GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: AK PARTİ Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:8
Tarih:18.10.2016

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

AK PARTİ Grubumuzun önerisi lehinde söz aldım.

Az önce okunduğu üzere, bu haftaki çalışma takvimimizi ve ekim-kasım ayı içerisindeki çalışma takvimimizi belirlemek üzere grubumuzun teklifini Meclis Başkanlığımıza vermiş olduk. Buna göre, geçen hafta görüşmeye başlayıp da bitiremediğimiz, FETÖ ve diğer terör örgütleriyle mücadelede önemli bir basamak görevi gören, işlev gören, olağanüstü hâl içerisinde, anayasal zemin içerisinde hazırlanan kanun hükmünde kararnamenin kalan bölümünü görüşmeye bugün devam edeceğiz.

Yarın itibarıyla, hepinizin yine yakından takip ettiği ve kamuoyunun çok merakla beklediği Ticari İşlemlerde Taşınır Rehni Kanunu Tasarısı'nı görüşmeye başlayacağız. Bunu biz, piyasaların rahatlaması için Sayın Başbakanımızın ağustos ayı içerisindeki ekonomiyle ilgili toplantısında kamuoyuna aktarmış olduğunu biliyoruz. Hemen ardından, Bilirkişilik Kanunu Tasarısı gibi, Sınai Mülkiyet Kanunu Tasarısı gibi ve Millî Eğitim Bakanlığımızın Teşkilat Yasası gibi birtakım düzenlemeleri getirmek istiyoruz.

Kanun hükmünde kararnameleri görüşeceğimizi diğer partilerimizle beraber ifade etmiştik. Bununla ilgili, ilgili komisyonlar, çalışmalar ve revizeler varsa bunları beraber grup bazında görüşecektik. Buna ilişkin davetimizin geçerli olduğunu ifade etmek isterim. Kaldı ki bazı KHK'larda yine muhalefet partisinin sayın genel başkanlarının talebi doğrultusunda düzenlemeler olmuştu biliyorsunuz.

Derdimiz üzüm yemek, bağcıyla işimiz yok. İş yapmak istiyoruz, üretmek istiyoruz. Meclisimizin tüm gündemini KHK'lara boğmayı doğru bulmamakla beraber, tüm KHK'ların görüşülmesini, muhalefetin bu konudaki görüşlerini almayı da kendimize görev biliyoruz.

Ümit ediyorum, usul ekonomisini kullanarak, zaman tasarrufunu göz önünde bulundurarak, toplumun bizden beklediği yasaları bir an önce yasalaştırmayı ihmal etmeyerek kanun hükmünde kararnamelerin tümünü görüşme imkânı bulabiliriz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün bizler için özel bir gün. 18 Ekim 1991 tarihinde bağımsızlığını kazanan kardeş ülke Azerbaycan'ın Devlet Bağımsızlık Günü. Ben tekrar bu vesileyle tüm Azerbaycanlı kardeşlerimizi kutlamak istiyorum. Biliyorsunuz, Türkiye Cumhuriyeti olarak Azerbaycan'ın bağımsızlığını ilk tanıyan ülke biziz. Bu gurur verici bir vesile, gurur verici bir adım. Bu gururdan dolayı da ayrıca bahtiyar olduğumuzu ifade etmek isterim. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün "Azerbaycan'ın sevinci sevincimiz, kederi kederimizdir." demesi, bu açıklıkta dile getirmesi, dostluk bağları açısından da iki ülkenin kurduğu kader birliğini dünden bugüne devam ettirdiğini gösteren güzel bir ifade ve başlangıç.

Değerli arkadaşlar, bir diğer husus, az önce İç Tüzük gereği 20'den fazla vekilimizin yerinden konuşarak ifade ettiği ve öne çıkan bir konuyu açıklığa kavuşturmak istiyorum. Biliyorsunuz, Ankara Valiliğimiz 30 Kasıma kadar gösteri ve yürüyüşle ilgili bir yasak kararı aldı. Bununla ilgili endişelerin olmasını anlayışla karşılıyorum. Ancak, bu endişenin içerisinde, bu kararı alırken 29 Ekim gibi, 10 Kasım gibi tüm toplumun ortak paydası olan değerlerin -sözüm ona- göz ardı edilmesi için bu kararın alındığını ifade etmeyi de çok izandan uzak bir yaklaşım olarak değerlendiriyorum.

10 Kasım bu ülkenin hepsinin yas günüdür, hepsi için kıymetlidir. Bunu bir partinin anacağı ve diğer partilerin anmayacağı bir gün gibi düşünmek doğru değil diye düşünüyorum. 29 Ekim, hakeza, bu ülkenin kuruluşunun miladıdır, adıdır. Bununla ilgili bir parti hassastır ama diğerleri değildir tarzı bir yaklaşımı doğru bulmuyorum.

Valiliğin almış olduğu bu karar asla 29 Ekimle ilgili, 10 Kasımla ilgili değildir. Hepinizin bildiği gibi, 10 Kasım tarzı, 29 Ekim tarzı kutlamalar, törenler, yaslar, özel günler, özel bir kanunla düzenlenir. Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu ise 2911 sayılı başka bir kanundur. Yani o törenlerin yasaklandığını içeren bir kanun ve yasak değildir bu söz konusu olan mesele.

O yüzden bir daha söylüyorum: Özgürlük esastır, kısıtlama istisnadır. Bu kısıtlama eleştirilebilir. Biz bunun gerekçelerini biliyoruz, her STK'dan, her partiden de empati bekliyoruz, anlayış bekliyoruz ancak bu yasaklamanın haklı gerekçelerini göz ardı bırakarak olayı farklı bir mecraya çekip 29 Ekim gibi hepimizin ortak paydasında, 10 Kasım gibi hepimizin ortak paydasında sanki gizli kapaklı bir iş varmış gibi yorumlamayı da açıkçası çok doğru bulmadığımı ifade etmek istiyorum.

O günkü törenler ve anma, resmî olarak her partinin katılımıyla zaten yapılacak ama coğrafyamızda Musul'a kadar olan bir problem var, bir IŞİD tehdidi var, bir PKK tehdidi var. Bununla ilgili, güvenlik güçlerimizin çok yoğun bir konsantrasyonu var. Bu konsantrasyon dağılmasın istiyoruz, bu konsantrasyon bozulmasın istiyoruz, iş yükü artmasın istiyoruz tabiri caizse.

Tabii ki özgürlük esastır, tabii ki törenler, yürüyüşler esastır. Bununla ilgili şimdiye kadar defaatle karar almış, bununla ilgili defaatle mevzuat değişikliği yapmış, bildirim esasını getirmiş bir partiyiz; yasaklamayı bırakın, özgürlüğün en âlâsını isteyen bir partiyiz ama özel süreçlerden geçtiğimizi, olağanüstü dönemlerden geçtiğimizi, ordumuzun önemli bir kısmının şu an Suriye'de ve Irak'ta görev yaptığını, benzer tehditler olduğunu da ifade etmek isterim. O yüzden, güvenlik güçlerimizin konsantrasyonunu bozacak bir adımı atmamak için bunu yapıyoruz çünkü aynı anda dört beş tane partimiz, STK'mız gösteri istiyor, yürüyüş istiyor. İlgi, alaka başka yerde olmasın, güvenlik güçlerimiz şu an öncelikli işini yapsın istiyoruz, o yüzden bu karar alınmıştır, bunu sizlerle paylaşmak isterim.

Bu tedbir kararına da tüm partilerimizin, tüm STK'lılarımızın, kamuoyunun empati kurarak anlayış göstermesini ümit ediyorum.

Tekrar, başarılı, huzurlu bir yasama haftası olmasını diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)