Konu: | 667 Sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname (1/746) ile İç Tüzük'ün 128'inci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınmasına İlişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı Tezkeresi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 8 |
Tarih: | 18.10.2016 |
ABDULLAH ZEYDAN (Hakkâri) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; ben de Halkların Demokratik Partisi Grubu adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, maalesef, burada muhalefet milletvekillerinin konuşmaları, önerileri iktidar partisi tarafından dikkate alınmıyor. Bundan tam on ay önce, ocak ayında, burada yaptığım bir konuşmada 2008 yılında cemaatin valileri tarafından başlatılan halka karşı hukuksuzlukları ve yeni bir dönemi dile getirmiştim ve o süreçte AKP'nin içerisinde birçok milletvekilinin bu hukuksuzlukları ve haksızlıkları bilmesine rağmen Başbakanı uyarmadıklarını dile getirmiştim ve hatta o süreçte o dönemdeki benzeri yanlışların hâlen yapıldığını ve cesaretle AKP'nin içerisindeki milletvekillerinin Cumhurbaşkanını ve Başbakanı uyarması gerektiğini dile getirmiştim; tutanaklarda mevcuttur. Eğer o zaman milletvekilleri Cumhurbaşkanını uyarsalardı belki Kürt illerinde gerçekleştirilen yıkım olmayacaktı, belki Cizre'de insanlar diri diri yakılmayacaktı.
Bakın, arkadaşlar, Yüksekova'da 37'nci günde çatışmaların bittiği açıklandı resmî kurumlar tarafından. 37'nci günden sokağa çıkma yasağının kaldırıldığı 80'inci güne kadar Yüksekova'da Yüksekova halkının evleri yakıldı hiç çatışma olmamasına rağmen. Bunu biz orada defalarca dile getirdik. Sivil toplum örgütlerinin heyetleri geldi, Yüksekova'ya sokulmadı; CHP milletvekilleri geldi, Yüksekova'ya sokulmadı ama maalesef iliştirilmiş gazeteciler getirildiler, hiç çatışmaların olmadığı, bittiği mahallelerde tekrar sanki çatışma varmış gibi Yüksekova halkının kalan evlerini de sırf rating uğruna bombayla patlattılar ve bunu yapan Yüksekova tümen komutanı şu anda tutuklu, cezaevinde. Değerli arkadaşlar, bunun siyasi sorumluluğu iktidardadır.
Değerli arkadaşlar, içinden geçtiğimiz bugünlerde Hükûmetin izlediği çözümsüzlük politikalarının bedelini maalesef halklarımız canı ve malıyla ödemeye devam etmektedir. Vekilliğini yapmakta olduğum Hakkâri'de şu günlerde meydana gelen insan hakları ihlallerinin ve demokrasi ayıplarının benzerleri çok az görülmüştür.
Değerli arkadaşlar, 8 Ekimde Yüksekova merkezinde, sizlerin de bildiği gibi, 4 insanımız polis panzerinden açılan ateşle yaşamını yitirdi. 16 Haziran 2016'da Meclis Başkan Vekili Sayın Pervin Buldan'la Hakkâri Valisini ziyaret ettik. Hakkâri Valisine aynen şunu arz ettim, dedim ki: "Sayın Vali, Yüksekova'da sokağa çıkma yasağı kaldırıldıktan sonra yüzlerce polis ellerinde otomatik silahlarla mermiyi ağzına vererek -Yüksekova çarşısı zaten yoğun, kalabalık- bu şekilde disiplinsiz ve usulsüz bir davranış içerisindedir. Eğer siz Yüksekova Kaymakamıyla beraber tedbir almazsanız önümüzdeki günlerde Yüksekova'da çok büyük katliamlar gerçekleşebilir. Ve maalesef, alınmayan bu tedbirler konusunda, eksiklikler konusunda insanlarımız katledildi.
Saygıdeğer milletvekilleri, bu kanun hükmünde kararnameyle atanan kayyumlarla ilgili son bir şey söylemek istiyorum: Burası Hakkâri Belediye Başkanının odası. Eğer 15 Temmuz darbe girişimi gerçekleşseydi bu kayyum gibi bir albay, bir yarbay ya da bir general gelip Meclis Başkanının odasında oturacaktı. Bu, 15 Temmuz pratiğinin bir benzeri pratiktir değerli arkadaşlar. Belediye başkanları suç işleyebilirler, onların yerine belediye meclisi atama yapabilir. Halkın gücünün üstünde güç olmadığını en iyi, siyasal iktidar bilir. Bir sürü askerî vesayete ve bürokratik vesayete karşı bugünlere gelmiş bir siyasal harekettir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ABDULLAH ZEYDAN (Devamla) - Onun için, bu atanan kayyumlara karşı da halk mutlaka kendi demokratik tepkisini gösterecek ve seçilmişlerine sahip çıkacaktır.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)