GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Hasta tutsaklara ilişkin gündem dışı konuşması
Yasama Yılı:1
Birleşim:124
Tarih:10.08.2016

BURCU ÇELİK ÖZKAN (Muş) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir yılı aşkın süredir topların halkın yaşam alanlarını bombaladığını, ormanlarını yaktığını, evlerini yıktığını ve ne yazık ki sivil ölümlerin yaşandığını sizlere izah etmeye çalıştık. Halk gücü karşısında hiçbir silahın etkili olmayacağını, halkın evini ve yaşam alanlarını asla terk etmeyeceğini sizlere izah ettik. Öte yandan, halkların inandığı mücadeleden vazgeçmediğini de yine bu bir yıl içerisinde gördük. Belki bu gerçekliği size anlatmakta zorlandık ancak halk gücünün ne olduğunu, bu güç karşısında hiçbir silahın, tankın, topun anlam ifade etmediğini sizler 15 Temmuz gecesi yaşadınız. Bu nedenledir ki esas olanın halk iradesi ve mücadelesi olduğunu buradan bir kez daha söylemek isteriz.

15 Temmuz darbe girişimi sonrasında tüm kamu kurumları bu girişimden etkilenmiştir. Bu girişimin en çok etkilediği alan ise cezaevleri olmuştur. 15 Temmuz gecesi Adalet Bakanlığı tarafından cezaevleri idarelerine gönderilen gizli genelgeyle tutuklu ve hükümlülerin her türlü açık-kapalı görüş hakları, avukat ve telefon görüşmeleri engellenmiştir. Paralel cemaat yapılanmasıyla mücadele adı altında alınan OHAL kararıyla birlikte cezaevlerindeki insan hakları ihlalleri ve baskılar en şiddetli hâliyle cezaevlerinde yaşanmaya devam etmektedir. Yaşadığımız örneklerden edindiğimiz tecrübeler OHAL kararının temel hak ve özgürlükleri yakından ilgilendirdiği ve bugüne kadarki uygulamaların hak ve özgürlükleri kısıtlayıcı ya da tamamen engelleyici uygulamalar olduğu açıktır. Bu kapsamda OHAL kararının ilk olarak cezaevlerinde uygulanmış olması Hükûmetin cezaevlerine yaklaşımını da ortaya koymaktadır. Bizler Halkların Demokratik Partisi olarak OHAL kararının başta cezaevleri olmak üzere temel hak ve özgürlükler üzerindeki etkisinin takipçisi olacağımızı da buradan tüm kamuoyuna belirtmek isteriz.

Bu kürsüden defaatle cezaevi sorunlarını ve hasta tutsakların durumunu da dile getirdik. Ülkenin bulunduğu bu koşullarda Adalet Bakanlığının başta ölüm sınırında olan hasta tutuklu ve hükümlülere ilişkin çok acil bir çalışma yapması gerekmektedir. OHAL'le birlikte gerçekleşen tutuklamalar gerekçesiyle yaşanan nakil ve sevkler sırasında hasta tutuklu ve hükümlülerin koşulları göz önüne alınmayarak hasta tutsaklar da sürgüne tabi tutulmuştur. Tedavisi devam edenler, ölüm sınırında olanlar, cezaevlerinde yatalak bir şekilde bekleyen hasta tutsaklar dahi sürgün edilmiştir.

Hasta tutsaklara ilişkin en önemli sorun adli tıp kurumlarından alınan raporlardır. Adli tıp kurumları bir yıl önce verdikleri raporları bugün siyasi konjonktür sebebiyle yeniden ele almakta ve "Cezaevinde kalamaz." şeklinde verilen raporları "Cezaevinde kalabilir." şeklinde değiştirmektedirler. Devlet hastanesinden alınan bir raporda yüzde 97'lik oranla "Cezaevinde kalamaz." denilen bir kişi hakkında Adli Tıp Kurumu "Cezaevinde kalabilir." diye rapor verebilmektedir. Bu uygulamaların bugünlerde çok konuştuğumuz insan haklarına açık aykırılık teşkil ettiği ortadadır değerli arkadaşlar.

Önemli sorunlardan bir diğeri de hâlihazırda uygulaması devam eden kelepçeli muayene dayatmasıdır. Bize ulaşan bilgilere göre muayene esnasında kolluğun müdahalesi, kelepçeli muayene dayatması, hekimlerin bu baskı altında tıp etiğine uygun hareket etmeyerek muayeneyi kelepçeli yapma uygulamaları sadece hasta tutsakların değil, tüm tutuklu ve hükümlülerin tedavilerinin önünde önemli bir engeldir. Bu noktada üçlü protokol anlaşmasının bu uygulamaya zemin hazırladığını, bu sebeple protokol maddelerinin insan hakları temelinde yeniden ele alınması gerektiğini belirtiyoruz. Tüm parti gruplarıyla yapmış olduğumuz cezaevi ziyaretlerinde tanıklık ettiğimiz bazı isimleri burada zikretmek isterim: Sibel Çapraz, 15 ameliyat geçirmiş ve hâlihazırda tutukluluğu devam eden bir kişidir. Bunun dışında Abdulkadir Fırat, yine tüm parti gruplarıyla yapmış olduğumuz ziyarette karşılaştığımız bu kişi yüzde 80 raporuyla felçli olarak hâlen cezaevindedir. Ergin Aktaş'a ilişkin, Adalet Bakanı burada kendisi hukuka aykırı bir şekilde cezaevinde tutulduğunu kabul etmiştir.

Değerli arkadaşlar, buradaki her milletvekili arkadaşımın insan hakları konusunda hassas olduğuna inancım tam. Buradan bir kez daha herkese seslenmek istiyoruz: Gelin, siyasi düşünceleri bir kenara bırakıp hasta tutsakların mevcut durumunu ve...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BURCU ÇELİK ÖZKAN (Devamla) - ...tahliye şartlarını araştırmak üzere bir komisyon kuralım ve hepimiz yaşanan bu ağır insan hakları ihlaline bir son verelim.

BAŞKAN - Sayın Özkan, pozitif ayrımcılık yapıyorum, size bir dakika ek süre veriyorum. Lütfen tamamlayınız.

Buyurun.

BURCU ÇELİK ÖZKAN (Devamla) - Çok teşekkür ederim Sayın Başkan.

Evet değerli arkadaşlar, bu insan hakları ihlallerinden ve bu baskıcı tutumlardan, öncelikle hasta tutsaklar ve tüm tutuklu ve hükümlüler üzerinden derhâl vazgeçilmesi için Adalet Bakanlığını göreve davet ediyoruz, buradaki Parlamentoda bulunan değerli arkadaşlarımıza da hasta tutsakların durumlarını araştırmak, tahliye koşullarını ortaya koymak ve gerçekten ölüm noktasına gelmiş olan bu kişilerin acilen, ivedilikle serbest bırakılması için hep birlikte çalışmak üzere bir komisyon kurulması gerektiğini buradan tekrardan vurgulamak gerektiğini düşünüyorum.

Hepinizi saygıyla, sevgiyle tekrardan selamlıyorum; sağ olun, teşekkürler. (HDP sıralarından alkışlar)