GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 8 Kasım Dünya Şehircilik Günü'ne ilişkin gündem dışı konuşması
Yasama Yılı:2
Birleşim:17
Tarih:08.11.2016

OSMAN BOYRAZ (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 8 Kasım Dünya Şehircilik Günü münasebetiyle gündem dışı söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle Genel Kurulu ve ekranları başında bizleri seyreden aziz milletimizi en kalbî duygularla selamlıyorum.

Şehir, bir dünya görüşünün, bir zihniyetin ete kemiğe bürünmesi, cisimleşmesidir. Yaradan'ın halifesi olan insanın akıl ve kalp marifetiyle taşa toprağa ruh üflemesidir. Bu anlamda şehirlerin kendine ait bir kimliği ve ruhu vardır; o kimlik ve ruh ait olduğu medeniyeti temsil eder. Düşünün bu anlayışta İstanbul'u, medeniyetler üstü 7 burçluyu. "Kökü maziyi sulayan görkemli ulu çınar,/ Gölgende uyuyanlar huzur dolu, bahtiyar,/ Gümüş kemerlerinde tarihin izleri var,/ Beyazıt'tan Fatih'e bir duasın İstanbul."

Şehirler binasız, okul kitapsız kütüphanelerdir. Bir mimarın gönül dünyası şairin de dilinden dökülen hecelerdir aslında.

Fatih Sultan Mehmet Han şehir-insan-medeniyet ilişkisini şu şekilde ifade etmiştir: "Hüner bir şehir bünyâd etmektir, reaya kalbin abat etmektir." Şiir tadındaki bu veciz söz bizlere bir şehrin nasıl olmasının felsefesini sunar. Şehrin bünyâd edilmesi ile kalbin abat edilmesi birliktedir. Şehrin ruhu işte budur. Ruhsatını kalpten alan ve kalbi abat eden şehir insanı kalbine yerleştirirken, insanın da kalbine yerleşendir şehir. Hülasa, idrakle inşa edilmiş bir şehre ancak gönül ruhsat verir. Eğer gönül razı değilse ne koyarsan koy taş üstüne, kaçaktır aslında. Yürek imarına, tarih ve şehir mevzuatına kesin aykırıdır ve bir korsan yapılaşmadan ibarettir.

Yine, bizim medeniyetimizin insanla, mekânla birbirine olan kalbî ilişkisini ortaya koyan "Şeref-ül mekân bil mekîn" yani "Bir şehri aziz kılan, o şehrin yaşayanlarıdır." sözü yıllar öncesinden günümüze ve yarınımıza seslenen şehir-insan ilişkisini betimleyen önemli bir öğretidir bize. Arif kimliklerin şehri insana, gönlü de şehre benzetmesi şehir anlayışında medeniyetimizin geldiği noktayı tescil etmek için yeterlidir. Dolayısıyla, kendi kimliğini koruyan şehirler bugüne kadar varlıklarını korumuşlardır. Medine'nin buram buram gül kokusu yüz yıllardır insanları oraya çeker. Konya'ya bizi çekip götüren Mevlâna'nın hoşgörü iklimi değil midir? İstanbul'u Sultan Ahmet Camisi'nden, Eyüp Sultan Hazretleri'nin manevi mirasından ayırabilir miyiz? Yolunuz Sivas'a düştüğünde Gök Medrese, Çifte Minare ve Buruciye Medresesinde Selçuklu medeniyetinin ihtişamını görürsünüz ve o anda "Bir Selçuklu nakışında seni bulmak ne güzel/ Ne güzel seni duymak, bir ney sesinde/ Şemsi Sivasi'nin mübarek türbesinde kandil kandil yanan şehir." diye mırıldanırsınız.

Şehirlerimizi ayakta tutan bu değerlerimiz değil midir? Bu değerleri muhafaza ederek geleceğe taşımak bizlerin öncelikli görevi olmalıdır. Bizler, tarihin en kadim medeniyetlerini inşa etmiş, yönetmiş bir millet olarak bugün de şehirlerimize sahip çıkmanın içerisinde olmalıyız. AK PARTİ olarak bizim medeniyet anlayışımız, bu kadim medeniyete sahip çıkarak geçmişten geleceğe bir köprü kurmaktır. Bu anlayışla, on dört yılda 4.500 vakıf eserini restore ettik. Zira, biz biliyoruz ki medeniyetlerin yükselişi ve düşüşü, şehirlerin kaderlerinden tezahür eder. Medeniyetler yükseliş dönemlerini sembol şehirlerle taçlandırırlar. Sayın Cumhurbaşkanımız İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu dönemde ortaya koyduğu belediyecilik anlayışıyla bu kadim şehrimizin tarihî kimliğine, dokusuna uygun bir şehircilik anlayışı sergilemiştir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün burada bir hüznümü de huzurlarınızda ifade etmek istiyorum. Şehirlerimiz ne kadar bizimse bir o kadar da insanlığın ortak değerleridir. Bu ortak değerlerimizi korumak, kollamak hepimizin görevidir. Orta Doğu'da, Balkanlarda kadim şehirler yakılıp yıkılıyor, şehirler tarumar ediliyor, insanlığın ortak hafızası silinmeye çalışılıyor. Bağdat, Şam, Halep, Musul, Kerkük, nice medeniyetlere beşiklik yapmış şehirlerimiz, hafızalarımız yok ediliyor. Şehirler yaşayan varlıklardır. İnsanların hayat hakkı kadar şehirlerimizin de hayat hakları vardır. Bu hakkı yok sayan, şehirlerimizi hedef gözetmeksizin bombalayan, yakıp ve yıkan zihniyetleri kınıyorum. Bu konuda en ufak bir hassasiyet göstermeyen, en ufak bir tepki koymayan herkese sesleniyorum: Lütfen, dürüst olun, vicdanlı olun, insanlığın ortak mirasına sahip çıkın ve ortadan yok olmalarına sessiz kalmayın.

Bu düşüncelerle Dünya Şehircilik Günü'nü bir kez daha kutluyor, yürütülen tüm şehircilik çalışmalarının başarıya ulaşması dileğiyle yüce heyetinizi bir kez daha saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Boyraz.