| Konu: | Bilirkişilik Kanunu Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 16 |
| Tarih: | 03.11.2016 |
ARZU ERDEM (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Kıymetli milletvekilleri, Bilirkişilik Kanunu Tasarısı'nın 31'inci maddesi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Gazi Meclisi saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bilirkişi, uzmanlığı özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde oy ve görüşünü sözlü ya da yazılı olarak vermesi için başvurulan gerçek veya tüzel kişidir. Tanımından da anlaşılacağı gibi, özel ve teknik bilgi gerektiren konularda görüş bildirmekle sınırlı bir meslek değildir, yargı işleyişi açısından da hayati önem taşımaktadır. Hâkimin adil bir karar verebilmesi için gerekli verilerin saptanması, tespitlerin yapılması aşaması olarak kabul edilen bilirkişilik, yargı işleyişinin temel taşlarındandır ancak ülkemizde bilirkişilik sistemi ne yazık ki sağlıklı bir şekilde işlememektedir. Özellikle, bilirkişilerin seçimi ve denetimi başta olmak üzere, işleyişe ilişkin hususların düzenlenerek adaletin tesisine katkı sağlayacak bir yapıda olması gerekmektedir. Bu sebeple, bilirkişilik hususunda adaletin hızlı, güvenilir ve adil bir şekilde tesis edilmesine katkı sağlayacak bir düzenleme getirilmesi gerekliliği tartışılmazdır ancak söz konusu kanun tasarısı ihtiyaç duyulan bilirkişilik düzenlemesinin karşılığı olmaktan çok, mevcut hâlden daha sıkıntılı bir hâle gelmesi durumudur. Bu sorunların en önemlisi de yargı sisteminde tıkanmalara sebep olacaktır.
Özel hukuk tüzel kişilerinin bilirkişi olarak kabul edilmesi, bilirkişilik yapması, özel müesseselerin oluşturulmasına zemin hazırlayacaktır. Bu da bilirkişilik gibi önemli bir işin ticari boyut kazanmasına sebep olabilmesini getirecektir. Birçok diğer alanda olduğu gibi, yargıda da bir sektörleşmeyi beraberinde getirecektir. Bu da amaç dışı gelişmelerin oluşmasına zemin hazırlayabilir. Bu hususta şirketler kurulacaktır, zaman zaman amacını aşacak rüşvet ve yolsuzluklar ve bu iddialar ortaya çıkacaktır ve bunun zemini oluşacaktır; böylelikle bu işe karşı güven problemleri de oluşacaktır.
Söz konusu kanun tasarısıyla, bilirkişiliğin bir sisteme oturtulması amaçlanmaktadır ancak sistemin doğurduğu sorunların temeli olarak görülen bu kanun tasarısı, farklı yorumlara ve sorunlara gebe kalabilir. Hâlbuki bilirkişilik, tartışmasız ve bağımsız bir yapı içerisinde yer almalıdır. Bağımsızlığa gölge düşürülmesi, alınan kararların sorgulanmasına ve yargıya duyulan güvende derin yaralar açılmasına sebep olacaktır.
Tasarının önemli eksiklerinden biri ise Adli Tıp Kurumunun görev alanıyla ilgili olarak kamu ve özel sektörle çeşitli konularda protokol yapılabileceği hükmüne yer verilmiş olmasıdır. Bu demek oluyor ki bazı görev alanlarında özel sektörden taşeron kullanılacaktır ve bazı işlerin de şirketlere ihale edilebileceği anlaşılmaktadır. Bu endişeler doğrultusunda "özel sektör" ibaresinin çıkarılması gerekmektedir. Aksi takdirde bu düzenleme, Adli Tıbbı da bir şirketleşmeye, taşeronlaşmaya ve ticarileşmeye götürebilmektedir. Böylelikle, bağımsızlık, tarafsızlık, doğru ve hızlı değerlendirme ve sonuç üretme, sıkıntılı ve sorunlu bir sürece girecektir.
Değerli milletvekilleri, birçok maddede, değiştirilen ve yürürlükten kaldırılan hükümlere de yer verilmiştir. Bu kanunlar, torba yasa şeklinde alelacele görüşülmeyecek kadar hayatidir ve önem teşkil etmektedir.
Bilirkişilik hususunda sorunlar olduğu alenidir ve bu sorunlar daha büyük sorunları beraberinde getirmeden düzenlenmelidir ve çözülmelidir. Milliyetçi Hareket Partisi olarak bizler, 7 Haziran ve 1 Kasım 2015 milletvekili seçim beyannamelerimizde yer alan "Adli, idari ve askerî yargıdaki ceza, hukuk ve idari yargılama usulünde bilirkişilik müessesesi ile bilirkişilerin seçimi ve denetimi yeniden düzenlenerek adaletin gerçekleşmesine katkı sağlayacak bir yapıya kavuşturulmalıdır." şeklindeki ifademizle, hem bu alandaki eksiklere dikkat çektik hem de çözüm yolunu işaret ettik.
Sonuç olarak, amacımız, yargılama sistemini olumsuz etkileyecek ve uygulamada sorun oluşturabilecek hususlar üzerinde yerinde tespitler yaparak sorunlara kalıcı çözümler bulmak olmalıdır.
Ayrıca, konuşmamın sonunda, özel harekât polisi alımıyla alakalı, kızlarımızın sesini duyurmak istiyorum: 10 bin özel harekât polisi alımı yapılacaktır ancak 10 bin erkek özel harekâtçı alımı yapılacaktır. Bununla ilgili, kızlarımızın, evlatlarımızın bir duyurusu var, "Evet, lütfen, eşitlik ilkesine uygun davranalım ve bizlere de hak verilsin. Vatanı sevmek, bayrağı sevmek, cinsiyet işi değildir, yürek işidir ve bizler de bu yüreğe sahibiz." diyorlar. Bu konuda da sizlerin desteğini bekliyoruz.
Teşekkür ederim. (MHP sıralarından alkışlar)