| Konu: | HDP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 9 |
| Tarih: | 19.10.2016 |
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, hepinizi grubumuz adına, partimiz adına saygıyla selamlıyorum.
AKP'nin yürütmüş olduğu yanlış iç ve dış politikaların toplumsal yaşamda neden olduğu çöküntülere maalesef ekonomi de eklendi. Ekonomide bu yanlış politikalar neticesinde artık kontrolsüz bir kriz ve büyük oranda bütün toplum tarafından hissedilen bir çöküş durumuyla karşı karşıyayız.
Bakın, biz ilk günden itibaren içeride savaş, dışarıda savaş politikasının faturasının bütün Türkiye toplumuna çıkacağını ifade etmiştik ve bu konuda Hükûmeti defalarca uyarmıştık. Ama maalesef bütün bu uyarılarımıza rağmen, içeride savaş, dışarıda savaş politikasını bugün konuştuğumuz bu saate kadar da büyük bir kararlılıkla sürdürdünüz ve maalesef ekonomide büyük bir kara delik açarak ekonomiyi adım adım batma noktasına bilinçli bir şekilde getirdiniz. İç ve dış politikayı düzeltmek yerine, savaş politikasından vazgeçerek barışı, demokrasiyi, özgürlüğü önceleyen, ekonomiyi toparlayacak birtakım tutumlar yerine, maalesef siz Körfez sermayesiyle, Arap sermayesiyle palyatif çözümlerin peşine takıldınız, yani âdeta taşıma suyla ekonomi değirmenini taşıyabileceğinize kanaat getirdiniz. Oysaki taşıma suyla, Körfez parasıyla, bilmem, kaynağı belli olmayan Arap sermayesiyle bu işin gitmeyeceği zaten ilk günden itibaren ortadaydı.
O yetmedi, kara paradan medet umdunuz. Reza Zarrabların akıtmış olduğu paralarla, onların yaptığı birtakım uluslararası, hukuka aykırı kaçak ticaretlerle, siz, ekonomiyi toparlayabileceğinizi sandınız. Reza Zarrab "Ben, cari açığın yüzde 15'ini karşılıyorum." dedi, sizden bir ses çıkmadı çünkü böyle bir kanaate sahip oldunuz. Bu kara para aklayanlarla ilgili, utanmadan, bu Meclise yasal düzenlemeler getirdiniz çünkü ekonominin, savaş politikaları neticesinde çökeceğini ve kara paraya ihtiyaç duyacağınızı siz adınız gibi biliyordunuz. Panama'ya bu ülkenin vergilerini kaçıranları baş tacı etmenizin sebebi oydu. Panama'ya vergi kaçıranlara bu Mecliste yasal düzenleme getiriyorsunuz. Yaratmış olduğunuz ekonomik krizden dolayı, ekmek parasını kazanmak için hayatını idame ettirmeye çalışan tatlıcının, simitçinin tablalarını dağıtmaktan sıkılmıyorsunuz. Böyle bir durumda ekonominin toparlanmasının mümkün olmadığını, ahlaki yozlaşmayla beraber ekonomik çöküşün de kendisini mutlaka hissettireceğini bilmeniz gerekiyordu.
Korkarım ki bu günler iyi günlerimiz ve ekonomik açıdan bugünleri de arar bir noktaya geleceğiz çünkü içeride savaş politikasına can da dayanmaz, ekonomi de dayanmaz. Her gün F16'ları havalandır, her gün dağı taşı bombala, kent merkezlerini yakıp yık, orada operasyonları yürüten darbecileri havyarla besle, bilmem, Kürtlerin yoğun yaşadığı illerin dört bir tarafına karakollar, kalekollar inşa et, yani buna ne can dayanır ne ekonomi dayanır. Biz, her yıl, bütçe görüşmelerinde, özellikle bu durumla ilgili yanlış politikaları geri çekmenizi tavsiye ediyoruz ama dinlemiyorsunuz. Her gün, yandaş medya patronlarının sahip olduğu şirketlerin ürettiği zırhlı araçlarla, bilmem, yakınların, akrabaların sahip olduğu şirketlerin ürettiği insansız hava araçlarıyla siz hem bu ülkede temel meseleleri çözümsüzlüğe ittiniz hem de bilinçli bir şekilde, adım adım, bu ülkede maalesef ekonomiyi çökerttiniz.
Dış politikada da aynı şey geçerli. Bakın, dış politikada da dünya kadar uyarı yaptık. Yanlış Suriye ve Orta Doğu politikanız neticesinde komşu ülkelerle olan bütün ticari ilişkileri bitirdiniz. Yıllarca, Türkiye'nin ticari ilişki geliştirdiği tek bir yapı vardı, biliyor musunuz? Meclis tutanaklarına da geçti, IŞİD. IŞİD'in sahip olduğu kapılar dışında ne Suriye'yle ne komşu ülkelerle doğru dürüst bir ticari ilişki ortada bırakmadınız. Siz, özellikle dış politikada ÖSO, Ahrar El Şam, IŞİD, işte şimdi, bilmem, Haşdi Vatani gibi gruplara maaş yetiştiren bir uygulamayı esas aldınız. Onlara ne maaş dayanır ne onlara lojistik destek, askerî destek aktaracak o MİT tırlarına para dayanır. Bunu önceden hesaplamanız gerekiyordu. Bunu hesaplamadığınız için bugün öğretmenleri kamudan tasfiye ederek öğretmenlerin maaşlarını siz bu çetelere aktaracak politik çılgınlıkların içerisine giriyorsunuz.
Dolayısıyla, bu yapmış olduğunuz politikaların tamamı büyük bir çöküş getirdi. Bakın, sadece bir Rus uçağını düşürmekle siz bu ülkenin turizmini, tarımını, hayvancılığını çok büyük zararlara uğrattınız. Turizmde yüzde 50'ye yakın bir çöküşü sadece sizin izlemiş olduğunuz bu dış politika, maalesef, beraberinde getirdi. Bu dış politika, aynı zamanda, ülkenin her tarafında patlayan bombaları, yapılan katliamları ve ekonomik istikrarsızlığı maalesef ülke halklarımızın, toplumumuzun gündemine getirdi.
Şimdi bunu uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları tespit ediyorlar, çıkıp "Siyasi kararlar." diyorsunuz. Ya, "siyasi karar" demeden önce, bir kere, daha önce yapmış olduğunuz açıklamalara bakın. Siz daha önce o kuruluşlar, o derecelendirme kuruluşları puanı yükselttiğinde, işte, bizim Hükûmetimizin içeriye ve dışarıya vermiş olduğu güven ve ekonomimizin krize karşı dayanıklılığı üzerinden tanımlıyordunuz. Şimdi ne oldu da iki yıl önce söylediğiniz o cümlelerin hepsini yutup "siyasi kararlar", yok "cebini dolduranlar doğrultusunda rapor hazırlayan kuruluşlar" olarak tanımlıyorsunuz? Hiçbir inandırıcılığınız yok. Bakın, bugün mevcut durumda Türkiye gerçekten yatırım yapılabilecek bir ülke olmaktan çıkmıştır. Siyasi kriz, bölgesel kriz, işte içinde bulunmuş olduğumuz ekonomik kriz Türkiye'yi yatırım yapılabilir bir ülke konumundan çıkarmıştır. Düşünün ki binlerce şirkete mal güvenliği olmayacak şekilde, bir gecede el koyuyorsunuz. Yani yıllarca birikim yapmış, belki yıllarca büyük badirelerden geçmiş olan bir şirketin mal varlığına bir gecede el koyuyorsunuz, kayyum atıyorsunuz. Şimdi, hangi sermaye sahibi, hangi yatırımcı gelip böylesi bir ortamda bu ülkeye yatırım yapmayı göze alabilir? Siz önce kendi savrulmuş olduğunuz yeri bir görün, ondan sonra derecelendirme kuruluşları siyasi karar veriyor mu vermiyor mu onu bir muhakeme edin. Bugün 81 ilin tamamında olağanüstü hâl var. Olağanüstü hâlin olduğu bir ülkede kim yatırım yapmak ister? Bir yapay başkanlık gündemi ortaya atıyorsunuz, döviz cumhuriyet tarihinin rekorlarını kırıyor. Kim gelip bu ortamda herhangi bir ekonomik istikrar görebilir? Bütün bunlar yürütmüş olduğunuz yanlış politikaların sonucudur. Hani bazen buradan tek parti dönemindeki ekonomik çöküntüyü büyük bir iştahla anlatıyorsunuz ya, işte, şimdi, siz de tek parti dönemine geçmek istediğiniz için, tek adam sultasını hayata geçirmek istediğiniz için ekonomiyi de bu şekilde adım adım çökertiyorsunuz.
Dolar rekor üstüne rekora koşuyor, ülkenin Başbakanı "Dolar inse ne olur, çıksa ne olur? Dolarsa ne olur, dolmazsa ne olur?" diyor. Ya, bu kadar gayriciddi, bu kadar ciddiyetten uzak bir yaklaşım olur mu? Dolarla ülke ekonomisinin ilişkisini bilmeyen bir Başbakana saraydan denetimli serbestlik getirilmesi son derece normalmiş. Yani böyle bir şey olabilir mi? Sana söyleyeyim bak "Dolarsa ne olur?"u, burada ekonomide deneyimli olan arkadaşlarımız var, onlar da iyi biliyor. Dolarsa halk öfkeyle dolar, öfkeyle. Daha önceki hükûmetlerin kafasına uçan o yazar kasalar var ya sizin kafanıza, sizin ensenize, tepenize düşmeye başlar. O POS cihazları genel merkezinizin önüne, lüksün, israfın sembolü olan sarayın önüne inmeye başladığında o zaman doların indiğinde, çıktığında, dolduğunda, dolmadığında ne anlama geldiğini öğrenirsiniz. Öyle Singapur'larda karın doyurmaya benzemez bu işler.
Bütün bu uygulamalarla bankacılık sistemini çökerttiniz, tefeciliğin önünü açtınız, milyonlarca borçlu insan yarattınız. Yoksulluk sınırının altında yaşayan insanların sayısı 50 milyonu aştı. Açlık sınırının altında yaşayan insanların sayısı 15 milyonu aştı, gelir dağılımındaki makas olabildiğince arttı. İşsizlikte muazzam bir patlama var, İşsizlik Fonu'ndaki 960 milyonu bile gasbederek bu ekonomik krizi gölgelemeye, toplumun gözünden kaçırmaya çalıştınız. Dolayısıyla, bütün bu uygulamalar ekonomiyi batma noktasına getiriyor. Büyük bir çöküntü, büyük bir ekonomik buhran maalesef önümüzde görünüyor. O nedenle, Meclisin bu konuya müdahil olması gerektiğini, bir an önce bir komisyon kurarak bu duruma karşı gerekli tedbirleri tartışması gerektiğini düşünüyoruz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Baluken.