GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bilirkişilik Kanunu Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:15
Tarih:02.11.2016

HDP GRUBU ADINA MİZGİN IRGAT (Bitlis) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. 388 sıra sayılı Tasarı'nın birinci bölümü üzerinde söz almış bulunmaktayım.

Evet, bilirkişilik kurumu, gerçekten, yargıdan gelen, avukatlıktan gelen arkadaşların çok yakından bildiği çok önemli bir alan. Yani hukuk davalarının, ceza davalarının âdeta yargılama faaliyetinin olmazsa olmazı olan bir kurum aslında. Tasarının başlığına bakıldığında, yaşanan birçok sıkıntıya cevap olabilecek hem bilirkişilerin hem bilirkişiye başvurmak zorunda kalan tarafların sorunlarını çözme yetkisine sahip bir düzenleme gibi gözükse de, bu düzenlemenin de diğer birçok düzenleme gibi, bundan önce Meclis gündemine getirilen tasarılar gibi yargıyı güçlendiren, Hükûmeti güçlendiren, yargı bağımsızlığını azaltıcı yanının çokça güçlü olduğu görülecektir. Dolayısıyla, bu söz konusu tasarıda da daha önceki tasarılara ilişkin yaptığımız eleştirilerin bir benzerini ve belki de daha güçlüsünü yapmak durumundayız. Çünkü insan hak ve hukukuyla insanların hak arama yoluna başvurduğu adalet mekanizmasında, bilirkişilik âdeta hâkimler yerine geçirilmiş bir kurum hâline getirilmiş; hâkimin bağımsız ve tarafsız olarak karar vermesinin yerine bilirkişilik âdeta bir kurum olarak düzenlenmiş ve burada ileride yaşanacak, telafisi mümkün olmayan zararlara yol açacak düzeyde bir düzenlemeden bahsetmekteyiz.

"Yargılama sürecinde özel veya teknik bilgiyi gerektiren konularda yargı mercileri tarafından bilgi ve görüşüne başvurulan uzman kişiye 'bilirkişi' denir." Açık tanımı bu. Fakat, 2015 raporlarına baktığımızda, hâkim ve savcıların, yargının gereğinden yani haddinden fazla bir oranda bilirkişi müessesesine başvurduğu, kendi görevini bırakarak âdeta sırf bilirkişi raporlarını dikkate alarak kararlar verdiği yönünde eleştiriler gelmiştir. Söz konusu bilirkişi raporlarının ise kalite standartlarının çok altında olduğu ve bu anlamıyla tartışmalı raporlar olduğu raporda dikkate alınmıştır. Oysa, söz konusu tasarıya baktığımızda, bu kalite standartlarını artıracak, bilirkişiliği tarafsız kılacak, bağımsız, adil bir yargılamada önemli bir faktör olan bilirkişiliği daha da bağımsız hâle getirecek bir düzenlemeden mi bahsediyoruz? Hayır. Söz konusu düzenleme bilirkişiliği farklı bir pozisyona sokmuş, ticari şirketlerin âdeta kâr rantını ve yarışı, kâr marjını göz önünde bulunduran; bağımsız yargı üzerinde, Adalet Bakanlığına bağlı, yargı erkine bağlı bir düzenlemeden bahsediyoruz. Burada kurulan kurullara baktığımızda; Bilirkişilik Danışma Kurulu, Bilirkişilik Daire Başkanlığı ve bilirkişilik bölge kurullarına baktığımızda, yapısal anlamda kuruluş şekline baktığımızda, Adalet Bakanlığına bağlı bir kurul gibi çalışacağını göreceğiz. Bilirkişilik gibi tecrübe ve mesleki yeterliliği çözecek olan kurulda meslekten gelen bir üye olması gerekirken hâkim ve savcılar, söz konusu kuruldaki kişiler olarak bilirkişiler hakkında söz ve karar sahibi olacaklardır. Uzmanlığı gerektiren bilirkişilik müessesinde maalesef uzmanlık ve tecrübeye sahip olmayan hâkim ve savcılar söz konusu bilirkişilerin sicillerini, sicilden silinmelerini ve performanslarını değerlendirme gibi bir göreve getirilecek ve bu da bilirkişilerin yarışının, bilirkişiler arasında haksız rekabet ve ticari bir anlayışın yayılması anlamına gelecektir oysaki bilirkişi, bağımsız, meslekî becerinin, meslekî uzmanlığın söz konusu yapılan yargılamaya katkısı olması açısından başvurulan bir kişidir. Burada yapılan yanlış en çok da toplum üzerinde, toplum içerisinde yargıya, adalete olan inancın bir kez daha zedelenmesi anlamına gelecek.

Diğer bir eksiklik Adli Tıp Kurumuna ilişkin olan düzenlemelerdir. Adli tıp kurumlarından verilen raporlar çokça eleştirilmiş, çokça haberlere konu edilmiş, cezaevi raporlarında yer edinmiş ve bizlerin de başvurularına konu edilmiştir. Âdeta bir torba yasa tasarısı şeklinde yasa sistemi yapmaktan vazgeçmeyen AKP Hükûmeti, burada da Adli Tıp gibi bir kurumu ve diğer birçok düzenlemeyi Bilirkişilik Yasa Tasarısı içerisine sıkıştırmış ve söz konusu tasarının hakkıyla tartışılmasının önünde engel olmuştur.

Adli Tıp Kurumu hasta tutsaklardan, siyasi tutsaklardan çokça hatırladığımız üzere, birçok hastalığına rağmen, normal hayatını idame ettirememesine rağmen bu kişiler hakkında "Söz konusu cezaevinde kalabilir." raporu veren adli tıp kurumları hâlâ tartışmalı hâldeyken burada tekrardan yürütmenin iradesine terk edilmiş, bağımsız bir yapıya maalesef ki kavuşturulamamıştır.

Türkiye'nin adalet, yargı ve diğer tüm sorunlarının çözümünü maalesef ki yürütmeye bağlı, yürütme erkini güçlendiren, erkler ayrılığını yani yasama, yürütme ve yargıyı ortadan kaldıran bir sisteme doğru gidiyoruz. Bu söz konusu tasarıda da yapılan şey aslında budur. Yapılan yasa tasarıyla yavaş yavaş Türkiye tek adam rejimine, belki de başkanlık rejimine doğru götürülmeye çalışılmaktadır.

Söz konusu Bilirkişilik Yasa Tasarısı'na baktığımızda, buradaki düzenlemeden ne yapılmak istendiği... Burada bilirkişilik sorunlarına yani benden önceki konuşmacıların dile getirmiş olduğu gibi yargılamalarda yaşadığımız sıkıntılara, yani yazı işleri müdürlerinin torpili ve tanıdığı adamından yola çıkarak tarafsız, adil ve gerçekten liyakate uygun bir bilirkişi sıralaması yapılması hedeflenmiş mi? Hayır. Burada, gerçekten, o sicilden çıkmamak için korkan, yürütmeye bağlılığını her bir raporunda dile getirmeye çalışan biatçı bir bilirkişi topluluğu yaratmaya çalışıyoruz. Biatçı bir toplumu yaratırken biatçı raporcular, biatçı bilirkişiler ve bu konuda eleştiri almayacak, sicilinde herhangi bir sıkıntı yaşamayacak, performanslarında herhangi bir eksikliğe düşmeyecek raporları hazırlayan bilirkişilerle biz yargılama faaliyetlerini yürütürken gerçekten adalet arayan, sorunlarını yargı mercisine taşıyıp çözüm arayan insanların sorunlarına çözüm olmayı bir tarafa bırakın, yeni sorunlar yaşayacağımızı ve bu anlamda ciddi bir mağduriyet ordusuyla karşı karşıya kalacağımızı dile getirmek istiyorum.

Tasarıdan bilirkişilik kurumsal yapısının Adalet Bakanlığı bünyesinde oluşturulacağı anlaşılmaktadır. Ancak yargısal bir mekanizma olan bilirkişilik kurumunun diğer yargı organları gibi bağımsız olması gereken bir kurum olduğunu burada yinelemek isterim.

Komisyon çalışmalarında dile getirdiğimiz birçok eleştiri dikkate alınmamış; tasarıdan çıkarılması gereken birçok düzenleme tasarıda, şu an, yerini almış bulunmaktadır. Bu tartışmada, bu tasarı çalışmasında bu eksiklikler giderilir ve gerçekten bir ihtiyaca cevap olacak; bağımsız, tarafsız, adil yargılamayı sağlayacak bilirkişilik düzenlemesinin buradan geçmesini diliyorum. Bu hâliyle tasarıyı eksik bulduğumuzu, yanlış bulduğumuzu, sorunlara cevap olamayacağını dile getiriyorum.

Hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Irgat.