GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bilirkişilik Kanunu Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:16
Tarih:03.11.2016

MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Biraz önce Şırnak Milletvekilimizle ilgili Sayın Bakana sorduğumda cevap olarak dedi ki "Şırnak mahkemesi karar almış."

Değerli arkadaşlar, hukuk tamamen günümüzde siyasallaşmıştır, artık tüm kararlar siyasidir. Bugün üzerinde konuştuğumuz Bilirkişilik Kanunu Tasarısı da aynı şekilde yeri geldiğinde aynı amaçla kullanılıyor. Şu anda tüm kamu personeli üzerindeki baskılar, zulümler de siyasetendir.

Bakın, siz KESK'e bağlı kamu emekçilerini görevden alırken iki temel dayanağa dayandırdınız. Biri, 10 Ekim Gar patlamasından dolayı 12-13 Ekimde iş bırakmaları, bir diğeri de, Kürt illerindeki yıkım savaşı sırasında eğitimciler, çocuklar okula gidebilsin diye yine 29 Aralıkta bir gün iş bıraktılar. Bu kararları sendikaları aldı.

Değerli arkadaşlar, bugün AİHM'in aldığı bir kararı dikkatinize sunuyorum: AİHM 2010 yılında iş bıraktığı için disiplin cezası alan öğretmenlere, bugün, bu iş bırakan öğretmene cezanın sendikal hak ihlali olduğunu karara bağladı ve öğretmenlere 153 bin lira para ödenmesine hükmetti. Değerli arkadaşlar, şu anda biraz önce söylediğim iki gerekçeyle -ki ikisini de sendika karar almıştı- sendikanın aldığı kararlara uymak, sendika üyeleri için bir zorunluluktur ve bundan dolayı bir ceza alamazlar. Bunun içtihatları hem iç hukukta hem uluslararası hukukta normlaşmış, kalıplaşmıştır ama buna rağmen siz bu iki nedenden kaynaklanarak KESK'e bağlı on binlerce eğitimciyi, haberciyi görevden aldınız ve doğru dürüst hiçbir soruşturma yapmadan ya açığa aldınız ya işten çıkardınız. Değerli arkadaşlar, bunlar yarın birer birer mahkemelerden dönecek. Peki, bunlara ödenecek bu tazminatları saray mı ödeyecek, AKP'liler kendi cebinden mi ödeyecek, yoksa bu milletin verdiği vergilerden mi ödeyecekler? Sizin siyasal olarak verdiğiniz bu kararları neden benim vatandaşıma yüklüyorsunuz? Neden yurttaşımız ödemek zorunda bırakılacak? Değerli arkadaşlar, bunların hiçbiri hukuki değil, biraz önce söyledim, siyasidir.

Bakın, dün, KESK'e bağlı HABER-SEN'in bir basın toplantısına katıldım. KESK'e bağlı HABER-SEN üyeleri toplantı hâlindeydi, daha sonra basın toplantısı yaptılar. Siz sanıyorsunuz ki bu kamu emekçilerini zapturapt altına alırsak, korku bulaşıcıdır, korku bulaşıcı olduğu için herkesi korkuturuz, toplumu sindiririz diye düşünüyorsanız yanılıyorsunuz değerli arkadaşlar, cesaret de bulaşıcıdır. Biz de o arkadaşlarımız da cesur bir şekilde o basın toplantısında bu zulme karşı daha örgütlü, daha direngen nasıl olabileceğimizi tartıştık. Ve sanıyorsunuz ki siz, bu korkularınızla bu emekçileri sindireceksiniz. HABER-SEN'in selamı var, asla sinmeyecek, tam tersine bu örgütlülüğü, bu direngenliği, cesareti topluma bulaştırarak, toplumu cesaretlendirerek sizin zulmünüze sonuna kadar direnecek.

Değerli arkadaşlar, Ferhat Encu'yla ilgili kararı... Sayın Bakan, burada hiçbir vekil hakkında -kesinleşmeyen- bir dava gelip Mecliste okunmadan siz normalde ceza bile veremezsiniz ama bugün kalkmışsınız vekilimizin dışarıya çıkmasını engelliyorsunuz. Bunların tamamı siyasidir.

Yine eş başkanlarımızı Kandıra'da gözaltına aldınız, sürgün ettiniz ta Diyarbakır'dan Kandıra'ya. Bugün insanlarımız eş başkanlarını, KJA sözcüsünü ziyarete gitti, Kandıra'da, girişte hiçbir hukuk olmadan durdurdunuz. Gerekçe ne? Gerekçe yok, gerekçe tamamen siyasal. Gerekçe: Siz siyasi olarak böyle bir ortam istiyorsunuz, korkutmak istiyorsunuz toplumu, sindirmek istiyorsunuz, zulmünüze ses çıkarılmasın istiyorsunuz. Dediğim gibi, korku bulaşıcı olduğu kadar cesaret de bulaşıcıdır ve bu toplum cesurca size diz çökmeyecek, direnecektir diyor, saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)