GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Yatırımların Proje Bazında Desteklenmesi ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:127
Tarih:18.08.2016

OSMAN BAYDEMİR (Şanlıurfa) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; öncelikle Mardinlilerin tamamının hakkını bana helal etmelerini istiyorum. Eğer burada, aramızda Mardinli milletvekili kardeşlerim varsa onlar da haklarını helal etsinler. Saat on ikiyi beş geçe Mardinliler derler ki: "Hadi gelin, şimdi gerçeği konuşalım." "..."(x) Şimdi saat dörde yirmi var, hadi gelin, gerçekleri konuşalım.

Bir kere, parlamentoyu parlamento yapan nedir? Yasama yapma yetkisidir. Eğer siz yasama yapma yetkisini parlamentodan alırsanız parlamento neye dönüşür? Urfa Haleplibahçe'deki Yüksek Kahve'ye dönüşür; Arap'ı, Türk'ü, Kürt'ü, işçisi, emekçisi, herkes orada bir araya gelir, en yüksek düzeyde siyaset yapar, ondan sonra dağılıp evine gider.

Şu anda bu madde, 50'nci madde, belediyeyi belediye yapan -ki belediye ilin hükûmetidir, meclisi ilin parlamentosudur- bütün yasama ve icraat yetkisini belediyenin elinden alan bir maddedir. İmar ve planını yapmak, alt, üst ve sosyal donatı alanını düzenlemek, ruhsatlandırma yapma faaliyetini düzenlemek; bütün bunlar belediyeden alınıyor, Çevre ve Şehircilik Bakanlığına veriliyor. Değerli kardeşlerim, eğer ben Çevre ve Şehircilik Bakanı olsam, emin olun böyle bir yetkiyi kullanmaktan korkarım çünkü bu ancak ve ancak diktatörlükte söz konusu olabilir. Düşünün, yasada, mevzuatta belediyeye, belediye başkanına, meclisine, encümenine verilen bütün yetkiler bir yasa maddesiyle elinden alınıyor ve bunu kim yapıyor? Seçimle gelen Parlamentonun kendisi, seçimle gelen bir diğer kuruma karşı âdeta darbe yapıyor. Biz neden "Bu madde çıksın." diyoruz? Parlamento, Sayın Başkan, böyle bir ayıba imza atmasın diye söylüyoruz.

İkinci bir husus: Sadece belediye açısından değil, yurttaşın elindeki mülkiyeti, malı, mülkü alınıyor, hazine adına kaydediliyor ve açıkça şunu söylemek gerekirse; daha sonra akıbetinin ne olacağında da büyük bir belirsizlik var. Daha önce planlama yapılmış şehirde, örneğin, Diyarbakır Suriçi bölgesinde planlama yapılmış -aramızda belediye başkanları da var- ve burada DOP uygulanmış. Bakanlık dilerse DOP uygulanan bir yere bir kez daha DOP'u uyguluyor. Peki, bu kimden çıkacak? Yurttaşın elinden çıkacak. Hani mülkiyet hakkı kutsaldı, hani mülkiyet hakkı dokunulmazdı? Parlamento böyle bir ayıba daha imza atmış olacak.

Yine, bütün bu işlemlere ilişkin itiraz on beş gün süreyle sınırlandırılıyor. İtiraz reddedilirse Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından beş gün içerisinde bütün süreç kapanmış oluyor. İdare mahkemesine yapılacak başvuru süreci otuz günlük bir süre içerisinde noktalanmış oluyor. Ya, Allah aşkına, Peygamber aşkına, Muhammed aşkına, hangi hukukta, hangi akılda yargı yolu otuz gün içerisinde tamamen tüketilmiş olur?

Sıkı durun, bu madde, kamu ihale hukukunu tamamen devre dışı bırakıyor. Yani, Bakanlık dilediği imalatı, dilediği işi, işlemi, dilediği müteahhit firmaya yaptırıyor, herhangi bir kurula da tabi tutmuyor.

Sayın grup başkan vekilleri, memnuniyet verici bir gelişme yaşandı. Kimi maddeler, tarihimize, Parlamento tarihine ayıp olarak geçebilecek kimi maddeler geri çekildi. Niçin? Ortak akılda birleşildiği için. Benim size bir çağrım var: Gelin, bu ortak paydada, ortak akılda buluşmayı, Allah aşkına yükseltelim, büyütelim. Mümkün, bu mümkün, bunu başarabiliriz, bunu yapabiliriz. Bu maddeler niçin yapılıyor? Sur, Şırnak, Cizre, Hakkâri ve diğer yıkılan, yerle bir edilen yerler için yapılıyor. Peki, bu yetkiyi siz Bakanlığa verdiniz, Bakanlık oradaki yerel yönetim dinamikleriyle, STK'larla ortaklaşmazsa, yerel halkın sahiplik duygusu geliştirilmezse nasıl başarıya ulaşabilecek? Bu hafta başında, girişimlerimizle, çabalarımızla yerel yönetimler ile ilgili Bakanlığı bir araya getirme çabasını ortaya koyuyoruz. Eğer bu madde geçerse ve yasalaşırsa ortaklaşmanın hukuki zeminini ortadan kaldırmış oluruz. Gelin, daha büyüğünü yapalım. Bir deprem yaşandı, bir felaket yaşandı, bir akıl tutulması yaşandı ama her ne yaşandıysa gelin, bu yarayı birlikte saralım, el ele vererek saralım, dersler çıkararak, ortak dersler çıkararak saralım; gelin, öncelikle bugün yapmış olduğumuz gibi...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OSMAN BAYDEMİR (Devamla) - ...bugün kısmen başarmış olduğumuz gibi, akan kanı birlikte durduralım; o da diyalogla, o da istişareyle, o da ancak burada, böyle.

En derin saygılarımı sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)