| Konu: | Bilirkişilik Kanunu Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 15 |
| Tarih: | 02.11.2016 |
AYHAN BİLGEN (Kars) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bilirkişi Danışma Kurulunun öneride bulunmak dışında ve başkanın temsili dışında bir yetkisi gözükmüyor, metinde başka bir yetki yok. Ama, aslında öneride bulunmak dışında yetkisi olmayan bir kurulun bile kendi başkanını seçebileceğine dair bir güven taşımıyoruz, başkanı baştan belirliyoruz. Bunu, neredeyse, burada oluşturulan, kurulmasıyla ilgili yasa çıkarılan bütün düzenlemeler için aynı mantıkla yaptık.
Şimdi, HSYK içerisinde bulunan Adalet Bakanlığı Müsteşarı aynı zamanda bu kurulun da Başkanı olacak ve tırnak içerisinde "öneride" bulunacak ve yargı üzerinde herhangi bir etkileyici işlevi olmayacak; bir kere organik olarak bu mümkün değil. Dolayısıyla, yani bu kurulları oluştururken biz yaptık oldu mantığıyla hareket etmeye devam edersek evet bir prosedürü tamamlarız ama bunun uluslararası arenada hiçbir karşılığı olmaz.
Bugün Dilekçe ve İnsan Hakları Karma Komisyonunda kamu denetçileriyle ilgili isimler belirlendi. Ben yıllarca bu alanda çalışan birisiyim, aranızda da insan hakları alanında çalışan isimler var. Bu ülkede geçmişte, sizin iktidarınızın ilk yıllarında da böyle kurullar oluşturulurken kamuoyunda, toplumda bu alanda çalışmalarıyla bilinen, tanınan, saygın, itibarlı isimlere teklif götürülürdü o kurulun itibarı olsun diye. Uluslararası arenada bir kurulu meşru kılan sadece kuralları değildir, sadece mevzuatı değildir aynı zamanda aslında oradaki kişilerin gerçekten bu işi yapabilecek ehliyette, liyakatte olduğuna dair bir kanaattir. İsterseniz açın CV'lere bakın, seçilen arkadaşlarla ilgili asla kişisel bir önyargıyla bunu söylemiyorum ama hepimizin bildiği bu alanda çalışmalarıyla nam salmış, isim yapmış hem de sizin partinizden başka isimler olmasına rağmen bilerek başka isimler seçiliyor.
Ee, şimdi, hani bu tablo aslında bir fıkra anlatmayı zorunlu kılıyor. Gecenin bu saatinde bu kadar dinleyici bulunca ben bir fıkrayla sözlerimi tamamlayacağım.
Değerli arkadaşlar, bir trende 4-5 genç bir oyun oynamaya karar vermişler ve aynı kompartımanda oturan bir yaşlı köylüyü oyuna getirmek için o bildiğiniz el frenini böyle iki elleriyle falan çekmeye çalışmışlar, zorlamışlar, çekemiyormuş gibi bir görüntü oluşturmuşlar; sırayla her biri denemiş çekememiş. Gençler dışarı çıktıktan sonra yaşlı köylü tutmuş el frenini çekmiş. Kondüktör gelmiş, demiş ki: "Kim çekti?" Köylü demiş ki: "Ben çektim, hem de tek elimle yaptım." Şimdi, bütün bu olup bitenler bir süre sonra dönüp "Biz yaptık, hem de tek başımıza yaptık." diyebileceğiniz şeyler değil.
Bir sürü örnek var söylenecek ama, biraz önce medyaya düştü, bir sürü televizyon kanalıyla ilgili, işte, mesela dünyadaki 14 tane saygın, ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü alanında çalışan kuruluş ortak deklarasyon yayımladılar Türkiye'de gazetecilerin durumuyla ilgili, kapatılan gazeteler, tutuklanan gazetecilerle ilgili. Avrupa Parlamentosu, gazetecilerin tutuklanması dolayısıyla vize serbestliğinin 2018'e kalabileceğiyle ilgili açıklama yaptı. Şimdi, bunlar "Biz takmıyoruz, dinlemiyoruz, önemsemiyoruz." falan denilecek şeyler değil; bütün ülkeyi ilgilendiriyorsa bütün ülkenin beklentisini, kaygısını dikkate alan bir siyaset yürütmek zorundasınız.
Hepsini geçtik, yani Cumhuriyet'i, diğer televizyonları, her şeyi geçtik, biraz önce sosyal medyaya Kudüs TV'nin de RTÜK tarafından kapatılabileceğine dair ya da yayınının durdurulabileceğine dair bir haber düştü. Umarız yanlış çıkar.
Şimdi, Cumhuriyet gazetesini hem FETÖ'yle hem Kürt silahlı hareketiyle birlikte ilişkilendiren bir savcı anlayışı var. Şimdi, Kudüs TV'yi neyle bağlantılandıracaksınız, hangi terör örgütüyle? Vallahi, güncel olarak benim aklıma gelen tek şey Haşdi Şabi'yle bağlantı kurmaktır. Yani "Telafer'e Şii milisler giriyor." diye onların Türkiye'deki, gündemlerini, yaklaşımlarını savunan, taşıyan birkaç televizyon kanalı var, daha çok Caferilere, Şiilere hitap eden televizyon kanalları, onu da eğer bu yöntemle kapatırsanız, hani, dünyada terörle ilişkilenmemiş olduğumuz hiç kimse kalmayacak.
Herkesi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)