| Konu: | Bilirkişilik Kanunu Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 15 |
| Tarih: | 02.11.2016 |
BEHÇET YILDIRIM (Adıyaman) - Teşekkürler Başkanım.
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; 388 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın 2'nci maddesi üzerinde söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
İnşallah bu yasa tasarısı hakkıyla yerine getirilir, eksikler tamamlanır da milletimize hayırlı olur diye düşünüyorum. Üç dört aydır darbeyle yatıp darbeyle kalkıyoruz. Bu kitapçığı bile incelerken, yine, bu kitapçığa bile bir darbe yapılmış. Şimdi, bu yasa tasarısını bize, Meclise sunan Sayın Davutoğlu nerede? İşte, darbeyle bir yere gitti.
Şimdi, yine burada havale edildiği komisyonlar: Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu. Ben kendim Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonunun bir üyesiyim; bu, bize gelmedi.
Evet arkadaşlar, hep "Bu yasa komisyondan geçsin." diyoruz ama meslek odalarının görüşü yok, bizim görüşümüz yok. Bilirkişilik çok önemlidir, hatta bu konuda bir hadis hatırlatacağım: "İşi ehline veriniz." Ama nerede? Siz işi ehline değil de taraftarlarınıza, politikalarınıza ve saraya biat edenlere veriyorsunuz. "İşi ehline veriniz." lafı çok çok önemlidir ama maalesef bu yapılmıyor.
Mesleğimle ilgili kısım var, Adli Tıpla ilgili, bir dahaki konuşmamda dile getireceğim.
Esası üzerinde görüşlerim şöyle: Olayın esası bilirkişilik müessesesi değildir. Tam bağımsız ve tarafsız bir yargı mekanizması ve tarafsızlığını, bağımsızlığının güvencesini yaratmadığınız bir yargı sistemiyle hangi alanı düzenlerseniz düzenleyin, görüntüyü kurtarmaktan öteye geçemeyecektir. Soyut gerekçelerle bugün yapılan tutuklamalara, el koymalara, gözaltılara bakıldığında, önüne "terör" kelimesi yazılarak somut bir gerekçe olmadan kişi hürriyeti, seçme, seçilme hakkı, mülkiyet hakkı açıkça ihlal edilmektedir. Avrupa Birliğinin, bilirkişilik müessesesi hakkında eleştirileri olduğu, birlikte bu bilirkişilik müessesesinin eleştirisine dair projelerin uygulandığı belirtilmekte ancak bu da mevcut Hükûmetin beyanları ve uygulamasıyla çelişir bir durum arz etmektedir.
Daha dün Cumhuriyet gazetesine yapılan baskına ve yazarların gözaltına alınmasına karşı çıkan Avrupa Birliğine bizim Başbakan diplomasi ağzıyla değil de mahalle kabadayısı jargonuyla, çok net bir şekilde Avrupa Birliğini önemsemediğini belirtmiştir. Bu noktalardaki eleştirilerin de dikkate alınmayacağını Hükûmet birinci ağızdan belirtmiştir. Bu nedenle, bu saatten sonra getirilen yasaları "Avrupa Birliği uyum süreci" adı altında Meclise getirmek burada mesai harcayan insanlarla dalga geçmek olur. Açıkça "Evrensel, demokratik kriterlere, halkın çıkarlarına değil, kendimize göre, işimize geldiği gibi yasal düzenlemeler yapıyoruz." deyin, bizi de boş yere kandırmayın diyoruz.
Ben bu yasayı biraz da bilirkişileri kayıt altına alma ve beraberinde kontrol altına alma yasası olarak görüyorum. Görevi gereği bağımsız olması gereken bilirkişilerin Adalet Bakanlığına, yürütmeye bağlı olarak seçimi, sicili, ödenekleri belirlenecek. Bu şekilde bağımsız bir görev yapmaları mümkün değildir.
En basit, siyasi değil bir şey değil, özgürlükçü bir şey istemiyor; çevreyi, sadece çevreyi tahrip eden idarenin projelerine karşı, bilirkişilerin idareyle olan bağı düşünüldüğünde bu listelerde mevcut herhangi bir bilirkişinin olumsuz rapor vereceği kanaatinde değilim. Olumsuz rapor verdikleri zaman bunların güvencesi ne olacak?
Yine, yargının hâli göz önünde. Bilirkişi tayinine karar verecek, dosyanın bilirkişiye gönderilmesine karar verecek merciler ne kadar bağımsız? Bilirkişileri yürütmece kayıt altına alıp bağımsız olması gereken hâkimi yürütmenin belirleyeceği listeye mecbur bırakmak da bağımsızlığı ayrıca zaafa uğratacak bir durumdur.
Özel hukuk tüzel kişilerin bilirkişilik yapmasıyla bilirkişi çalıştıran şirketlere bir yol mu açılıyor? Yargıda yeni bir tür taşeron alan mı yaratılmaya çalışılıyor? Tek güdüsü, tek amacı kâr olan bu şirketler Hükümetten bağımsız karar verebilecek bir organizasyona gidebilecekler mi? Bu şirketlere bağımlı bir şekilde özgür ve tarafsız bir bilirkişilik kurumu gelişebilecek mi? Sanmıyorum.
Bilirkişi herhangi bir meslek alanında özel ve teknik bilgisi olan kişinin o alandaki ve o konuya has görüş ve düşünceleridir, yoksa bilirkişi bir meslek grubu değildir. Bir meslek grubuymuş gibi yapılan düzenlemenin esası da içinde olduğumuz siyasal ortam ve konjonktür gereği, bilirkişilerin kayıt altına alınarak kontrol edilmesi, bir dönem sonra ise bu baskıcı ortamda yönlendirilmesidir.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Yıldırım.