Konu: | Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 1 |
Birleşim: | 124 |
Tarih: | 10.08.2016 |
HDP GRUBU ADINA BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Van) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime başlamadan evvel bugünün 10 Ekim Ankara katliamının 10'uncu ayı olduğunu ve Ankara Tren Garı'ndaki patlamada 102 kişinin katledildiği, yüzlerce insanın yaralandığı bu katliam hakkında hâlâ yüzleşme adına etkili bir hukuk süreci işletilmemesinin bu ülkenin demokrasi adına bir ayıbı olduğunu ve geleceğimiz açısından da çok ciddi problemleri barındırdığını hatırlatarak başlamak istiyorum. Bu saldırıyı nefretle kınıyor, oraya, Tren Garı'na sadece barış talebini haykırmak üzere gidip de hayatını kaybedenleri rahmetle, minnetle anıyorum. Ankara katliamı da dâhil bu ülkede aylardır patlayan bombaların hesabının sorulmasının, can kayıplarının önlenmesinin ve gerçek demokrasiyi savunmanın yegâne yolunun hakikatle yüzleşme ve adaleti ve hukukun üstünlüğünü savunmak olduğunu belirtmek istiyorum. Yakınlarını kaybedenlerin ve demokrasi savunucularının tek bir tek bir talebi var, o da adalet. Diyarbakır, Suruç, Ankara, İstanbul'daki patlamalar ile aylardır uygulanan sokağa çıkma yasaklarında işlenen insanlığa karşı suçlarla mücadele etmek aynı zamanda darbelere karşı da korunma aracı yaratacaktır. HDP olarak bu kürsüden defalarca dikkat çektiğimiz fakat ne yazık ki sizlerin dikkate almadığı uyarılarımız 15 Temmuzda korkunç darbe girişimiyle tüm ülkenin, tüm Türkiye'nin ve toplumun üzerine kâbus gibi çökmüş durumdadır. Darbe girişiminin başarılı olmaması şu an için tek tesellimizdir ancak tehlikenin kalıcı olarak geçmesi için siyaseten atılması gereken çok önemli adımlar vardır. Bizler bu çağrıyı yapıyoruz. Demokratikleşme öncelikle adaletle olur, yüzleşmeyle olur, suçlulukla, suçlarla etkin mücadeleyle olur ancak şu an yürütülen politika ne yazık ki bu mücadeleden uzaktır. İlk andan itibaren lanetlediğimiz darbe girişiminin yarattığı koşulların sonuçlarını yaşıyoruz bugünlerde. Bir yandan izlenen politikayı ve atılan adımları dikkatle izliyoruz. Bu sonuçlar Genel Kurula da yansımış durumdadır. Meclisin baypas edildiği bir ortamda çalışmalarda da, söylemlerde de çok ciddi bir yapaylık görülüyor ve hissediliyor zaten.
Dışarı baktığımızda gördüğümüz şey ise, OHAL bahanesiyle Kürt halkına yöneltilmiş gözaltı, tutuklama operasyonları ve işkencelerdir. Bir yandan, altı sene önce başlatılan KCK operasyonlarını yürüten savcı, hâkim ve polisler tutuklanırken diğer taraftan da aynı bahanelerle üyelerimiz, siyasetçilerimiz yeni operasyonlara maruz bırakılıyor. Son bir yılda binden fazla siyasetçimizi, üyemizi tutuklayanlar bugün ya açığa alındı ya da tutuklandılar ancak tutukladıkları üyelerimiz hâlâ hapishanelerde tutulmaktadırlar. Bu konularda tek bir adım atmayan Hükûmet torba yasa getirip Hakkâri ve Şırnak'ı ilçe yapmak istiyor; ayrıca, seçilmiş belediyelerimize de kayyum atama hazırlığı yapıyor. Şırnak ve Hakkâri halkına sormadan böylesi bir tasarrufta bulunmak sadece o halkı cezalandırmak anlamına gelir. Hakkâri ve Şırnak il olarak kalmalıdır. Umuyorum ki bu tasarruftan kısa sürede vazgeçilir.
Değerli milletvekilleri, evet, olağan bir süreçten geçmiyoruz, tam bir yıldır olağan bir dönemden geçmiyoruz. Bunu her fırsatta söyledik. Bu şartlar altında hayat normal akışındaymış gibi davranamayız. Bir an önce normalleşmeyi sağlayacak adımlar atılmalı ve toplumu kutuplaştıran yaklaşımlardan özenle uzak durulmalıdır. Böylesi bir ortamda bireysel emeklilik sistemi gibi şu dönemde aklımızın ucundan bile geçmemesi gereken bir tasarı, böyle bir dönemde, hem de alelacele, doğru dürüst bir değerlendirmesi yapılmadan gündeme getirilmemeliydi. Kaldı ki bu tasarı bir ay önce de getirilseydi aynı eleştiriyi yapacaktık. AKP'nin yasa yapma çalışması normal yasama faaliyetlerinden çok uzaktır. Yasama süreci, tartışılmadan, çoğulculuk esas alınmadan işletilmemelidir.
Ülkenin siyasetinin bir an önce normalleşmesi gerektiği konusunda hiçbir itirazımız yok, fakat, bu, akşamdan sabaha bireysel emeklilik sistemini Genel Kuruldan geçirmekle olacak iş değildir. Yapılması gereken OHAL'in bir an önce sona erdirilmesi, OHAL'le birlikte artan işkence, kötü muamele gibi uygulamaların terk edilmesi, başta HDP olmak üzere muhalif kesimlere yönelik gözaltı ve tutuklamaların sona erdirilmesidir.
Tasarının Genel Kurulun önüne getiriliş yöntemine de, hep eleştirdiğimiz gibi, yeniden değinmek isterim. Böylesi bir yasama anlayışı gerçekten kabul edilemez. Önemli bir kısmı asgari ücretle geçinen milyonlarca emekçiyi ilgilendiren hususlarla ilgili, apar topar, yangından mal kaçırırcasına bir yaklaşımla, Parlamentonun ve yasa koyucunun iradesi, sorumluluğu bu şekilde anlatılamaz, bizim sorumluluğumuza denk düşen bir yaklaşım değildir.
Bakın, daha beş gün önce Adalet Komisyonu Başkanımız Sayın Ahmet İyimaya televizyonda bu süreçte tartışmalı konuların Meclis gündemine getirilmeyeceğini ifade etti. Ben de onu dinlerken, acaba kısmen de olsa bir normalleşme mi yaşıyoruz ya da yaşayacağız diye düşündüm ama bakıyorum ki değişen bir şey yok; daha bu sözlerin sıcaklığı geçmeden, yine, Komisyon, Hükûmet ve Meclis çoğunluğuyla, böylesi bir tasarrufla yasa yapma yaklaşımı topluma dayatılmaya devam ediliyor.
Gönüllü veya zorunlu olsun bireysel emeklilik sistemi yürütme organı tarafından teknik bir konu olarak görülmüş ve bu teknik bilgiye sahip kişilerin, daha doğrusu sektördeki çıkar örgütlerinin, sermayenin baskın olduğu bir ortamda tartıştırılmıştır. Son bir ayda çıkan değerlendirme yazılarına baktığımızda, hepsinin de sermaye çevrelerinden ve neredeyse sanki tek bir kalemden çıkmış gibi olduğunu görüyoruz. Hâlbuki emeklilik sistemi reformu, toplumun bir arada nasıl ve ne şekilde yaşayacağına ilişkin temel bir meseledir.
Dolayısıyla, bu kadar temel bir kurumsal değişikliği, örneğin sendikaların ve gençlerin fikrini almadan gerçekleştirmemek gerekir. Çünkü, bugünün çalışanları yani önerilen BES düzenlemesinde sözü edilen 45 yaş altı nüfus, geçiş döneminde bir hayli dezavantajlı bir konuma itilmiş olacaktır.
Değerli milletvekilleri, Türkiye'de aslında bu sistem yeni bir uygulama değil; yeni olan, sadece, bu sistemin zorunlu hâle getirilmesidir. Zira, mevcut bireysel emeklilik sistemi 2001 yılında koalisyon Hükûmeti döneminde Mecliste kabul edilmişti. Rahmetli Ecevit o dönem bu sistemin yasalaşmasını koalisyon Hükûmetinin en önemli başarılarından biri olarak görüyor ve bu kadar olumlu değişikliğe imza atan bir Hükûmetin istese de istikrarın sürmesi için gidemeyeceğini söylüyordu. Fakat, Ecevit'le birlikte koalisyon Hükûmeti ve bileşen partiler birkaç ay sonraki seçimlerde Meclis dışında kaldılar fakat BES baki kaldı. O günden bugüne bireysel emeklilik sistemi gönüllü katılım esasına dayalı olarak uygulanıyor. Öte yandan, 2013 yılının başından itibaren BES'e ödenen katkı paylarının yüzde 25'i oranında devlet katkısı yürürlüğe girdi.
Bugüne kadar gönüllü katılım esasına dayalı bireysel emeklilik sisteminin kamuoyuna sunulması bunun ikinci bir emeklilik geliri ve kamusal emeklilik sisteminin tamamlayıcısı olduğu mesajı üzerine kuruluydu. Bugün, koalisyon Hükûmetinin 2001 yılında attığı temelin üzerine yine bir durumu tartışıyoruz: BES'in tüm çalışanlar için zorunlu hâle getirilmesi.
Aslında zorunlu ve özel bireysel emeklilik fikri yeni bir fikir sayılmaz. 1990'larda zorunlu bireysel emeklilik fikrinin küresel savunuculuğunu Dünya Bankası yapıyordu. Bugün AKP Hükûmeti bunun yerel uygulayıcısı olmaya çalışıyor. Bunu yaparken ise yasa tasarısının gerekçesinde sisteme övgüler düzülmekte, çeşitli ülkeler örnek verilerek kamuoyu algısı oluşturulmaya çalışılmaktadır. Fakat, karşı karşıya kaldığımız durum, esasında, sosyal güvenlik sisteminin iflas ettiğinin açık bir göstergesidir.
Tasarının bu denli hızlı bir şekilde karşımıza getirilmesi ekonominin de içinde bulunduğu açmazı açıkça göstermektedir. On dört yıllık iktidarı boyunca emekçilere savaş açan AKP Hükûmeti, ekonomide açılan her gedikte olduğu gibi, yine işçilerin -tabiri caizse- üç kuruş maaşına göz dikmiştir.
Değerli milletvekilleri, zorunlu BES uygulaması Anayasa'nın "sosyal devlet" ilkesi ile sosyal güvenlik, sözleşme hürriyeti ve mülkiyet hakkına ilişkin hükümlerine aykırılıklar taşıyor. Bu bakımdan, Hükûmet ya "sosyal devlet" ilkesinden vazgeçtiğini beyan etmeli ya da tasarıyı bir an önce geri çekmelidir. Asgari ücretlilerin dahi maaşına göz diken bu tasarının yasalaşması hâlinde, yaşamını açlık sınırının altında sürdürmeye çalışan asgari ücretli için, kesinti yapılan her ay daha da zor yaşam koşullarını beraberinde getirecektir. Devlet katkısıyla bireysel emeklilik dayatması, bu alanda tekel olan şirketlerin finansmanı demektir. Devlet gelirlerinin önemli bir bölümü ücretlilerden sağlanmaktadır fakat tasarıyla AKP işçinin alın teriyle kazandığı paraya el koymayı ve bunu yeniden sermayeye aktarmayı hedefliyor. Tasarının yasalaşması hâlinde hayatımıza girecek olan zorunlu BES'le işçiler daha fazla yoksullaşacak, emekçiler açlığa mahkûm edilecektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Devamla) - Toparlıyorum Sayın Başkan, bir dakika süre verirseniz...
BAŞKAN - Lütfen tamamlayınız Sayın Özgökçe.
Buyurun.
BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Devamla) - Teşekkür ediyorum.
Tasarıya cayma hakkını koyarak istemeyenin sistemden çıkabileceğini söylemek toplumu aslında yanıltmaktan başka bir anlama gelmiyor. Eğer Hükûmet toplumun tasarruf yapmasını istiyorsa önce sarayın masraflarını kısmalı, ardından emekçilerin mutlu bir şekilde yaşayabileceği ölçüde ücretlerde düzenleme yapmalıdır. Biz bu tasarıyla yapılmak istenenleri, Hükûmetin gerçek niyetini duymak istiyoruz. Bize şu söylensin: "Hâlihazırda var olan sistem devlet katkısına rağmen ilgi görmedi, istenilen sayıya ulaşamadı, sistem iflas etmek üzere." Çünkü, değerli milletvekilleri, mevcut bireysel emeklilik sistemi geçtiğimiz yıl reel olarak yüzde 7 zarar etmiştir ve genel ortalamaya baktığımızda, beş yıl içinde sistemden çıkanların oranı yüzde 50'dir. Yani başta bakanlar olmak üzere ulusal ve uluslararası sermayenin dayatması olduğu anlaşılan, asgari ücretlinin, milyonlarca emekçinin parasına el koymaya niyetlenen bireysel emeklilikle ilgili bu tasarı tarafımızdan kabul görmüyor ve ret oyu kullanacağız.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından alkışlar)