GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 674 Sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (1/760) ve İçtüzük'ün 128'inci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınmasına İlişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı Tezkeresi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:19
Tarih:10.11.2016

KAMİL AYDIN (Erzurum) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 5'inci madde üzerinde konuşmak üzere Milliyetçi Hareket Partisi adına söz almış bulunmaktayım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, malum, 15 Temmuza hepimiz konuşmalarımızda çeşitli bağlamlarda referanslar gösteriyoruz. Ama biraz önce de belirtmiştim, hepimizin ortak kanaati şu ki: Bu bir kalkışmadır, bu bir hain tuzaktı. Allah'a şükür milletimiz bu badireyi atlattı. Akabinde, tabii küçük heyetler hâlinde Batı'ya seyahatler oldu; Avrupa Birliği üyesi ülkelere ve deniz aşırı ülkelere birtakım seyahatlerde bulunduk. Neyi? 15 Temmuz darbe girişimini Parlamento adına anlatma adına. Şimdi, yaptığımız bu gezilerde, sanıyorum bu tür komisyonlarda bulunan milletvekili arkadaşlarımızın ortak kanaatidir, yaptığımız görüşmelerde, gerçekten bu yapının ne kadar kılcal damarlara kadar nüfuz ettiği, bir gölge devlet yapısı şekline dönüştüğünü gördük, bizatihi tespitlerimiz bu noktada.

Özellikle, ben bu kısa süre içerisinde eğitim ayağına birazcık değinmeye çalışacağım. Gerçekten, bu yapının hiçbir Afrika, Asya ya da Batı'da gelişmiş ülkelerde üniversitesi olmayan yeri yok, ortaöğretim kurumu olmayan yeri yok, efendim, özellikle eğitim ayaklı STK'sının olmadığı yer yok. Şimdi, böyle bir yapı karşısında, biz de yerli ve millî düşüncesinden hareketle... Antrparantez şunu da belirteyim, yerli ve millî kavramı konjonktürel kullanılması gereken bir kavram değildir değerli milletvekilleri, bu ülkenin gerçekten kuruluş ilkelerinin temelinde olan bir kavramdır. Bu, sadece sıkışınca darbe öncesi, darbe sonrası, istiklal sıkıntısı yaşadığımızda aklımıza gelmesin. Bana göre bunun Parlamentonun sürekli -ilelebet- bir duruş söylemi hâline getirilmesi lazım, yerli ve millî. Evet, artık gerçekten yerli ve millî bağlamlı fabrika ayarlarına dönülmesi gerekir diye düşünüyoruz.

Şimdi, bir Maarif Vakfı kurduk, Maarif Vakfı kurulurken burada o tartışmaları hatırlıyorum. Bu tür yurt dışındaki eğitim bağlamlı birtakım hizmetleri sunan bazen resmî kurumlar vardır, bazen de gayriresmî yani "governmental" ya da "nongovernmental" dedikleri kurumlar üzerinden yapılır. Bunun çok tipik örnekleri vardır; isterseniz Bakanlığa bağlı olarak yaparsınız, isterseniz Alman Kültür gibi, Fransız Kültür gibi, Amerikan Kültür gibi, DAD gibi, Goethe gibi enstitüler üzerinden yaparsınız.

Şimdi, biz böyle bir vakıf kurduk ama iddiamız şuydu: Yerli ve millî ama vakfın önüne bir "Türk" kelimesi koyamadık ya şu Mecliste. İtiraz ettik, önerge verdik parti olarak, dedik ki: "Gelin, Türk Maarif Vakfı diyelim." İngiliz yüksünmemiş, Fransız yüksünmemiş, Amerikalı yüksünmemiş; biz niye yüksünüyoruz? Bunu böyle yapalım ki dışarıda bu hizmeti rahat verelim. Kim adına veriyoruz? İşte, FETÖ gerçekten farklı isimler adı altında gitti oraya, nüfuz etti ve orada en fazla bize zarar verecek birtakım eğitim faaliyetlerinde bulundu.

Sayın Başkan burada, Azerbaycan seyahatimizde Dostluk Grubu Başkanımızla beraberdik, bizatihi tanık olduğumuz şeyler var, teyit eder beni umarım. Aynen bize söylenen şuydu oradaki yaptığımız görüşmelerde: "Ne olur şuraya..." Çünkü Azerbaycan'ın daha özel bir statüsü var bizim için, çünkü artık bayrağımız bile birbirine o kadar benziyor ki, nüanslarımız var belki. Hep "İki millet, tek devlet." dediğimiz bir coğrafya, bir ülke. Allah'a şükür, hazırlar böyle bir yapılanmaya. Diyorlar ki: "Bu tür yapılardan bizi kurtarmak için -Sayın Bakanım, bize söylenen bunlar, biz talepleri iletiyoruz- bir üniversite açın lütfen. Türkiye Cumhuriyeti devleti olarak buraya el atın. Bu yapılardan kurtulmak için bize bir devlet üniversitesi kurulsun." Oradaki bir üniversitenin devriyle olabilir, Türkiye'deki herhangi bir üniversiteye afiliye olmuş bir yapı oraya taşınabilir, bu doğal bir istek.

İşte, Maarif Vakfının bunları öncelemesi lazım, bunları bir an önce hayatiyete geçirmesi lazım. Yoksa, bugün FETÖ olur, yarın bizim düşünüp de yapamadığımız şeyleri başka bir örgüt bir boşluk görür ve uygulamaya çalışır, biz tekrar başa sararız. Evet, topluca mücadele edelim. Yoksa tekrar millî ve yerli olma gerekliliğini hatırlar bunu söyler dururuz.

Bir an önce, ay bacayı sarmadan bu tür tedbirleri alalım diyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.