GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Yatırımların Proje Bazında Desteklenmesi ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:126
Tarih:17.08.2016

AYHAN BİLGEN (Kars) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüştüğümüz torba kanundaki defin ruhsatiyeleriyle ilgili aslında Hıfzısıhha Kanunu'nda bir değişiklik yapılıyor. Daha önce de aynı girişimde bulunuldu ve Danıştay bunu kabul etmedi. Aile hekimleri ve toplum sağlığı merkezlerinin yetkilendirilmesini onaylamadı. Şimdi biz bir kez daha Danıştayın kabul etmediğini yasama organından tekrar geçirmeye çalışıyoruz. Aslında bu, yargıya bakışı, Danıştayın rolünü hukuk sistemi içerisinde nerede gördüğümüzü yansıtan bir durum ama galiba içinden geçtiğimiz dönem, şimdi üzerinde söz aldığım düzenlemeyle ilgili durumdan çok daha ciddi, çok daha vahim.

Değerli milletvekilleri, Türkiye 15 Temmuzda kritik bir dönemeçten geçti ama bugün hâlâ 15 Temmuzla ilgili yapılan değerlendirmelere baktığımızda ne yazık ki o geceyi doğru okumadığımız gibi o geceye giden süreci de doğru değerlendirmediğimizi, o geceden sonra yapılanların da bizi tekrar aynı noktaya getirebilecek riskler taşıdığını dikkate almıyoruz.

Değerli milletvekilleri, bir darbenin bir gecede kotarıldığını düşünmüyorsak ya da birkaç haftada, sadece birkaç ayda planlanma söz konusu olsa bile bunun bir arka planı olduğunu dikkate almıyorsak, ona karşı Türkiye'nin demokratikleşmesine dair düzenlemeler yapma ihtiyacı da hissetmeyiz. Burada son derece üst perdeden, bir mağdur ya da sorumlu, suçlu psikolojisiyle değil; neredeyse her şeyi bilen, her şeyi doğru yapmış olan ama hasbelkader bir darbe atlatmış olan bir siyasi akılla karşı karşıyayız. Oysa darbeler böyle değerlendirilemez.

Değerli milletvekilleri, çok uzun girmeyeceğim çünkü başka bir şeye değinmek istiyorum ama bundan otuz yıl önce yazılmış, dünyadaki darbelerle ilgili önemli bir çalışmanın 2016 baskısı nisan ayında yapıldı ve o baskıya Türkiye'yle ilgili bir değerlendirme girdi. Siz bunu bir komplo olarak okuyabilirsiniz yani işte "Temmuzdaki darbeyi yabancılar biliyorlardı, onun için o kitaba girdi." falan diyebilirsiniz ama kitap tümüyle sosyolojik analiz içeriyor ve diyor ki: "Toplumda dışlama, kamplaşma, ayrımcılık varsa bu sıkışmışlık ve bu tek merkezli otoriter iktidar anlayışı darbelerle patlak verir."

Şimdi, 15 Temmuz öncesinde bu güç nasıl oluşturuldu? Bunda siyaset kurumunun payı nedir, Parlamentonun sorumluluğu nedir, yerel yönetimlerin payı nedir? Bununla ilgili bir yüzleşme içerisine girmezsek, o zaman aslında tam da iş bu noktaya gelmişken yani artık darbede siyaset kurumunun payı, sorumluluğu masaya yatırılması gerekirken hedef şaşırtmayı tercih ederiz; başka toplumsal muhalefet aktörlerine yönelmeyi, onlara saldırmayı, böylece dikkatleri başka bir yöne çekmeyi tercih ederiz. Aslında, Gündem gazetesine yönelik başlatılan girişim de bunun bir parçasıdır. Eğer siz bu süreçle ilgili siyasetin payını konuşturmak istemiyorsanız, yerel yönetimlerin bu gücün bu noktaya gelmesindeki payını sorgulatmak istemiyorsanız başka kurgular yaparsınız ki birkaç haftadır ilginç değerlendirmeler yapılıyor. Örneğin "FETÖ-KCK ilişkisi" diye bir kurgu geliştiriliyor; işte, bir çatıda bunların buluştuğu, bir üst aklın bunları yönettiği ifade ediliyor.

Değerli milletvekilleri, hatırlayın, bir süre önce de KCK operasyonlarını tam da FETÖ'nün yaptığını ve süreci onların sabote ettiğini anlatıyordunuz. Şimdi, ya o doğru ya öbürü doğru ama galiba -üst akıl var mı yok mu bilmiyoruz ama- sizin aklınız bu konuda son derece karışık. Eğer bir gazeteyi kapatarak, hem de hukuksuz biçimde, mahkeme kararı soruşturma açılması yönünde olmasına rağmen sanki mahkeme kapatma kararı vermiş gibi bir uygulama yaparsanız, kapıya kilit vurursanız, yazarların evini basar tutuklarsanız, bu ülkede sadece şiddeti körükleyen, şiddeti derinleştiren bir iş yapmış olursunuz ve bu şekilde ne demokrasiye katkı sunmuş ne de yeni darbelerin ortaya çıkmasını engelleyecek bir iradeyi ortaya koymuş olursunuz.

Herkesi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)