GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bilirkişilik Kanunu Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:15
Tarih:02.11.2016

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Ben de 388 sıra sayılı Bilirkişilik Kanunu Tasarısı'nın 6'ncı maddesi üzerinde verdiğimiz önerge hakkında söz almış bulunmaktayım.

Söz konusu önergede, ben, kadına yönelik şiddetin ve özellikle Ayşegül Terzi şahsında şu andaki toplumsal psikolojiyi biraz değerlendirmek isterim. Gerçekten, son dönemlerde kadına yönelik şiddet birçok boyutuyla gündemde, tartışıldı. Ayşegül Terzi olayı, bu mesele konusunda kamuoyunda ciddi bir duyarlılık yaratmış durumda ve bu duyarlılığa karşı hepimizin, Türkiye toplumunun, yurttaşlarının bu meseleye yaklaşımı konusunda siyasetin ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin de bir görevi ve sorumluluğu olduğuna inananlardanım.

Evet, gerçekten, kadına yönelik şiddet hayatın her alanında, evde, sokakta, iş yerinde, hayatın diğer bütün alanlarında olanca hızıyla ve sistematik olarak devam ediyor ve bu şiddete karşı alınan önlemler, asla ve asla bugüne kadar yeterli olmadı. Doğru, dünyada hiçbir ülke kadına yönelik şiddeti ve kadın hakları meselesini kökten çözebilmiş değildir ama en azından bu konuda ülkeden ülkeye farklılıklar göstermektedir. Bizim ülkemizde git gide kadına yönelik hak ihlalleri, şiddet, tecavüz ve istismar vakaları hızından bir şey kaybetmemekle birlikte daha fazla hızlanarak devam ediyor.

Bugün, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanımız bir açıklama yapmış Ayşegül Terzi'yle ilgili, tutuklanması gerektiği yönünde ve bu konuda Adalet Bakanlığıyla birlikte bir yasa çalışması olduğunu ve bu tip fiillerde tutuklamayı öneren bir çalışma yapacaklarını söylemiş.

Değerli arkadaşlar, bu, çözüm değil, sadece cezai tedbirlerle, böyle sadece kriminalize ederek kadına yönelik şiddeti önleyemeyiz. Kadına yönelik şiddeti önlemek için bir politikamızın olması lazım. Bu bir zihniyet, bu kökleri bin yıllara varan bir yaklaşımdır, erkek egemen zihniyetin sonucudur. Bu, erkekliğe düşmanlık değildir, genellikle böyle algılanır ama sorun o değil. Yani "Katalog suçta yok." diye hâkim bırakıyor ama bu hâkim bırakırken hâkimin toplumun diğer fertlerinden ayrı düşünülmesi de mümkün değil; o da, bu toplumda yetişen, okuyan, üniversiteyi bitiren, stajını yapan ve toplumsal değer yargılarından, siyasetten, ülke yönetiminden ve iktidarlardan etkilenen bir konumdadır. Niye bunu söylüyorum? Şu nedenle söylüyorum: Siyasetçilerin, sorumluluk makamında oturanların kadın meselesinde ve bütün meselelerde -ben özellikle kadın meselesini gündeme almak için söylüyorum- herhangi bir vatandaş gibi konuşma lüksü yoktur. Bir ülkede başbakan, cumhurbaşkanı, milletvekili, bakanlar kadına yönelik şiddetle ilgili teşvik eden, destekleyen, kadına ayrımcı yaklaşım gösteren ifadeler kullandığında toplumda bunlar kendilerine bir hak olarak görülür yani bu ülkenin Cumhurbaşkanı "Adam gibi ölmek." ve "Madam gibi ölmek." kavramlarını ayırırsa, vatandaş da diyecek ki: "Ya, ben erkek gibi öleyim." Yani, erkeklik unsuruyla başka bir üstünlük taslayacak.

Yine Başbakan Sayın Binali Yıldırım dedi ki: "Tekme atmasına ne gerek var, mırıldanır yeter." Ya, biz toplum hayatımızda şunu çok iyi biliyoruz: Şort giyen ya da eşarp takan ya da kısa kollu gezen ya da çarşaf giyen bir kadına mırıldanmak demek ona uygulanacak şiddeti davet etmek demektir. Zaten mırıldanmak teşvik eden bir kavramdır ve bunların hepsinin Türkiye Büyük Millet Meclisinde değerlendirilmesi lazım.

Biz, şu anda sözleşme imzalamakta bir sorun yok, CEDAW'ın tarafıyız. İstanbul Sözleşmesi sadece bu meseleyi düzenliyor ama sözleşmeler hayata geçirilmiyor, sözleşmelerde üstlendiğimiz sorumluluklar yerine getirilmiyor ve kadına yönelik şiddeti önlemek yerine her gün daha da teşvik eden, hızlandıran söylemlerle toplumsal yaşamda, altta kadına yönelik şiddet, istismar ve tecavüz tekrar tekrar üretilmiş oluyor ve buna karşı yaklaşımımızın... Kesinlikle bir toplum projesidir bu, bir siyasi anlayışın yaşama geçirilmesi meselesidir. Ayşegül Terzi olayı, kesinlikle kişisel, öylesine bir vaka değildir, böyle ele alınamaz. Bunun bir toplum projesi olarak, bir siyasi anlayış olarak değerlendirilmesi gerekir diyorum ve hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)