| Konu: | 11 Ekim Dünya Kız Çocukları Günü'ne ilişkin gündem dışı konuşması |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 5 |
| Tarih: | 11.10.2016 |
DENİZ DEPBOYLU (Aydın) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; konuşmama başlamadan önce sizleri ve aziz Türk milletini saygıyla selamlıyorum.
Bundan beş yıl önce Türkiye, Kanada ve Peru tarafından hazırlanan kanun tasarısıyla Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda 11 Ekim tarihinin Dünya Kız Çocukları Günü olarak kutlanılmasına karar verildi. Kız çocuklarının desteklenmesi ve güçlendirilmesi amacıyla bir farkındalık gününün kabulü için teklif vermek güzel ve anlamlı bir adım. Bunun yanı sıra çocukları korumak amacıyla başka anlaşmalara da imza atmış bulunmaktayız. Örneğin Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi 9 Aralık 1994 tarihinde tarafımızca onaylanmıştır. Kız çocuklarımızın çocukluk çağında ve de ileriki yaşlarında yaşayabileceği cinsiyet ayrımcılığıyla ilgili sorunların önüne geçmek amacıyla da Avrupa Konseyinin İstanbul Sözleşmesi'ni ilk imzalayan ülke biz olduk. Buraya kadar her şey güzel de bundan sonra, bu döneme kadar olan süreçte neler yaptık, neler yaşadık, bir de onlara bakmak istiyorum.
Değerli vekiller, güzel bir atasözümüz vardır, derler ki: "Âyînesi iştir kişinin, lafa bakılmaz." Son on yılda kız çocuklarını okullaştırma oranında önemli mesafeler katettiğimiz belirtiliyor. Çok güzel de, biz çocuklarımızın okullaşma oranını sorduğumuzda bize hep ilkokula başlayan öğrencilerin sayısı veriliyor ancak eğitime erişim tek başına yeterli değil, asıl sorun kız çocuklarının okula devam etmelerini sağlayabilmek. Eğitim Reformu Girişiminin 2014-2015 yılında Eğitim İzleme Raporu hazırladığı görülmüş ve buna baktığımız zaman da erken dönemde okuldan ayrılan öğrencilerin oranının Türkiye'de yüzde 38 olduğu tespit edilmiş. Kız çocuklarının yüzde 13'ü hâlâ çocuk yaşta evlendiriliyor, büyük bir çoğunluğu ise kayıtlara bile geçmiyor. Zira, Anayasa Mahkemesi bir süre önce imam nikâhında resmî nikâh şartını kaldırdı ve bu da kız çocuklarının erken yaşta evlendirilmesini bir bakıma meşrulaştırmış oldu.
Yine, Anayasa Mahkemesinin almış olduğu başka bir kararla Türk Ceza Kanunu'nun çocuğun cinsel yönden istismarını düzenleyen 103'üncü maddesinin (1)'inci fıkrasındaki 15 yaşını tamamlamamış her çocuğa karşı gerçekleştirilen her tür cinsel davranışın cinsel istismar sayılacağına ilişkin hükmü 6'ya karşı 7 oyla iptal edilmiştir.
Türkiye'nin, taraf olduğu uluslararası sözleşmelere uyma yükümlülüğü vardır. Türkiye bu uluslararası sözleşmelere imza koymakla iç hukuk kurallarını da buna göre düzenlemeyi ve değiştirmeyi taahhüt etmiş bulunmaktadır. Biz 18 yaş altında olan her çocuğu, başta cinsel istismar olmak üzere, her türlü istismardan korumayı hedeflemişken ve de 15 yaş olarak belirtilen yaş sınırının 18'e yükseltilmesi beklenirken, yaş sınırının tamamen kaldırılması akıl alabilecek bir karar değildir, uluslararası hukuk normlarına da aykırıdır. Ne yazık ki iktidar olan AKP, bu sorunlara hızlı ve kalıcı çözümler üretememiştir.
Eğitim sorununa geri dönecek olursak, yine, yapılan araştırmalarda 2013 yılında Türkiye'de kız öğrencilerin yüzde 39,9'unun liseye varmadan öğretim hayatını terk ettiği tespit edilmiş. Bu da ne demek oluyor? Okula giden her 100 kız çocuğumuzdan 40'ı okulu terk ediyor, okula devam edemiyor demek oluyor.
Türkiye, Toplumsal Cinsiyete Dayalı Gelişme Endeksi'nde 148 ülke arasında ancak 118'inci olabildi. Toplumsal Cinsiyet Uçurumu Endeksi'ndeyse, maalesef, 142 ülke arasında 125'inci sıradaydı.
Yine, kız çocuklarımızın eğitim sorunlarının yanı sıra, ücretsiz ev işlerinde çalışıp ailesini desteklemesi sebebiyle de yaşadıkları sorunlar var ki bu oran da Türkiye'de 7,5 milyon civarında kız çocuğumuzu işaret ediyor. Temel hizmetlere erişim problemleri ve yoksulluk, çocuğun çocuk işçi olma ihtimalini yükseltiyor. Dolayısıyla, ne söylersek söyleyelim yapılan iş ortada. Kız çocuklarımız için üretilen politikalar ve hizmetler cinsiyet ayrımı gözetmeksizin tüm çocuklar için yapılanlar gibi yetersiz, yapılması gereken çok fazla şey var. Bu sebeple, Türkiye Büyük Millet Meclisinde "çocuk hakları sürekli komisyonu"nun kurulması da çok önemli ve alınması gereken acil kararlardan biri olarak önümüze çıkıyor.
Hepinize saygılarımı sunuyorum. Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.