GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bilirkişilik Kanunu Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:15
Tarih:02.11.2016

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum. 388 sıra sayılı Bilirkişilik Kanunu Tasarısı'yla ilgili vermiş olduğumuz önerge üzerine söz aldım ancak genel bir değerlendirme yapmayı daha uygun buluyorum. Bu kanun tasarısıyla ilgili arkadaşlarımız zaman zaman buradan grubumuzun görüşlerini dile getiriyorlar.

Bu Mecliste maalesef, Meclisin çözüm gücünü ortaya konan yanlış tutumlarla ortadan kaldırmış olduk. Şu anda Türkiye'nin temel sorunlarıyla ilgili dışarıda çok yangısal bir süreç varken burada bu şekilde teknik düzenlemeleri içeren kanun tasarılarını görüşmekle de bu ülkenin hiçbir sorununu çözmeyeceğimizi hepimiz biliyoruz. Bizim burada bu saatlerde mesai yapmamızı gerektiren temel konuların, temel gündemlerin ülkenin temel sorunlarıyla ilgili gerçek yasal düzenlemeler olması gerekiyordu.

Bakın, bugün neredeyse Mecliste oturan her siyasi parti grubuna ait milletvekilleri birbirlerine neredeyse nefretle bakacak bir kutuplaşmayı, bir gerilimi yaşama durumuna geldiler. Böylesi bir ortamda buradan bir çözümün çıkması mümkün müdür? Oysaki bu ortamı bu Meclis kendi eliyle bilinçli bir şekilde yarattı. Ön yargılardan kurtularak burada farklı şekilde dile getirilen konularda hassasiyet gösterilmiş olsaydı bugün bu kaotik sürecin içerisinde olmayabilirdik.

Zamanı geriye çevirme imkânımız olsaydı kırılma noktasının İç Güvenlik Yasası'nın buradaki görüşmeleri olduğunu her birimiz anlayabilirdik. İç Güvenlik Yasası burada görüşülürken biz olması gerekenin demokratikleşme yasaları, demokratikleşme paketleri olması gerektiğini, güvenlik yasalarıyla bu ülkenin bir yere varamayacağını, kamu düzeni olarak ortaya konan gerekçelerde büyük yanılgılara düşüldüğünü defalarca ifade ettik. Güvenlik eksenli kafayla ya da politikayla kamu düzenini sağlamaya çalışırsanız ortada ne kamu düzeni kalır ne de herhangi bir düzen kalır diye çok ciddi uyarılarımız oldu. Ama maalesef o dönemin güvenlik politikalarında karar kılmış olanları, bir şekilde Hükûmeti ya da karar mercisi olanları ikna ettiler ve bu Mecliste çözüm süreci devam ederken demokratikleşme paketlerinin beklendiği anda vur emri, vur yetkisi bile içeren güvenlik yasaları getirildi ve maalesef kaos o günden bugüne arttı.

Bakın, şunu biliyoruz: Devlet içerisinde de AKP içerisinde de güvenlik eksenli düşünenler ile demokratikleşme eksenli düşünenler arasında büyük bir tartışma var. Yani alışılagelmiş, kamuoyunda şahin bakışına sahip olanlar ile güvercin bakışına sahip olanlar arasında ciddi bir tartışma olduğunu biliyoruz. Bu, parti içerisinde de biliyoruz, çözüm süreci içerisinde birlikte mesai yürüttüğümüz arkadaşlar var. Eminim ki o arkadaşların hiçbirisi de bugün ortaya çıkan bu tablodan memnun değillerdir. Ancak, sizin artık devlet içerisinde de parti içerisinde de bir tartışmayı tüketmeniz gerekiyor.

Yaklaşık iki yıldır, güvenlik yasası buraya geldiği günden itibaren ve Suruç katliamından sonra askerî operasyonlar devreye girdiği andan itibaren bu güvenlikçi kafaya sahip olanların sesi üzerinden bir politika yürütülüyor ve maalesef, onlar çözüm süreci boyunca da sırf bu güvenlik politikaları devreye girsin diye her toplantıya klasör klasör birtakım dosyalar hazırlayıp, süreci bozup bütün ülkeyi bir yangın yerine çeviren bu ortam için çaba harcadılar ve bakın geldiğimiz nokta. Ne oldu? Hadi bırakın memleketi ya da bizim söylemlerimizi, kendi açınızdan düşündüğünüzde bile bir darbe süreciyle karşı karşıya kaldınız. Artık masaya, kürsüye barış eksenli düşünenlerin, demokratikleşme eksenli düşünenlerin yumruğunu vurma zamanı geldi. Bu kafaya sahip olanların söylediklerini iki yıl boyunca yapıyoruz ama memleketi bırakın -dediğim gibi- kamu düzenini tam bir düzensizliğin, kaosun içerisine sürükledik diye o itirazların yükselmesi gerektiğini buradan ifade etmek istiyorum.

Anlatacak çok şey var ancak "iç politikada barış, dış politikada Kürtlerle ittifak" temelinde devam eden çözüm sürecinin sabote olması, çözüm sürecinin bitmesi bu ülkeye çok ağır faturalar getirdi. Buradan herhangi bir çıkış da göremiyoruz yani mevcut güvenlikçi yaklaşımlarla daha fazla kaosu bütün coğrafyaya taşıma dışında maalesef hiçbir çözüm seçeneği şu anda elimizde görünmüyor. Bir bölgedeki OHAL'i 81 ildeki OHAL'e çevirmişsek artık sizin de oturup şapkayı önünüze koymanız ve buna göre de, dediğim gibi, bu bakış açısını, demokratikleşme ve barış eksenindeki o bakış açısını yükseltmeniz gerekir diyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkürler.