GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CHP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:22
Tarih:17.11.2016

FATMA BENLİ (İstanbul) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Cumhuriyet Halk Partisi tarafından verilen kayıp çocukların akıbetine ilişkin önerge hakkında söz almış bulunmaktayım ama öncelikle ifade etmek istediğim üzere, çocuklarla ilgili olan her türlü çalışma bizim için çok değerli. Bu noktada, bu vesileyle, Meclis kürsüsünde bulunmaktan dolayı duyduğum memnuniyeti ifade etmek istiyorum çünkü bu, sadece, sözel olarak "Çocuklar bizim geleceğimiz." şeklinde ifade edeceğimiz duygusal bir ifade değil; onların her biri ama her biri, hangi şartlar altında olurlarsa olsunlar, hangi konumda olurlarsa olsunlar ayrı bir çalışma yapmayı hak ediyorlar.

Bu vesileyle, "İslam" adını kullanarak İslam'a en büyük zarar veren DAEŞ tarafından, bildiğiniz üzere, sokak düğününü kana bulayarak gerçekleştirilen patlamada vefat eden 51 vatandaşımızı da rahmetle anıyorum. Malumunuz olduğu üzere, o gün 69 tane de yaralı vardı, onlara da şifa diliyorum.

Şimdi, DAEŞ, bu örnekte olduğu üzere aslında sadece çocukları kullanmıyor; DAEŞ'in yetişkinleri de hatta bütün dünyada çok farklı özelliklere sahip olan insanları sadece sosyal medyayı kullanarak kandırabildiği, onları çatışma bölgelerine çekebildiği, Irak ya da Suriye'ye getirebildiği hepimizin bildiği bir gerçek. Hatta, Türkiye, bunun için DAEŞ'le mücadele etmek üzere özel bir çalışma yapıyor, 29 tane risk analiz merkezi kurdu; 52 bin insanın Türkiye'ye gelmelerini engelleyerek yabancı terörist savaşçı olmamaları için, Suriye'de ve Irak'taki terör olaylarına karışmamaları için özel çalışmalar yaptı.

Türkiye'nin, aslında teröre destek olmak için, DAEŞ'e katılmak için geldiğini tespit ettiği kişi sayısı 3 binden fazla, yaklaşık 4 bin kişi, 98 farklı ülkeden yani aralarında Japonya'dan ya da Avustralya'dan dahi olanlar var. Bu durum da DAEŞ'le mücadelede ne kadar çok çaba gösterilmesi gerektiğini, ne kadar etkili olabildiklerini ayrıca gösteren güzel bir örnek.

Bu hafta sonu "Terörle Mücadelede Parlamenterlerin Rolü" konulu bir toplantıya katılmıştık Malta'da. Bana göre, Iraklı parlamenterin söylediği çok önemli bir cümleydi çünkü 24 farklı ülkeden milletvekilleri vardı, dedi ki: "Buradaki milletvekillerinin çoğunun ülkesini bilmiyorum. Benim ülkeme ülkesinin adını dahi duymadığım ülkelerden insanlar geliyor ve benim insanlarımı öldürüyorlar; kadınları, çocukları, gençleri öldürüyorlar." Sanırım bu cümle DAEŞ'in ne kadar tehlikeli olduğunu, çocukları değil, öncelikle yetişkinleri katledebildiğini, onları kandırabildiğini gösteriyor.

Bu yüzden, özellikle altını çiziyorum; terörle mücadele konusunda her türlü yardımı yapmak hepimizin mükellefiyeti. Ama, sanırım araştırma önergeleri çok alelacele hazırlandığı için unutulduğu üzere sadece DAEŞ değil, özellikle PKK ve PYD terör eylemlerinde çocukları kullanıyor. PKK'nın, çocukları, bizatihi, kaçırarak dağa çıkardığı ya da onların beyinlerini yıkayarak, onları kandırarak şiddet eylemlerinde kullanmaya teşvik ettiği, ellerine silah verdiği pek çok uluslararası örgütün, maalesef, tespit ettiği bir husus. Biliyorsunuz, çocuk savaşçılar kullanmak aslında insanlık suçu. Bu nedenle, PKK buna karşı çıksa da, bunun olmadığını ifade etse de Kandil'de çekilen pek çok fotoğraf ya da çocukları kaçırılan ailelerin söylemleri bu gerçeği ortaya koyuyor. PYD'nin durumu da farklı değil, PYD 12 yaşındaki çocukları kaçırıyor.

Bu noktada, bütün terör örgütlerinin, herhangi bir şekilde ayrım yapmaksızın, DAEŞ'in, PKK'nın, PYD'nin, bütün terör örgütlerinin çocukları suistimal etmelerini, onlar üzerinden rant elde etmelerini engellemek üzere Türkiye zaten pek çok çalışma gerçekleştiriyor, özellikle de Suriyelilerle ilgili. Çünkü, ülkemizde 3 milyona yakın Suriyeli mülteci var ve bunların yüzde 54'ü çocuklar. Çocuklar için özel bir çalışma yapılması gerektiği için zaten 2014'te özel bir yasa çıkardık, 2015'te genelge çıkarmak suretiyle onların Millî Eğitim Bakanlığında eğitim görmelerini sağladık ve hem terör örgütlerini hem de bahis konusu olan kötü muameleleri engellemek üzere pek çok çalışma gerçekleştirdik. Tabii, bu, sadece Aile Bakanlığı üzerine bırakılabilecek bir yük olmadığı için Millî Eğitim Bakanlığıyla, Göç İdaresiyle beraber çalışmalarını sağladık; AFAD gibi, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği gibi diğer kuruluşların da koordineli olarak çalışmalarını sağladık.

Biliyorsunuz, Türkiye'de bulunan Suriyeli çocukların bir kısmı, 18 yaş altındaki çocukların bir kısmı aileleriyle beraber değiller. O yüzden, bir yetişkinin refakatinde bulunmayan çocuklar için özel bir çalışma gerçekleştirildi. Hatta, standardı oluşturabilmek adına 2015 yılında bir genelge çıkarıldı; bunların devletin özel denetimi altında olduğuna, kurulacak olan özel geçici destek merkezlerinde bulunacaklarına ve bunların her türlü kötülükten korunacaklarına dair çalışmalar yapıldı.

Yeterli midir? Elbette değildir ama Türkiye'yi bütün dünyayla kıyasladığımızda, özellikle Suriyeli çocuklar için özel bir çalışma yapmadığını ifade etmek mümkün değil. Şimdi, Avrupa'da Türkiye'den çok çok daha az sayıda mülteci olmasına rağmen, Avrupa'da kaybolan çocuk sayısı maalesef çok ciddi rakamlara ulaşmakta. Onlar duvarların arkalarında ya da tel örgülerin arkalarında mültecileri tutarken o çocukların suç örgütlerinin eline nasıl geçtiğini fark etmiyorlar bile. Ki Almanya'da Kriminal Daire Başkanlığının tespit ettiği rapor bile bir sene içerisinde Almanya'da kaybolan çocuk sayısının 8.991 olduğunu gösteriyor. Türkiye'deki rakamlar bunun yüzde 1'i dahi değil. Ama bizim için önemli değil, tek bir çocuk bile söz konusu olsa, yapılan bütün çalışmalara rağmen tek bir çocuğun dahi istismar edilmesi riski söz konusuysa, bunun için terör örgütleriyle ya da herhangi bir suç örgütüyle mücadele etmek gerekiyorsa bunu yapmak zorundayız. Ben buradaki bütün milletvekillerinin bu görüşte olduğuna inanıyorum işin doğrusu ki daha 2016 yılında, geçtiğimiz birkaç ay içerisinde, bütün partilerin desteğiyle beraber Çocuk İstismarını Önleme Komisyonunun kurulmuş olması bunun bir göstergesi. Çocuk İstismarını Önleme Komisyonu yakın zamanda bitirilen raporunda çocukların her türlü istismarına karşı, gerçekleşebilecek her türlü istismara karşı alınması gereken önlemleri, somut önlemleri tek tek ifade etmiş durumda. Ben, aynı şekilde, kurulmasına nasıl hep beraber karar verdiysek Çocuk İstismarını Önleme Komisyonunun sonuç önerilerinde ifade edilen hususların gerçekleşebilmesi için bütün partilerin destek olacağını ümit ediyorum işin doğrusu.

Hem Çocuk İstismarını Önleme Komisyonunda PKK'lılar, DAEŞ'liler ya da diğer terör örgütleri tarafından istismara uğrayan çocuklar için gerekli önlemler ifade edildiğinden hem daha önceki yıllarda yine Meclis tarafından kabul edilen kayıp çocuklarla ilgili Meclis araştırması önergesinde bu husus ele alındığından ve bu araştırma önergesinin sonuçları hâlen uygulanmakta olduğundan ve ayrıca özel olarak da Başkan Vekili olduğum İnsan Haklarını İnceleme Komisyonunda alt komisyon olarak 2015 yılından itibaren Mülteci Hakları Alt Komisyonu bulunduğundan; hâlihazırda mevcut bir komisyon varken, bütün milletvekillerinin, bütün partilerin desteğiyle beraber bu komisyon çalışmaktayken ayrıca yeni bir komisyon kurulmasına gerek olmadığı kanaatiyle hepinize saygılar sunarım.

Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)