GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 667 Sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname (1/746) ile İç Tüzük'ün 128'inci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınmasına İlişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı Tezkeresi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:7
Tarih:13.10.2016

HÜDA KAYA (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; içinde bulunduğumuz muharrem ayı münasebetiyle, gecikmeli de olsa ancak söz alabildiğim için, Kerbelâ direnişi ve katliamı yıl dönümü sebebiyle günümüze de ışık tutması açısından ufak bir değinişle konuşmama başlayacağım:

"Bir yanda inkâr, tuğyan, zulüm ve husumet, diğer yanda hak, hakikat, direniş ve muhabbet.

Bir yanda saray ve biat eden çoğunluk, diğer yanda çadırlar ve boyun eğmeyen özgür insanlar.

Bir yanda erkeklerin koca ordusu, diğer yanda kadınlar, erkekler, çocuklar, gençler ve yaşlılar.

Bir yanda kadınlarının yüzüne kapıyı vurup cariye ve ganimet avına çıkanlar, diğer yanda erkeklerinin yüzüne kapıyı vurup direnişe katılanlar.

Bir yanda yeşil bayraklı tekbirler, diğer yanda kızıl bayraklı heyhatlar.

Bir yanda Peygamber'in ümmeti olduğunu iddia edenler, diğer yanda Peygamber'in canları, arkadaşları, yoldaşları.

Bir yanda cesetleri şehir şehir teşhir edenler, at arkasında sürükleyenler, diğer yanda taşı toprağı can bilenler.

Bir yanda sesin ve kılıcın gücü, diğer yanda sözün ve inancın.

Bir yanda götürenler, diğer yanda bölüşüp mihnet eylemeyenler.

Bir yanda zulmü, saltanatı, ganimeti din, iman bilenler, diğer yanda sevgiyi, adaleti, barışı hak yol bilenler.

Bir yanda 'Bizden değilse vurun kâfiri, zındığı, asiyi!', diğer yanda kim olursa olsun zalime karşı, kim olursa olsun mazlumdan yana.

Aşureden her güne, Kerbelâ'dan her yere; heyhat "..."(x), zillet bizden uzaktır.

Her gün aşure, her yer Kerbelâ!"

İki dakikam kaldı. Değerli arkadaşlar, önceki gün bu kürsüde bir arkadaşınız, AKP'den bir konuşmacı sizin kendi iş birliğiniz ve ortak zulümlerinizi örtmek telaşıyla hiç sıkılmadan ve utanmadan -bu kelimeyi mahcubiyetle ifade ediyorum- HDP'li başörtülü kadınlara "FETÖ'cü ablalar" damgası vurmaya, itham etmeye çalıştı ve ben söz almak istediğimde söz verilmedi. Değerli arkadaşlar, ben de yüz binlerce başörtülü HDP'li kadından biri olarak sizden -bu düşünceye sahip herkesten- haddinizi bilmenizi talep ediyorum. 12 Eylüllerden, 28 Şubatlardan ta düne kadar bu yapıyla tarihin en büyük ittifakını, birliğini kurmuş olan sizler, FETÖ'yü FETÖ yapan sizler birilerini FETÖ'cü ilan edecek olan son kişilersiniz ve bunu önce sizlerin bilmesi gerekiyor. FETÖ'ye yardım ve yataklıktan yargılanacak bir kurum varsa bu öncelikle AKP ve saraydır.

Bizlere gelince, biz 28 Şubatlarda sadece tekçi, Kemalist yapıların zulmüne karşı değil bu yapının polis ve yargıdaki uzantılarına karşı da mücadele ettik. Bizler, çocuklarımla beraber, yüzlerce arkadaşımızla sokaklarda, meydanlarda, mahkeme salonlarında, cezaevlerinde, işkence odalarında tehditler altında, sürgünler altında gezerken sizler o zaman kol kola, omuz omuza bu devleti birlikte nasıl ele geçirelim hesabı yapıyordunuz masa başlarında. Daha dün, 2011'de...

Hemen toparlıyorum arkadaşlar.

Evet, FETÖ dediğiniz paralel yapılarla beraber yaptıklarınızın aynısını bugün de devletin yine kadim, derin, kirli ve kanlı yapılarıyla bir olarak, kol kanat gererek yine devam ettirmeye çalışıyorsunuz. Mesele hak ve hakikat meselesidir, adalet ve zulüm meselesidir. Siz haksızlığa, zulme inat ve ısrarla bu bataklığa gömülmeye devam ederken onu bunu suçlamayı bırakın, itham etmeyi bırakın. Şu anda Türkiye, tarihinin en karanlık, en kirli günlerini sizin döneminizde yaşıyor ve acı gerçek de maalesef...

Teşekkür ederim. (HDP sıralarından alkışlar)