığı; hak, hukuk, adalet gibi kavramlara en çok uyulması gereken yer olan Adalet Komisyonunda dahi torba yasa mantığıyla görüşmelerin yapılması, ne yazık ki büyük bir çıkmazın göstergesidir. Birbiriyle ilgisi olmayan ve 11 ayrı yasayı ilgilendiren düzenlemelere aynı tasarıda yer verilmesi İç Tüzük'e aykırıdır ve hazırlanan tasarılar, düzensiz, eksik ve özensiz olabilmektedir.

Değerli milletvekilleri, tasarıyla değiştirilen maddelerin çoğu, kısa bir süre önce yürürlüğe konulmuş, ancak ya Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiştir ya da uygulamada sıkıntılara yol açmıştır. Kanunlar, yazboz değildir. Tabii ki mümkün olmayacak hızla kanun değiştirme yöntemi, sağlıklı ve kalıcı yasal düzenlemeler yapılmadığının kanıtıdır.

Görüşmekte olduğumuz tasarıda, tekrar eski hâline getirilen prosedürler söz konusudur. Dinleme kararının yer aldığı prosedür bunun bir örneğidir. 26'ncı, 27'nci ve 28'inci maddelerle, iletişimin tespiti ve dinlenmesi, gizli soruşturmacı görevlendirilmesi ve teknik araçlarla izleme konularında ağır ceza mahkemesinde oy birliği şartı kaldırılarak, bu çok önemli 3 maddede sulh ceza hâkimi tek başına yetkilendirilmiştir. Daha iki yıl önce, dinleme kararlarının alınmasının devlet üyelerini zorda bırakması üzerine özel hayatın gizliliğinin korunması esas alınarak yapılan düzenleme tekrar eski hâline getirilmiştir. Daha iki yıl gibi kısa bir zaman önce, dinleme kararları alınmasını neredeyse imkânsız hâle getiren bu düzenlemeyi değiştirenler de aynı insanlar, eski hâle dönmesini savunanlar da yine aynı insanlar. Bu da demek oluyor ki -tırnak içinde- "ihtiyaç hâlinde" özel hayata müdahale edilmekte ve yine -tırnak içinde- "ihtiyaç hâlinde" bu müdahale neredeyse imkânsız hâle getirilmektedir ve son olarak, tekrar eski hâline döndürülmüştür.

Özel hayatın gizliliği, Anayasa'yla güvence altına alınan en üst değerlerden biridir. Böylesine ciddi bir hususun çıkarlar doğrultusunda sürekli değişikliğe uğradığı bir yerde, hukuk devletinden söz etmek maalesef imkânsız hâle gelebilir. Bu sebeplerle, 27'nci maddede yer alan "hâkim tarafından" ibaresinin "ağır ceza mahkemesine" şeklinde değiştirilmesi yerinde olacaktır.

Değerli milletvekilleri, tasarının 3'üncü maddesi ise, İcra ve İflas Kanunu'nun 363'üncü maddesinin birinci fıkrasında yapılan değişiklikle ilgilidir ve durum yine aynıdır. Tasarının ilk hâlinde bin Türk lirasından 5 bin Türk lirasına çıkarılan istinaf yoluna başvurma limiti, alt komisyonda, hak arama hürriyetini engellediği gerekçesiyle oy birliğiyle 3 bin liraya indirilmiştir ancak komisyon görüşmeleri sırasında, iktidar partisinin ısrarlı teklifiyle 7 bin liraya çıkarılmıştır. Bu durum, yasama faaliyetlerinde önceliğin kimde olduğunu vurgulamak açısından oldukça önemlidir ve manidardır.

İstinaf yoluna başvurabilmek için alacak hak veya malın asgari değerinin bu kadar yüksek tutulması, hak arama yolunun kısıtlanması anlamına gelmektedir. İktidar partisi tarafından 7 bin Türk lirası olarak belirlenen tutarın 3 bin Türk lirasına düşürülmesini önermekteyiz. Bin Türk lirası tutarındaki limitin 7 bin liraya çıkarılması yani 7 katına çıkarılması sizce de manidar değil midir ve sorgulanması gerekmez mi? Ekonomik ve siyasi açıdan değerlendirmeye muhtaç bir durum değil mi?

Önerdiğimiz 3 bin lira tutarının makul sınır olduğunu dikkate almanızı ve önergemizi kabul etmenizi temenni eder, saygılarımı sunarım. (MHP sıralarından alkışlar)