GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 674 Sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (1/760) ve İçtüzük'ün 128'inci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınmasına İlişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı Tezkeresi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:19
Tarih:10.11.2016

DENİZ DEPBOYLU (Aydın) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 425 sıra sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemelerin Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin 8'inci maddesine bağlı geçici 5'inci maddede verilen önergemiz üzerine Milliyetçi Hareket Partisi adına söz almış bulunmaktayım. Gazi Meclisimizi ve aziz Türk milletini saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, konuşmama başlamadan önce -bugün 10 Kasım- ebediyete intikalinin 78'inci yılında cumhuriyetimizin kurucusu Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'ü saygı, sevgi ve minnetle anıyorum, ruhu şad olsun.

Değerli milletvekilleri, 15 Temmuz kalkışmasının ardından üç ay geçti. Geçen bu zaman içinde devlet kurumlarında FETÖ temizliği süreci başlamış ve ardından darbe adli soruşturmaları süreci devreye girmiştir. Bugüne kadar, cumhuriyet tarihinde daha önceden benzerini yaşamadığımız en büyük idari tasfiye ve en kapsamlı adli soruşturmayla karşı karşıya kaldık. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Mehmet Müezzinoğlu'nun açıkladığı son rakamlara göre, kamudan ihraç edilen memur sayısı 70.784. İhraç edilenlerin yanında bir de açığa alınarak haklarında soruşturma yürütülenler var, Sayın Bakan bunların sayısının da 56.575 olduğunu söyledi. Kamudan atılan memurları meslek gruplarına göre ayırdığımızda ise pastada en büyük dilimi yaklaşık 28 bini aşan rakamla öğretmenler oluşturuyor. 2010 yılında göreve alınan kamu personelinin tümü ihraç edildi. Bunların tamamı terör örgütü üyesi miydi, içlerinde masum insan yok muydu? Onların mağduriyetleri varsa eğer nasıl giderilecek? Soru hırsızlığından dolayı boşalan kadrolara 2010 yılında KPSS'ye girip hiçbir yere atanamayanlar için öncelik tanınması düşünülmekte midir? Yine öğretim üyesi yetiştirme programına dâhil olan tüm akademisyen adaylarımız haklarını kaybetti. Onların da mı hepsi FETÖ'cüydü? İçlerinde hiç temiz, masum olanı yok muydu? Bunun cevabı "evet"se durum çok vahim. Bunlara nasıl göz yumuldu? Cevabınız "hayır" ise yine durum çok vahim, birçok kişi gerçek adaletten nasibini alamamaktadır; durum bunu göstermektedir.

Değerli milletvekilleri, liderimiz Sayın Devlet Bahçeli'nin de ifade ettiği gibi, 15 Temmuz darbe girişimi, uzun yıllar boyunca sistemli çabalarla bir çetenin devlete nasıl sızdığını korkutucu bir şekilde ortaya koymuştur; durum hiç iç açıcı değildir. Bir terör örgütü yıllar içinde büyümüş, palazlanmış ve en önemli devlet organlarının kılcal damarlarına kadar sızmıştır. Emniyet, yargı, ordu ve bürokraside sinsi biçimde örgütlenmiş, güçlenmiştir. İstihbarat birimlerinde mutlak hâkimiyet kurmuştur. Türk Silahlı Kuvvetleri, yargı, Emniyet, kamu kurum ve kuruluşları, sivil toplum kuruluşları, basın ve yayın organları, sosyal medya, üniversiteler ve eğitim kurumları, iş dünyası, basın, üniversitelerimizde konuşlanmış, siyaset kurumu ve siyasi partilerde yine, bütün bu kurumların içerisine yerleşip ağını genişletmiş ve nihayetinde cumhuriyetimize, demokrasimize, millî egemenliğimize kasteden kanlı bir girişimin planlayıcısı ve aktörü olmuştur.

15 Temmuz darbe girişimini araştırmak üzere kurulan komisyonda eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral Sayın Hilmi Özkök dönemin Genelkurmay Başkanıyken 2004 yılında toplanan Millî Güvenlik Kurulu toplantısında kuvvet komutanlarıyla birlikte FETÖ'ye karşı Hükûmeti kesin bir dille uyardığını ifade etmektedir, orada bir karar alındığını da söylemektedir. Bu karar neydi, Gülen hareketinin önüne neden geçilemedi?

2011'de AKP'yi liderimiz Sayın Devlet Bahçeli de uyarmıştı fakat kendisine verilen cevapları biz bugün gibi hatırlıyoruz, bugün de sizlere tekrar bunu hatırlatmak istemiyorum, zaten tutanaklarda bunları bulup tekrar okuyabilirsiniz dönemin milletvekili arkadaşlarım, bakanlarımız neler söylemiş.

Tüm hainlerin uzantılarının yargılanması ve vatana ihanet eden bu kişilerin en ağır cezayı almaları hepimizin hemfikir olduğu, hassasiyet gösterdiğimiz bir konudur. Ancak hukukun üstünlüğü dikkate alınarak adaletli davranılmalı, suçlu ve suçsuz birbirinden ayrılmalıdır.

Bugün açığa alınmış, görevden ihraç edilmiş, hatta mal varlığına da ulaşamayan ama suçlu olup olmadığı henüz kanıtlanmamış birçok aile var, hepsi de kışı nasıl geçireceğini düşünüyor. Adaletin en uygun şekilde tecelli etmesini diliyor, sizleri saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.