GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Üniversitelerde yaşanan haksızlıklar ile tutuklama ve gözaltılara ilişkin gündem dışı konuşması
Yasama Yılı:2
Birleşim:16
Tarih:03.11.2016

MİZGİN IRGAT (Bitlis) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.

Evet, aslında gündem dışı konuşmamın konusu üniversitedeki yaşanan haksızlıklar, son KHK'larla birlikte hem öğrencilerin hem eğitimcilerin hem belediye başkanlarının yani muhalif olan her kesimin yaşadığı sıkıntılar ve tabii ki sıkça yaşadığımız tutuklamalar ve gözaltılar.

1930'ların Almanyası'na baktığımızda, bilenler bilir, o dönem en büyük saldırıya uğrayanlar akademisyenler olmuştur. Yani, bilimin yuvası, bilim üreten, aslında öğrencileriyle bir geleceği hazırlayan akademisyenler sırf Nazici olmadığı için saldırıya uğramış, katledilmiş ve hatta Nazi'ye yakın duran meslektaşları tarafından kitapları kütüphanede yakılarak kamuoyuna baskı yaratılmaya çalışılmış ve karanlık bir sayfa olarak tarih sahnesine yazılmıştır.

Bugüne baktığımızda, 2016'nın Türkiyesi'ne baktığımızda ise cezaevlerine doldurulan akademisyenleri, öğrencileri; ortaokuldan, liselerden, üniversitelerden haksız, hukuksuz bir şekilde ve hiçbir mahkeme kararı olmaksızın atılan öğrencileri görmekteyiz. Hakeza, belediye başkanlığı yapan ve eş başkanlık gibi dünya standartlarını belli bir seviyeye taşıyan en modern, en demokratik, cinsler arası eşitliği sembol eden eş başkanlarımızla birlikte belediye başkanlarımız şu an cezaevlerinde ve her sabah bir HDP'li ya da DBP'li bir arkadaşımız, bir grup arkadaşımız haksız, hukuksuz bir şekilde gözaltına alınmakta ve cezaevlerine atılmakta.

Yakın bir örnek, Isparta Süleyman Demirel Üniversitesinde 42 öğrenci, sırf Roboski'de yaşanan katliamı protesto ettikleri için okulları tarafından, okul yönetimi tarafından okuldan uzaklaştırıldı ve mahkeme kararı yani yürütülen soruşturmanın sonucu beklenmeksizin idare mahkemesinde de OHAL gerekçesiyle -yürütme kararı verilmeksizin- 50'ye yakın öğrenci mağdur edilmiş durumda. Hakeza eğitimciler, şu an ihraç edilen, hiçbir gerekçeyle kendilerine açıklama yapılmayan, ekmeklerinden, işlerinden ve ailelerini düşündüğümüzde 100 binlere ulaşan bir mağduriyetten bahsediyoruz. Tüm bunların bir cevabını vermek durumunda olan bir Hükûmet var karşımızda ama maalesef, Hükûmet yetkililerinden, milletvekillerinden buna ilişkin tek bir eleştiri yazısı, tek bir açıklamayı bugüne kadar, şu saate kadar duymadık. Milletvekillerinin pasaportlarına haksız, hukuksuz bir şekilde el konuluyor. Yani seyahat özgürlüğü, hukukun yıllarca bir sürü mücadele sonucu kazanılmış tüm hakları birer birer alınıyor. OHAL dediğimiz şey yani okullarda bize öğretilen şey, OHAL'in belirli yani OHAL kapsamında olan konularla ilgili sadece yürürlükte olduğu ve bu konulara ilişkin KHK'larla ancak ve ancak işlerlik kazanacağı öğretilmişti. Ama bugün bakıyoruz ki olağanüstü hâl rejimi bir ülkenin rejimi hâline gelmiştir. Âdeta Türkiye Büyük Millet Meclisi, parlamenter rejim, demokratik sistem baypas edilmiştir. Şu anda Kandıra Cezaevinde yani Diyarbakır'da haksız yere tutuklanıp Kandıra'ya sürgün edilen Diyarbakır Büyükşehir Belediye eş başkanları ve KJA sözcümüzü ziyaret etmek isteyen kadınlarımızın, halkımızın, partililerimizin önü Kandıra girişinde kesilmiş durumda. Bu korkunun hesabını, bu korkunun açıklamasını bir kişi yapmak durumunda. Yani hem tutukluyorsunuz, hem sürgün ediyorsunuz hem de kamuoyunun kendilerini ziyaretine dahi tahammül edemiyorsunuz. Demek ki bunlar iyi işler yaptı, demek ki bunlar sizi korkutan büyük işler yapıyor ki bu kadar büyük kapsamlı büyük mağduriyetler yaratıyorsunuz, basını kapatıyorsunuz, JİNHA'yı kapatıyorsunuz, DİHA'yı kapatıyorsunuz, yurt dışına çıkıp dış ilişkiler komisyonumuzun diplomatik çalışmalarını engellemek istiyorsunuz.

Tüm bunların bir sebebi var: AKP Hükûmetinin, iktidarın korkularıdır. 1930'ların Almanyası nasıl tarihe gömüldüyse bugün yaşadıklarımız da tarihe elbet gömülecektir. Biz şu an tarihe not düşüyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MİZGİN IRGAT (Devamla) - Bu konuşmalarımızla, bu duruşumuzla, bu sürecin tarihte mahkûm olacağını dile getiriyor, bir an önce mağduriyetlerin giderilmesini bu kürsüden dile getiriyoruz.

Teşekkür ederim. (HDP sıralarından alkışlar)