| Konu: | Bilirkişilik Kanunu Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 16 |
| Tarih: | 03.11.2016 |
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Bilirkişiyle ilgili yasa tasarısını görüşüyoruz. Tabii, AKP bir yasa tasarısı getirdiğinde hepimiz endişeleniyoruz bu sefer altından ne çıkacak diye, şimdi de gerçekten hepimizi üzen çeşitli maddeler çıktı.
Şimdi, bilirkişiyi öncelikle Adalet Bakanlığına bağlı bir memur hâline getirmeye çalışıyorsunuz. Ben de yıllarca teknik bilirkişi olarak çalışmış bir insan olarak bunun kesinlikle doğru olmadığını söylüyorum. Yeni bir üst kurul kuruyorsunuz. Üst kurul demek yeni bütçe demek, yeni personel demek yani para demek. Parayla ilgili ciddi bir sorununuz olduğu kanaatindeyim. Her şey için paradan bahsedip parayla ilgili yeni çıkar noktaları arıyorsunuz. Bununla ilgili olarak Hazreti Mevlâna'dan bir söz okumak isterim size: "Ne kadar zengin olsan ancak yiyebileceğin kadar yersin. Denize testiyi daldırsan alabileceği kadar su alırsın, gerisi kalır." Bunu size hatırlatmak isterim.
Bir de bilirkişiliğin uzmanlık, dürüstlük, tarafsız olmayı ve güvenilir olmayı gerektirdiğini bir kez daha hatırlatmak isterim. Tarafsız bir rapor hazırlamanın tek yolu o konuda derinlemesine uzman olmak demektir. 17 tane şirketin bu iş için hazır olduğuna dair çeşitli duyumlar alıyoruz. Daha kanun geçmeden şirketleri hazırlamışsınız yani para kazanma yöntemini şimdiden ayarlamışsınız.
Bir şey daha var, bu da çok önemli: Bilirkişilik bir meslek değildir. Mesleğinde uzman olan kişilerin görüşüne başvurulması, o konuda birbirleriyle anlaşamayıp mahkemeye düşmüş olan insanlara bir fikir vermesi, o konuda doğru olanın, asıl olanın söylenmesi demektir yani teknik bir iştir. Bu işi de bu hâle getiriyor olmanızdan dolayı aslında sizi tebrik ediyorum, bu kimsenin aklına gelecek bir iş değil. Sertifikayla insanların uzman olabileceğini düşünüyorsunuz, birkaç saatlik eğitimle en iyi raporu yazabileceğini düşünüyorsunuz. Bu, aklın alabileceği bir şey değil. Her şeyin içini boşaltıyorsunuz, her şeyin. Türkiye'de liyakat kalmadı; herhangi bir konuda, herhangi bir kurumda liyakat kalmadı. "Benden olsun da nasıl olursa olsun." diyorsunuz.
Şimdi, ben, bağımsızlığını yitiren bilirkişilik kurumunun ileride size de zarar verebileceğini hatırlatmak istiyorum. Milletimiz bize muhalefet görevi verdi. Ben de muhalefetin bir milletvekili olarak size bir uyarıda bulunmak istiyorum. Parayla tutacağınız kişiler, daha sonra sizden daha çok parayı bir başkası verirse sizin aleyhinize de çalışabilir. Garanti gördüğünüz kişilerin neler yaptığını 15 Temmuzda hep birlikte gördük. O zaman da uyarılarımıza kulak asmamıştınız, bugün en azından uyarılarımıza kulak asınız ve gerçekten liyakat sahibi olması, bağımsız olması gereken bilirkişilik kurumunu bu yasa tasarısından çekiniz ve en azından bu kurumdaki sıkıntıları gidermeye çalışınız. Mesela, bilirkişilerin uzman olanlarının atanmasını sağlayınız; bu konuda meslek odalarından görüş alınız, meslek odalarıyla birlikte çalışınız. Buraya yazmışsınız, istediğiniz sivil toplum kuruluşlarını çağıracaksınız. Neye göre belirleyeceksiniz o sivil toplum kuruluşlarını? Hangi değere, hangi kritere göre değerlendireceksiniz?
Ayrıca, bu bölge üst kurullarının hangi ölçütleri kıstas alacağı da belli değildir yani üye seçimlerini neye göre yapacağı belli değil; yine eş, dost, ahbap ilişkisiyle devam edeceksiniz.
Hâkim ve savcıları Bakanlığın seçtiği bilirkişileri seçmeye mecbur bırakan bir sistem getiriyorsunuz ve bu sistemle de bilirkişiler Bakanlığın söylediği şeylerin dışına çıkamayacak.
Bu kanunda çok önemli bir madde daha var değerli milletvekilleri. Eminim, AKP'nin sayın milletvekilleri de bizimle bu konuda aynı görüşte olacaktır. Sadece yerli olmayabilir, yabancılar da bu konuda bilirkişilik yapabiliyorlar ama Türkiye Cumhuriyeti devleti vatandaşı herhangi birisi yurt dışında bilirkişilik yapamıyor. Yani, bu durum hukuktaki karşılıklılık ilkesine terstir. Ayrıca, tüzel kişilerin ceza alma durumu söz konusu olmadığına göre yani ceza şahsa ait olduğuna göre, burada da tüzel kişilerin bilirkişi olarak atanmasının çok ciddi ve sıkıntılı bir durum olduğu açıktır.
Bu konuyu tekrar değerlendireceğinize inanıyor, hepinizi sevgiyle selamlıyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)