GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Ankara İli Kazan İlçesinin Adının Kahramankazan Olarak Değiştirilmesine ve Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifleri münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:11
Tarih:25.10.2016

NEVZAT CEYLAN (Ankara) - Sayın Başkan, değerli üyeler; 15 Temmuz darbe gecesiyle ilgili olarak, Kazan'a kahramanlık unvanının verilmesiyle ilgili olarak söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, maalesef gerek Osmanlı döneminde gerek Türkiye Cumhuriyeti döneminde askerî darbeler Osmanlı Devleti'nin yıkılmasında önemli rol oynamış. Cumhuriyetimizin gelişmesi ve demokrasimizin güçlenmesinde de maalesef darbeler sayesinde Türkiye'nin geri kaldığına, ekonomide geri kaldığına, demokrasinin gelişmesinde geri kaldığına hep beraber şahit olduk. Özellikle Cumhuriyet Dönemi'nde 1950-1960 dönemi en hızlı kalkındığı dönem olmasına rağmen, 1960 darbesinin izahı hâlâ yapılamaz durumdadır ve 1960 darbesiyle beraber, Türkiye demokrasiye vurulan en büyük darbeyi yaşamış ve bu, demokrasi tarihine çok kötü günler yaşatmıştır. Evet, o dönemde yapılan Anayasa değişikliğiyle beraber vesayet kurumları güçlendirilmiş, halkın seçilmiş güçlerinin, maalesef, etkinliği azaltılmıştır ve her darbede olduğu gibi 1960 darbesinden sonra ekonomimiz geriye gitmeye başlamış, millî gelirimiz düşmüştür.

Yine aynı şekilde, 1971 darbesini hep beraber yaşadık. 1971 darbesinde de aynı şekilde, maalesef, o dönemde darbe yapanlar dahi gerekçesini izah edememiş ve 1971 darbesinden sonra da maalesef, yine ülkemiz, millî gelirinin düştüğünü ve ekonomimizin önemli oranda darbe aldığını görmüştür ve demokrasimiz yine geriye gitmiştir.

12 Eylül darbesiyle beraber yine aynı şeyler yaşanmıştır. 12 Eylül darbesinden sonra yine millî gelirimizde düşüşler kaydedilmiş, yatırımlar durmuş ve demokrasimiz önemli oranda geriye gitmiştir.

28 Şubat yakın zamanda yaşandı. Aynı şekilde, 28 Şubat sürecinden sonra Türkiye'deki en büyük yolsuzlukların, en büyük hortumlamaların yaşandığına hep beraber şahit olmuşuzdur. E-bildirileriyle, Sarıkız, Ayışığı, Balyoz hareketleriyle beraber, maalesef, Türkiye'miz her zaman darbe teşebbüsleriyle karşı karşıya kalmasından dolayı bir türlü istenilen seviyede demokrasisini geliştirememiştir.

Değerli milletvekilleri, demokrasinin geliştiği ülkelerde hem millî gelir artmıştır hem yatırımlar çoğalmıştır hem de zenginlikler artmıştır. Demokrasinin az olduğu ülkelerde, maalesef, her zaman olduğu gibi, bütün dünyada olduğu gibi ekonomideki gerilemeler gözlemlenmiştir ve millî gelirin önemli oranda düştüğüne hep beraber şahit olunmuştur. Dolayısıyla, inşallah, bundan sonra darbelerle karşılaşmayacağız. Karşı karşıya kaldığımız 15 Temmuz darbe teşebbüsüyle beraber de temenni ediyoruz ki Türkiye'de bir daha darbe yapılamaz hâle gelinmiştir. Çünkü, ilk defa tarihte, cumhuriyet tarihinde, Osmanlı tarihinde bu darbelere karşı halkın gücü hep beraber hissedilmiş ve halkın gücüyle beraber, güvenlik güçleriyle beraber, Türkiye'deki bütün siyasi parti temsilcileriyle beraber Türkiye'deki bütün aktif unsurlar tarafından darbeye karşı en büyük mücadele verilmiş ve darbeler tarihinin bittiğine hep beraber şahit olunmuştur. Ben inanıyorum ki bundan sonra darbeler bir daha Türkiye'de yaşanmayacak ve Türkiye'nin demokrasisi gün geçtikçe daha da güçlenecek. Demokrasinin güçlenmesiyle beraber ekonomimizin de çok daha güçlü olduğunu hep beraber göreceğiz.

Evet, bu darbenin yaşandığı 15 Temmuz gecesi bütün Türkiye bir destan yazmıştır. O destanda bütün vatandaşlarımızın payı vardır, bütün sivil toplum kuruluşlarımızın, devlet kuruluşlarımızın, herkesin payı vardır; gerçekten bu paydan dolayı da bütün dünya bundan ders almıştır. Ve özellikle halkımızla beraber güvenlik güçlerinin dik duruşu ve Meclisimizin dik duruşu sayesinde darbenin önlendiğine hep beraber şahit olduk.

Değerli arkadaşlar, evet, bu darbe gecesinde en büyük destanlardan bir tanesi de Ankara'da yaşanmıştır bütün Türkiye'de yaşandığı gibi. Eğer Ankara düşseydi, Ankara'da darbe gerçekten başarılı olsaydı Türkiye'de, maalesef, darbe gerçekleşmiş olurdu ve biz bu Mecliste olamazdık.

Değerli arkadaşlar, bunun için Ankara'nın ayrı bir yeri var. Biliyorsunuz, Ankara'daki o ilk Gazi Meclisten sonra ikinci Gazi Meclis olma özelliğini buranın bombalanması suretiyle hep beraber yaşadık. Sadece burası bombalanmadı, Ankara'nın en stratejik noktaları bombalanmak suretiyle... Halkın darbe karşısındaki direnci sayesinde önemli oranda darbenin önüne geçilmiştir. Meclisle beraber Genelkurmayın önü, TRT'nin önü, Ankara Emniyet Müdürlüğünün önü, Güvercinlik Askerî Üssü'nün önü... Polatlı'dan tankların, o askerî araçların gönderilmemesi, Ankara'daki bütün taşra ilçelerinin stratejik noktalara koşmaları, havaalanına gitmeleri; bunlar gerçekten bir destandır ve bütün insanlarımız, hep beraber yaşadık ki bu kurşunlara karşı korkmadan, cesurca mücadele etmiştir. Ama, bu mücadelede elbette ki bütün ilçelerimizin, bütün vatandaşlarımızın çok büyük emekleri vardır. Gölbaşı'nın ayrı emeği vardır. Gerçekten en çok şehidimizin verildiği yer Gölbaşı'dır, gerek TÜRKSAT'ta gerek Emniyet Özel Harekâtta şehitler verilmiştir, diğer ilçelerimizde de aynı şekilde verilmiştir. Teşkilat mensuplarımızdan şehit olan, gazi olan arkadaşlarımız vardır.

Ama tabii, Kazan'ın ayrı bir meselesi vardır. Ankara'nın darbe üssü Akıncılar Hava Üssü'ydü. 4'üncü Hava Jet Üssü olarak bilinen bu bölgeden kalkan uçaklar en çok bombalamayı yapmıştır ve orada kahraman Kazanlılar gerçekten destansı bir mücadele vermiştir ve tarihe geçmişlerdir. O insanlarımız ellerinde hiçbir şey olmadan, traktörleriyle o Akıncılar Üssü'ne gitmek suretiyle uçakların kalkmaması için olağanüstü gayret sarf etmişler, tarlalarını yakmışlar, eskimiş lastikleri yakmışlar, havalanmamaları için uçakların önüne geçebilecek her türlü tedbiri almışlardır; dolayısıyla, ayrı bir destan yazmışlardır. Bütün Türkiye aslında o destanı yazmıştır ama sembol olarak "kahraman" unvanını almayı en çok Kazan hak etmiştir ve diğer ilçelerimizin adına da... Ben şahsen hem Ankara'nın hem Kazan'ın bu destansı mücadelesinde yanında olduğumuzu bildirmek istiyorum.

Tabii, ikinci defa Gazi Meclis olmuştur burası. Ankara halkı, aynı şekilde, yine birinci Kurtuluş Savaşı'nda da büyük destansı bir mücadele vermiştir. Mustafa Kemal'in Ankara'ya gelmesiyle beraber Ankara halkının Seğmenleriyle birlikte çok büyük halk desteği vermesiyle Ankara, Kurtuluş Savaşı'nın mihenk noktası olmuş, ilk Meclisten, Gazi Meclisten bütün Kurtuluş Savaşı yönetilmiş ve Kurtuluş Savaşı'nın kahramanı olarak yine Ankara'da yaşayan insanlarımız buna öncülük etmiştir. Dolayısıyla, Ankara'nın bu özelliğiyle 2'nci defa Türk tarihine geçmesi de son derece önemlidir.

Değerli milletvekilleri, yalnız büyük şehirlerin şöyle bir eksikliği var: Büyük kentler maalesef sahipsizdir. Herkes, burada yaşayan insanlarımız -öz eleştiri olarak söylüyorum- kendi memleketlerine hizmet ederler ama yaşadığı kente hizmet etmeyi maalesef ikinci plana atarlar. Dolayısıyla, Ankara'ya hep beraber sahip çıkmamız lazım, eksiği varsa hep beraber desteklememiz lazım; siyasetçisiyle, bürokratıyla, iş adamıyla hep beraber Ankara'ya destek verilmesi lazım. Ankara'nın bu konuda sahipsiz ve eksik kaldığını çok rahatlıkla söyleyebilirim. Dolayısıyla, bu konuda herkese görev düştüğünü de söyleyebilirim.

Onun için, Ankara'nın bu sahipsizliğini ortadan kaldırmak için başkentlilik bilincini geliştirmemiz lazım. Bu amaçla da şahsen, şahsım olarak Ankara'daki bütün hemşehri dernekleri federasyonlarını bir araya getirdik, "Başkent Ankara Meclisi" adıyla bir kuruluş yaptık. Başkentte yaşayan bütün hemşehri gruplarını bir araya getirerek Ankara'ya sahip çıkılması, daha çok Ankaralılık ve başkentlilik bilincini geliştirmek için mücadele etmeye başladık. Bu konuda da bütün Ankara'da yaşayanların, Meclisimizin, milletvekillerimizin destek olması gerektiğini ifade etmek istiyorum. Şöyle bir laf var: Gelenlerin vefasızlığına sabreden bir şehir Ankara. Gerçekten, bunu hep beraber kabul etmemiz lazım.

Ankara, tabii artık memur şehri değil değerli arkadaşlar, marka şehir olma yolunda çok önemli hizmetler almaya başladı: 20 üniversitesi var, 270 bin öğrencisi var; 6 teknokentiyle Türkiye'nin en çok teknokenti olan illerimizden bir tanesi, patent başvurusunda 3'üncü sıradayız, organize sanayi bölgesi olarak 12 bölgemiz var; dış ticaret 3'e katlandı, ihracat 5'e katlandı, vergi geliri 3'e katlandı, millî gelire katkımız 2'ye katlandı, 10 milyon yolcu kapasiteli Esenboğa Havalimanı yapıldı. Türkiye'nin en gelişmiş savunma sanayisinin büyük bir çoğunluğu Ankara'da, savunma sanayisinde cironun yüzde 75'ini Ankara karşılıyor. Lojistik üssü Kazan dâhil -ki bugün o unvanı veriyoruz- Ankara'da 7 bin yatak kapasitesiyle Türkiye'nin en büyük hastanesi kurulmak üzere, gelecek yıl bitiyor ve yüksek hızlı trenin Ankara'nın merkezinde olması da sevindirici.

Bu vesileyle Kahramankazan'ın gerçekten hak ettiği unvana kavuşmasından dolayı yüce Meclisteki bütün milletvekillerimize, parti temsilcilerimize teşekkür ediyoruz.

Bu arada yukarıda bizi izleyen Kazanlılara da selamlarımı ve saygılarımı sunuyorum. Hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Ceylan.