GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:122
Tarih:03.08.2016

HDP GRUBU ADINA GARO PAYLAN (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Evet, konuştuğumuz yasa vergi affı ve varlık barışı. Vergi nasıl toplanır? Ekonomi işler, ekonomide insanlar tüketirler, tükettikçe üretirler, çarklar işler, ekonomiye giren olur, sanayici yatırımlarını yapar, yatırımlarını artırır ve nihayetinde vergi oluşur. Güven varsa orada vergi işler yani anahtar sözcük güven, ülkeye ve ekonomiye güven. Güven olmadığı zaman ve aynı zamanda tabii ki vergi ahlakı olmadığı zaman vergi toplanamıyor. Bu tip vergi barışları da vergi ahlakını aşındıran barışlar ve memleketimizde şu anda maalesef en eksik olan şey güven.

Bakın, temmuz ayı tüketici güven endeksi açıklandı, yüzde 67'ye düşmüş. Tüketici güvenmiyor, güvenmeyince tüketmiyor. Araba satışları bu ay yüzde 30 düşmüş, konut satışları aynı şekilde, perakendeci kan ağlıyor, esnaf kan ağlıyor. Kan ağlayan esnaf... Tabii ki şöyle kötü bir alışkanlığımız da var: İşletmelerimizi güçlü tutmuyoruz, rant ekonomisi olduğu için herkes iyi günde kazandığını hemen ranta yatırıyor, ev yatırımı, araba yatırımı. "Arsaya yatıralım, şurada imar çıkacak, 10 liralık arsa 20 lira olacak." diye işletmeler zayıf bırakılıyor, üretim anlamında zayıf bırakılıyor, finansal anlamda zayıf bırakılıyor ve ranta gidiyor. Rant ekonomisini durduramadık çünkü rantı da vergilendirmiyoruz. Bir yerde bir arsa 10 liradan 50 liraya çıktığında ondan vergi almıyoruz. Kimden vergi alıyoruz? İşçiden, emekçiden vergi alıyoruz. Dün Sayın Maliye Bakanını 40 milyar liralık, bakın sermayeye sağladığı 40 milyar liralık affa karşılık işçiye sağlayacağı, asgari ücretliye sağlayacağı 1 milyar liralık rakama ikna edemedim. İçeride tekrar görüştük, yine ikna olmadı. Sermayeye 40 milyar lira avantaj sağlayalım ama işçiye maalesef yok; asgari ücretliye o da istediğimiz, yüksek gelirliye değil.

Bir de tabii ki varlık barışıyla ülkeye para sağlayacağız. Nasıl sağlayacağız? Bir ülke eğer ki ışıldıyorsa, bir ülkenin hukuk sistemi sağlamsa, kurumları yerindeyse, demokrasisi işliyorsa o ülkeye para gelir. Parayı çıkaranlar zaten bu ülkeye güvenmeyenler, bu ülkeyle ilgili risk var diyenler parayı çıkarıyorlar. Düşünebiliyor musunuz, şu anda da ülkemiz bir darbe yaşamış, maalesef şartlar yaratılarak bir darbe yaşadık ve darbeden sonra diyoruz ki gelin, parayı getirin, biz size sormayacağız. Böyle olmaz arkadaşlar. Güven dediğimiz de bir kişiye olan güven değildir, sisteme olan güvendir, hukuk sistemine olan güvendir, Parlamentoya olan güvendir. Parlamento işliyor mu? Vallahi ben boş sıralara konuşuyorum, işlemiyor. Az sonra arkadaşlar oy verirken gelecekler ama işlemiyor. Talimatlar çünkü maalesef sarayda belirleniyor. Zaten Sayın Cumhurbaşkanı "Biz yeniden yapılandırmayı sarayda yapacağız, Parlamentodan da ekonomi yasalarını geçireceğiz." dedi, dün bunu ifşa etti. Bakın, tek kişi diyor ki: Ben kandırıldım, Allah beni affetsin." Evet, insanlar yanılabilirler, Cumhurbaşkanı da olsa yanılabilirler ama sistemler yanılmazlar. Eğer ki kurumlar işliyorsa, demokrasi işliyorsa, istişare varsa, insanlar birbirlerini dinliyorlarsa orada yanılma olasılığı daha düşüktür ama tek kişinin iradesi üzerine bir yılda geldiğimiz nokta bir darbeyse... Yeniden yapılanma noktasında yine diyor ki tek kişi "Ben yapılandıracağım.", "Biz şimdi hız kazandırdık devlete, yeniden yapılandıracağız." diyor. Biz niye güvenelim, "Ben hata yaptım, Allah affetsin." diyorsa o niye yapılandırsın? Yapılandıracak olan yer önce Meclistir, burasıdır ama baktığımızda bundan maalesef çok uzaktayız ve bundan bir ders çıkarılmadığını görüyoruz.

Değerli arkadaşlar, ekonomimiz ne noktada, ona da bakalım.

HALİS DALKILIÇ (İstanbul) - Canını veren şehitlere tiyatro diyeceksin, darbeye tiyatro diyeceksin, burada gelip konuşacaksın ondan sonra. Tiyatro diyeceksin, hiç saygın olmayacak bu millete.

GARO PAYLAN (Devamla) - 4,5 büyüme hedefi var Sayın Hükûmetin.

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Kim tiyatro demiş, nereden çıkarıyorsun, yok öyle bir şey.

HALİS DALKILIÇ (İstanbul) - Kürkcü ne dedi?

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Ya, ne alakası var.

GARO PAYLAN (Devamla) - Buyurun, siz konuşun.

BAŞKAN - Sayın Paylan, siz devam edin.

Lütfen sayın milletvekilleri, sayın hatibi dinleyiniz, lütfen.

GARO PAYLAN (Devamla) - Sayın milletvekilleri, bu yılla ilgili ekonomideki büyüme hedefimiz 4,5 değil mi? Hâlâ da öyle olacağı iddia ediliyor ama maalesef işaretler o noktada değil. Ekonomimiz yüzde 3 veya altında büyüyecek, bu noktada işaretler veriyor çünkü güven düşük, yatırımlar durdu. Enflasyon, temmuz ayında yüzde 8,79'a çıktı, hedeflerimizin çok üzerinde. Türkiye'nin kısa vadeli borçları, gayrisafi yurt içi hasılasına orantısı da yükseldiği için Türkiye'nin CDS primi de yükseliyor.

Bakın, bir noktanın daha altını çizmek istiyorum. G20 üyesiyiz öyle değil mi? Şimdi hep denir ki: "Biz ilk 20 ekonomi içine taşıdık ülkeyi." Hâlbuki ülkemiz 1979'da 16'ncı sıradaydı ekonomi sıralamasında, 1993'te de 17'nci sıradaydı, 2000 yılında da 17'nci sıradaydı. Bugün baktığımızda, bugünkü rakamlarla ülkemiz 19'uncu sıraya geriledi. Bu yıl sonunda öyle bir rakama çıkacağı tekabül ediyor, 19'uncu ekonomiye düştük. G20 dediğimiz, 19 ülke artı Avrupa Birliği. Yani, ülkemiz G20'den neredeyse düşmek üzere. Bu anlamda, yatırım ortamını iyileştirebilecek şey, ülkemizi tekrar ışıldayan, parıldayan, yatırımların arttığı hem yerli sermayenin hem yabancı sermayemizin yatırım yaptığı, işçimizin, emekçimizin hakkını alabildiği bir ülke yapmanın yolu demokrasiden, hukukun üstünlüğünden ve sistemin işlemesinden geçiyor. Bunun için ne yapmalıyız, çözüm nedir? Tek adamın iradesinden vazgeçmeliyiz. Ankara'yı bu kadar önemli bir yer olmaktan çıkarmalıyız. Her ülkenin elbette bir başkenti olacak ama demokrasilerde başkent bir koordinatör başkenttir; temel politikaları belirler, sınır güvenliğini sağlar, hukuk sistemini belirler ancak yetkileri yerellere dağıtır. Ama şimdi bakıyoruz ki -bugün duyduk haberlerden- yeni bir torba yasa gelecek, bırakın yerelin haklarının artırılmasını yerele kayyum atamayı düşünen bir OHAL yasası ve olağanüstü hâl durumu Meclisimize getirilmek üzere. "Yerele ben kayyum atayabilirim." diyor. Ve kimi atayacak? Valiye yetkiyi veriyor bu anlamda. Bu, darbedir arkadaşlar. Bu darbeciler ne yapacaksa aynen yapılacak şey odur. Bu noktada bizlerin yapması gereken yerele hakları dağıtmaktansa Ankara'nın bütün yetkiyi toparlaması olmamalı. Böyle bir ülkeye ne kimse sermaye getirir, istediğimiz kadar varlık barışı yapalım kimse de güvenip ülkeye parasını getirmez.

Bir de şu nokta var yeniden yapılandırırken, bakın yıllardır şunu yaşadık: Bu hâkim efendim ulusalcı, şu hâkim Fethullahçı, bu saraya bağlı hâkim, şu polis Fethullahçı polis noktasından çıkamadık. Bir polisin karşısına geçtiğimizde acaba demokrat bir polis mi, hukuka bağlı bir polis mi, hukuka bağlı hâkim mi bugüne kadar diyemedik. Yeniden yapılandırma noktasında da bakıyoruz böyle bir anlayış yok, çoğulcu bir anlayış yok. Ve bu darbe paralele sığmaz diyorum.

Bakın, sanki ilk kez darbe oluyormuş gibi ortaya konuluyor. Her şey bir kötü... Elbette ki işin içinde olduğu izlenimleri var her anlamda, Fethullah noktasında bir günah keçisi ortaya konuluyor ve sanki ilk kez darbe oluyormuş memlekette, darbeci bir zihniyet yokmuş gibi ortaya konuluyor. Bu anlamda bu darbe geleneğiyle ve darbeci zihniyetle hesaplaşmanın yolu ancak demokratikleşmeden geçer. Ancak bakıyoruz ki HDP'yi yok sayan bir anlayış var. Anayasa konuşuluyor, AKP, CHP, MHP Anayasa Komisyonu kurmuşlar. Hayırlı olsun. Bu, tam darbecilerin isteyeceği bir anlayıştır, darbeciler de olsa ancak böyle yaparlardı. Bir temsiliyeti yok sayıp, ötekileştirip, toplumu kutuplaştırıp birilerini yok sayardı. Ancak bu ayrımcılıktır ve bu bölücülüktür arkadaşlar.

HALİS DALKILIÇ (İstanbul) - Darbeden sonra yapılan mitinglerde Türk Bayrağı dalgalandırmak lazım, Türk Bayrağı. Türk Bayrağı'yla çıkmak lazım mitinglere. Ötekileştiren kendinizsiniz.

GARO PAYLAN (Devamla) - HDP'nin biliyorsunuz oyları belli bölgede, yüzde 60-70'lerle oy alan bölgelerde, yüzde 80 oy aldığımız bölgelerde, Sur'da, Cizre'de, Silopi'de bu nasıl tınlar biliyor musunuz? Gönül bağlarını koparır bu arkadaşlar. Gönül bağlarını koparmayalım. Bu darbeci anlayıştan, darbeci bakıştan kendimizi sıyıralım diyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)