Konu: | Gözaltı ve tutuklamalar sırasında yaşanan ihlallere ilişkin gündem dışı konuşması |
Yasama Yılı: | 1 |
Birleşim: | 127 |
Tarih: | 18.08.2016 |
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de özellikle son bir yıl içerisinde yaşanan bu savaş ortamında yaşamını yitirenlere; dün Van'da, bugün de Elâzığ'da bu şiddet ortamı nedeniyle yaşamını yitirenlere Allah'tan rahmet diliyorum.
Evet, biliyorsunuz -dediğim gibi- bir yıldır Türkiye'de devam eden bir savaş ortamı var ve bugün bu savaş ortamının her zamanki gibi bir yansıması, bir aynası olarak cezaevlerinde bir yıldır devam eden hak ihlalleri esasının üzerinden konuşacaktık.
Bunları bugün dışarıda yaşanan hak ihlallerinden, şiddet ortamlarından bağımsız olarak düşünmemek gerekiyor çünkü Türkiye'nin tarihinde kara bir leke olan, esasında -dediğim gibi- 1980 yılında, 1980 darbesinden sonra Türkiye'nin kara bir lekesi olarak tarihe not düşen Diyarbakır Cezaevinde yaşanan hak ihlallerinden sonra, bugün, yine, Türkiye'de cezaevlerinde biz hak ihlallerinin en yüksek noktaya taşındığı bir süreci yaşıyoruz.
Ben bu Mecliste İnsan Haklarını İnceleme Komisyonunda yer alıyorum, bir de Diyarbakır Beş No.lu Cezaevi İnceleme Alt Komisyonunda yer alıyorum. Evet, biz bu Meclis çatısı altında Diyarbakır Beş No.lu Cezaevi İnceleme Alt Komisyonunu kurduk, doğrudur. Bu komisyonların bir amacı oradaki hak ihlallerini tespit etmek, belki oradakilerin bir şekilde o yaşadıkları hak ihlalleri nedeniyle yaralarına derman olmak ama bir taraftan da yüzleşme komisyonlarının en önemli amacı tarihten, yaşananlardan ders çıkarıp önümüzdeki süreçlerde aynı hataları yapmamak olmalıdır. Ancak -dediğim gibi- bir yıllık süreç içerisinde, dışarıdaki savaş ortamının içerideki yansımaları olarak 1980 dönemindeki Diyarbakır cezaevlerini aşan uygulamaların bugün yaşandığını görüyoruz.
Diyarbakır Cezaevinde "Burası bir cezaevi değil, burası bir askerî okul ve sen burada Türkleşeceksin." deniyordu, Antalya L Tipi Cezaevinde zorla "Ne mutlu Türk'üm" dedirtilmeye çalışılıyor. Diyarbakır Cezaevinde "Seni yola getireceğim, hafızanı silip seni en yakınının bile tanımayacağı yeni kişiliğe büründüreceğim." deniliyordu, yine "Allah yok, Peygamber izinde." yazısı vardı, bugün yine Antalya L Tipindeki uygulamalarda "Allah'ınız benim." gibi söylemlerle karşı karşıya kalıyor maalesef hükümlü ve tutuklular.
Evet, dediğimiz gibi, bir yıldır her defasında söylediğimiz ancak hiçbir şekilde gündeme gelmeyen, her defasında gündem dışı kalan ve bugün yine bu konuşmam da gündem dışında kalan hasta tutsakların durumu...
Buradan onlarca defa ifade ettik. Bugün, Menemen R Tipi Cezaevinde Sibel Çapraz var, her an durumunun daha kötüye gitme olasılığı var ancak bununla ilgili herhangi bir şekilde adım atılmamış durumda.
Yine, 78 yaşında, ağır hasta olup sürgün yollarında işkenceye maruz kalan Emin Özkan var.
Yine, dün bir grup aile, bir grup yakın gelip bize başvuruda bulundu özellikle burada, Meclis çatısı altında bir cezaevi araştırma komisyonunun olduğu ancak Meclis araştırma komisyonunun hiçbir şekilde işlevini yerine getirmediği... Çünkü, Sincan Cezaevinden Tekirdağ Cezaevine sürgünler esnasında, her türlü işkenceye maruz bırakılarak bu sürgünler gerçekleştiriliyor ve beyin ameliyatı olan bir hasta tutsak, özellikle kafasına vurularak özel darbedildiğini söylüyor.
Yine, Diyarbakır Cezaevinden hatırlayalım ve tarihe bir bakalım: Doluluk oranı yüzde 100'ü aşan, 200'lere varan Diyarbakır Cezaevinin bir benzerini şu anda, bu ortamda, 2016 yılında yine doluluk oranının yüzde 200'lere vardığını, 60 kişilik koğuşlarda 100-200 kişinin kaldığını görüyoruz. İnsanların yerde yattığını, hiçbir kişisel ihtiyaçlarının giderilmediğini, özellikle başka bir kuvvetin, kendilerine "hazır kuvvet" denilen bir kuvvetin cezaevi içerisinde örgütlenerek, cezaevindeki tutsaklara işkence yaptığını görüyoruz.
Ben İnsan Hakları Komisyonunun bir üyesi olarak bugün İnsan Hakları Komisyonuna çağrıda bulundum, buradaki 3 partinin İnsan Hakları Komisyonundaki üyelerine de bir daha seslenmek istiyorum: Eğer bugün bu hak ihlallerini araştırmayacaksak, otuz yıl sonra, tekrar, cezaevlerinde yaşananları araştırma komisyonu kurmayalım. Geçmişten ders çıkarıp, önümüzdeki süreçte hakikatleri araştırma komisyonu kuracağımıza, yüzleşme komisyonu kuracağımıza...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
AYŞE ACAR BAŞARAN (Devamla) - ...gelin, hep beraber bu hak ihlaline uğrayanların dertlerine derman olalım, cezalandırılanlara bir daha cezalandırma yolunu açmayalım.
Ben, tekrar tüm Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)