| Konu: | 17 Ağustos 1999 Marmara depreminin 17'nci yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 126 |
| Tarih: | 17.08.2016 |
AYŞE KEŞİR (Düzce) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; on yedi yıl önce bugün, sadece on bir saat evvel, saat 03.02'de yaşanan 17 Ağustos depreminin 17'nci yıl dönümü nedeniyle gündem dışı söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle, depremde hayatını kaybeden, tüm depremlerde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza da tekrar Allah'tan rahmet diliyorum. Depremi yaşayan bir şehrin milletvekili olarak, depremi yaşayan bir kardeşiniz olarak o en uzun kırk beş saniyenin de tekrar yaşanmamasını diliyorum.
Bilindiği gibi, ülkemiz deprem kuşağı üzerinde bulunmaktadır. Bunun en acı örneklerini 1999 yılında yaşadığımız 2 büyük depremle hissettik. 17 Ağustos depreminden çok kısa bir süre sonra 12 Kasımda, henüz seksen yedi gün geçmiş ve bölgemiz, Düzce, Sakarya, Kocaeli henüz acılarını saramamışken 2'nci bir depremi de 12 Kasım'da yaşadık ve otuz saniyede şehrim Düzce'nin Kaynaşlı ilçesi yerle bir oldu. Bu anlamda, Düzcelilerin, Gölcüklülerin, Kocaelililerin, Yalovalıların, İstanbulluların ve Sakaryalıların depremi unutması mümkün değil. Üzerinden koskoca on yedi yıl geçmiş olmasına rağmen, kaybettiğimiz canların acısı hâlâ yüreğimizde taptaze.
Benden önce konuşan sayın milletvekili rakamları verdi, onun için çok fazla rakamları vermeyeceğim ama şunu da ifade etmek istiyorum: 1999 yılında kaybettiğimiz canlar, yaralılar ve engelli kalan vatandaşlarımızla birlikte 285.211 konut yıkıldı, yaklaşık 43 bin iş yeri de yerle bir oldu. Gölcük depreminin en büyük hasarı, bulunduğu bölgenin sanayi bölgesi olması sebebiyle ekonomiye ve iş gücüne oldu. 17 Ağustos ve 12 Kasım depremlerinde bu aziz millet millî birlik ve kardeşliğin, dayanışmanın en güzel örneklerini gösterdi. 1999 yılında milletimiz, farklılıklarda ayrılmak yerine, acıyı paylaşarak azaltmanın en güzel örneklerini sergiledi.
Ülkemiz ne yazık ki deprem kuşağında bulunmakta ve depremler olası ve yaşanacak. Bir klişe, biliyorum ama tekrar etmek istiyorum: Deprem değil, ihmal, bilgisizlik ve yanlış yapılaşmanın öldürdüğünü de tekrar hatırlatmak istiyorum. Korkulması gereken deprem değil, bilinçsiz ve hazırlıksız olmaktır. Her bireyin bilinçlendirilmesi için 2013 yılında Afete Hazır Türkiye Bilinçlendirme ve Eğitim Seferberliği Projesi başlatılmış, 4 milyon vatandaşımız afet bilinci eğitimi almıştır. Türkiye olarak yaşadığımız depremlerden çıkardığımız derslerle zorunlu deprem sigortası getirilmiş, bu kapsamda 2009 yılında AFAD kurulmuş, kentsel dönüşüm yasası, Afet Sigortaları Yasası yürürlüğe girmiştir.
Ne yazık ki 17 Ağustos depreminin bilançosunun ağır olmasının en büyük sebebi binalardaki yapım hatalarıdır. Bu hatalar sebebiyle deprem sonrası 2.100 dava açılmış olmasına rağmen, dönemin yasal boşluklarından dolayı bu davaların 1.800'ü ne yazık ki cezasızlıkla sonuçlanmıştır.
Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemiz deprem haritasına göre nüfusumuzun yüzde 95'i deprem riski altında yaşamaktadır. Aynı şekilde, büyük sanayi merkezlerimizin yüzde 98'inden fazlası, barajlarımızın yüzde 91'i yine etkin deprem bölgesi içinde yer almaktadır.
Ülkemizde yaşanabilecek depremlerin etkisini azaltmak ve araştırmak için yüce Meclisimiz, Gazi Meclisimiz 2010 yılında bir araştırma komisyonu kurmuş ve hazırlanan rapor Genel Kurula sunulmuştur.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 17 Ağustos depreminde yaşadığımız ruhla, bu yüce millet 15 Temmuzda da tıpkı deprem sonrası gibi yaraları sarmak için bir ve beraber oldu, birlik beraberlik ruhunu tazeledi. Fakat, millete ihanete sınır tanımayan FETÖ ve yandaşları, iş birlikçileri deprem gibi büyük bir acı üzerinden bu milleti korkutmaya çalışmaya tekrar cüret ettiler. Bu, ihanette sınır tanımamanın en önemli göstergesidir.
Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; depreme dayanıklı konutlar inşa etmek, depreme hazırlıklı olmak ve bilinçli davranışlar sergileyerek maddi, manevi hasarları azaltmak, 1999 depreminde yaşadığımız acıları tekrar yaşamamak dileğiyle hepinizi ve yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)