GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bilirkişilik Kanunu Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:16
Tarih:03.11.2016

HALUK PEKŞEN (Trabzon) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; gerçekten bilirkişilik müessesesi Türkiye'de kanayan bir yara. Bu müessesenin mutlaka gözden geçirilmesine, dünyada olan emsalleri gibi yeniden yapılandırılmasına çok büyük ihtiyaç vardı. Bu ihtiyaca el atılması çok önemli tabii ki ama bu ihtiyacı, kanayan yarayı daha çok kanayan bir yara hâline getirip belki de öldürecek kadar bir travmaya dönüştürmek de bence çok büyük bir hata. Şunu bilmenizi istiyorum ki bu bilirkişilik yasasıyla ilgili oluşturulacak olan yapı Türkiye'yi dünyanın her yerinde çok ciddi bir tartışmanın içerisine yeniden sokacaktır. Bakın, önümüzdeki dönemde, bu yasanın yürürlüğe girmesinden sonra atanmış olan, seçilmiş olan ve görev almış olan bilirkişilerin tamamı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi açısından birer başvuru gerekçesi olacaktır. Niçin? Çünkü bilirkişiler ile yargıçlar esasında aynı hukuksal statüden yetki alırlar ve aynı hukuksal statüye konu yönünden yaslanırlar.

Sayın Bakan, yanınızdaki bürokratların tamamı da benden farklı olmaksızın bu konulara son derece hâkimdirler ve yetkindirler, ben ona inanıyorum. Ama, bu yapılmış olan düzenlemeyle bilirkişilik müessesesinin bağımsızlık, tarafsızlık ve kendi yetkinliklerine göre yargıya yardımcı olarak destek kuracak şekilde hüküm kurmalarına etki edeceği bir yapı kurmuşsunuz. Bu yapıyla, her yargılananın, bilirkişi muhatabı olan herkesin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine gidip "Adil yargılanmadım, silahların eşitliği ilkesi ihlal edilmiştir." demesi söz konusu olacaktır. Bu, yüzde yüz. Niçin? Bakın, bir örnek: Adana'da adalet sarayının temeli atılıyor, bu adalet sarayıyla ilgili Adana Mühendisler Odası dava açıyor, idare mahkemesi davayı kabul ediyor, Danıştay kararı onuyor ama karar düzeltmeye geliyor. Gerekçe ne? Gerekçe şu: Davayı açan Adana Mühendisler Odası, bilirkişiler Adana Mühendisler Odasının üyeleri. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, oranın üyeleri olmayı bile yeterli görüyor ve bilirkişinin tarafsızlığının olmadığına karar veriyor.

Şimdi, Sayın Bakan, doğrudan yargılamanın yapıldığı özellikle Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 64'üncü maddesinin (3)'üncü fıkrasını düşünün. Yargılama yapıldığı yerde hiyerarşik zincir içerisinde görev yapanın bilirkişilik yapamayacağı Ceza Muhakemesi Kanunu'nda düzenlenmiş bir husus. O hâlde, onun düzenlemesi içerisinde böyle bir bilirkişilik müessesesi orayla çelişmeyecek mi? Elbette çelişecek. Yarın, yargılananların, bilirkişilik muhatabiyetiyle mahkûm olanların, hak kaybına uğrayanların tamamı, emin olun, Anayasa Mahkemesine, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine hak aramak için gidecekler.

Doğal olarak buradan şunu söyleyebilirim: Emin olun, bakın, önümüzdeki günlerde, aylarda, yıllarda Türkiye'nin İnsan Hakları Mahkemesinde en çok şikâyet edileceği konu budur. Davası aleyhine sonuçlanan herkes bu haklı gerekçeyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvuracak. En azından Venedik İlkeleriyle bunu izah etmeniz mümkün değil. Venedik İlkelerinde çok net bir şekilde tarafsızlık, bağımsızlık, eşitlik gibi ilkeler sayılmış. Bu kurulun yapısına bakıyorsunuz, oluşma biçimine bakıyorsunuz, hiyerarşisine bakıyorsunuz, iş görme biçimine bakıyorsunuz, tamamı bilirkişilik müessesesinden elde edilmek istenilen o yetkin, aşkın, kendisinin bilgi birikimi değil; tamamen burada bir siyasal kontrol, Adalet Bakanlığının gölgesi gibi bir müessese. Olmaz ki böyle bir şey.

Sayın Bakan, Adalet Bakanlığı... Bir taraftan iddia eden, öbür taraftan iddianamenin yanına eklenmiş olan bir bilirkişiyi düşünün. Savcı bir soruşturma yapıyor, o soruşturmaya bir bilirkişi tayin edecek. Kimden tayin edecek? Buradan tayin edecek. Savcı, devletin, Adalet Bakanlığının bağlı savcısı; bilirkişi de o savcıyla aynı bakanlığa bağlı bilirkişi. Ya, buradan nasıl bir tarafsız, bağımsız adalet çıkarabilirsiniz ki? O bilirkişinin Adalet Bakanının kontrolünde olduğunu bildiğimize göre burada bağımsızlık, tarafsızlık ilkesi olabilir mi? Bunun İnsan Hakları Mahkemesine, Anayasa Mahkemesine gitmeyeceğini söyleyebilir miyiz? Bu, mutlaka bir üst kurul olarak planlanmalı, bağımsız ve tarafsız bir kurul olarak dizayn edilmeli ve Türkiye'nin önüne bu kanayan yarayı çözebilecek bir formülün mutlaka üretilmesi gerekir.

Bu doğru değil Sayın Bakan. Bugün siz iktidardasınız, yarın bir başkası iktidarda. Kim iktidarda olursa olsun adalet hepimiz için gereklidir, Adalet hepimiz için bumerangdır, adaleti lütfen silah olarak kullanmaktan vazgeçelim. Bu hepimizin görevidir, mecburi olduğumuz en önemli konudur.

Çok teşekkür ediyorum, saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)