GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye Varlık Fonu Yönetimi Anonim Şirketinin Kurulması İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:128
Tarih:19.08.2016

SELİN SAYEK BÖKE (İzmir) - Değerli milletvekilleri, Sayın Başkan; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Türkiye ekonomisinin ciddi bir tedaviye ihtiyacı var. Bütüncül bir iyileştirme planıyla, doğru teşhisler koyacak detaylı bir değerlendirmeyle doğru tedaviyi uygulamaya ihtiyacı var çünkü Türkiye yıllardır çok kötü yönetiliyor. Ekonomi adım adım yüzde 3 dahi büyüyemeyeceği bir geleceğe doğru gidiyor. 6 milyon vatandaşımız işsiz, ya iş arayıp bulamıyor ya da iş arayacak dahi mecali kalmamış. Kendisinden de geleceğinden de çocuğunun yarınından da vazgeçmek zorunda bırakılmış. Enflasyon beklentileri arka arkaya bozuluyor. Ekonomi aktörleri ekonomi yönetiminin koyduğu hedefleri gerçekçi bulmuyor, bu hedefleri ciddiye almıyor ve her geçen gün bu güvensizlik artıyor. Türkiye ahbap çavuş ilişkileri ekonomisinde zirveye oynuyor. İki yıl içerisinde 14'üncü ülke olmaktan 8'inci ülke olmaya doğru büyük bir geri adım atıyor. Bütün bunlar AKP'nin dış kaynaklı finansmanla finanse edilen tüketim ve inşaat modelinin artık yapısal sınırlarına dayandığının en somut göstergeleri. On dört yıllık iktidarın Türkiye ekonomisini taşıdığı yer, kan ağlayan esnaf, bir korku imparatorluğu altında ezilen sermaye ve daha da kötüsü, "İş cinayetlerine kurban gider miyim?" endişesiyle her gün açlık sınırının altında elde edeceği gelir için alın teri döken, endişeyle yaşayan ücretli milyonlar. Türkiye artık önemli bir yol ayrımında: Ya bu felaketi her gün vatandaşımızın sofrasında bir gerçek olmaya devam edecek şekilde sürdüreceğiz yani sonuna geldiğini bildiğimiz bir modelde ısrarcı olacağız ya da yeni, yepyeni bir kalkınma hamlesi üreteceğiz, yeni zenginlikler yaratıp bu zenginlikleri hakça paylaşacak bir düzen inşa edeceğiz yani felakete son vereceğiz.

Bu yeni kalkınma hamlesi için her şeyden önce laik, bilimsel, rasyonel ve fırsat eşitliğine dayanan bir eğitime ihtiyacımız var. (CHP sıralarından alkışlar) Bu yeni kalkınma hamlesi için her şeyden önce gerçek bir demokrasiye, hukuk devletine ve özgürlüklere ihtiyacımız var. Bu yeni kalkınma hamlesi için liyakate dayalı bir kamu düzenine, kim olduğunuzla değil, yapabildiğiniz işle değerlendirildiğiniz bir kaynak dağıtım mekanizmasına ihtiyacımız var. Bu yeni kalkınma hamlesi için çocuklarının geleceğini bugün kendi sefahati için feda etmeyecek kadar Türkiye bilinci olan bir iktidara ihtiyacımız var. (CHP sıralarından alkışlar)

Ancak, 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında telaşla Meclise getirilmiş olan yasa önerilerine baktığımızda eski tas eski hamam bir ekonominin karşımıza çıktığını açıkça görüyoruz. Niyet çok belli.

15 Temmuz sonrası ekonomiye dair gelen yasa önerilerinin özeti şöyle: Önce varlık barışı, sonra varlık satışı, şimdi de varlık fonu. Araya sıkışan emekçinin cebine elini atmış olan zorunlu BES'i de unutmamak gerekiyor. Bu pakete, bu varlık paketine dair endişelerimizi sıkça ve yüksek sesle dile getirdik, dile getirmeye de devam edeceğiz. Size "Müflis tüccar AKP." dedirtecek bir dizi yasa önerisini Meclise getirmiş vaziyettesiniz. Bizim dile getirdiğimiz kaygıları duydunuz ve dün varlık satışından ve illeri ilçe yapmaktan vazgeçtiniz. Gelin, varlık fonunun bu hâlinden de hemen bugün hep beraber vazgeçelim ve kimse size "müflis tüccar" diyemesin.

Unutmayın ki bu hâliyle kurulacak bir Türkiye Varlık Fonu ancak ve ancak bir Türkiye ipotek fonu olabilir. Bu tasarıyla, maalesef, bir kez daha iktidarın "Türkiye" değil "AKP" dediğini, "vatandaş" değil "rantçı" dediğini, "emek" değil "yandaş sermaye" dediğini görüyoruz. Hâlâ derdiniz rant ekonomisini ayakta tutmak. İşte bu ipotek fonu tasarısı rant ekonomisini ayakta tutmak için son çare olarak bir suni teneffüsün ötesine geçmez. Bugün nefes almanızı sağlar ama yarın çocuklarınızın mezuniyetini, torunlarınızın doğumunu görecek kadar sizi yaşatmaz.

Bu ipotek fonu ülkenin gelirlerine el konularak paralel bir hazine yaratmayı vaat ediyor. Üstelik de ülkenin paralelden ne kadar çektiğini en iyi bu Meclis bildiği hâlde. (CHP sıralarından alkışlar) Bu ipotek fonu kamu kaynaklarını denetimsiz, keyfî kullanmanın yolunu açıyor. Bütçeyi anayasal denetimin tamamen dışına çıkartmak için yeni bir adım daha sağlanıyor. Bu ipotek fonunun kurgusu kamu maliye dengesini gözetmeden, bütçe dışı ve denetimsiz faaliyetleri artırarak mali disiplinsizliği resmî hâle getiriyor, yıllarca samimi olmayan bir malî disiplin üzerine kendisini inşa etmiş olan AKP'nin malî disipline dair samimiyetteki gerçek yüzünü de ortaya çıkartmış oluyor.

Denetim mekanizmasını ortadan kaldırdığı gibi Kamu İhale Yasası'na da tabi olmayacak ve "mega proje finansmanı" adı altında yandaş şirketlere kaynak olarak aktarılacak, üstelik de şimdiye kadar başka mekanizmalarla Kamu İhale Kanunu delik deşik edilerek FETÖ de dâhil olmak üzere birçok yandaş şirkete para aktarmış olmanın acıları bugün taptaze yaşanırken. Yeni paraleller, yeni yandaşlar ve yine ipotek ile müflis tüccar AKP'nin tıkanmış modelinde bir ısrarcılık gözüküyor.

Bu tasarı, bir kez daha, iktidarın kimi öncelediğini çok açık bir şekilde ortaya koyuyor. Bir yandan BES'le ücretli emeğin cebine elini "tasarruf" diye atanlar, yıllardır emekleri karşılığında İşsizlik Sigorta Fonu'na yatırım yapmış olanlara bu zorunlu tasarruflarınızı "mega projeler" altında çarçur edeceğiz, yandaşa aktaracağız diyen bir telaş mevcut. Yani bu yasayla iktidar bir kez daha tercihinin rant ekonomisi olduğunu açıkça ortaya koymuş oluyor.

Asgari ücretlinin İşsizlik Fonu katkısını 6 milyon işsizin sorununa çare olmak için değil Kanal İstanbul'u inşa etmek için kullanacağını açıkça söylüyor. Yani şunu diyor: Ben rant ekonomisinden yana bir siyasi tercih kullanıyorum. Zorunlu BES'le ücretli emeğin cebine elini atan, adına "tasarruf" denen bir birikimi alıp inşaata aktaracağını söylüyor. Yani ben rant ekonomisinden yana bir siyasi tercih kullanacağım diyor.

Kontrolsüzce bir borçlanmayla, üstelik de hazineyle rekabet edecek biçimde, faizleri kendiliğinden artıracak bir mekanizmayla yarın Türkiye'de sermaye birikiminin önünde en büyük engeli oluşturuyor. Yani diyor ki: Ben rant ekonomisinden yana bir siyasi tercih kullanıyorum.

Hadi kendi tarihimizden hiç ders almıyoruz, paraleli, yandaşı yeniden yeniden kurmak için müthiş bir heyecan duyuyoruz, bari başka ülkelerin deneyimlerinden faydalanalım. Daha birkaç yıl önce büyük bir küresel finansal krizle dünya sallandı, hâlâ sallanmaya devam ediyor. Unutmayın ki o kriz, olmayan varlıklara dayalı menkul değerler yaratıldığı için çıkmıştı ve o kriz sonucunda, olan bütün varlıklar da bir günde kayboldular. Bakın, o gün "finansal mühendislik harikası" diye alkışlanan bu yenilikler bütün dünyada bir ağıta dönüştü. Amerika'da, sadece Amerika'da emekliler iki sene içerisinde 3 trilyon dolar kaybettiler, hane halkları 7 trilyon dolar kaybettiler. Gelin, bugün kendinize tuttuğunuz alkışın yarın ağıta dönüşeceği çağrımıza kulak verin ve bu varlık fonu yasasını hemen geri çekin. (CHP sıralarından alkışlar) Olmayan varlığa dayalı menkul değer yaratmak finansal mucize değildir, açık bir finansal çukura atlamaktır. Esasında bu tip varlıklar ancak varlık olduğunda anlamlı olurlar. Türkiye'nin böyle bir varlığı maalesef yok.

Bu tasarıyla, bu ipotek fonuyla açık bir mesaj veriyoruz, vasatlığa Türkiye'yi mahkûm ediyoruz. Oysa bu vasata mahkûm değiliz. Başka bir ekonomi, başka bir gelecek, başka bir Türkiye mümkün.

Saygılarımla. (CHP sıralarından alkışlar)