Konu: | Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin Kanun Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 1 |
Birleşim: | 122 |
Tarih: | 03.08.2016 |
MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; partim ve grubum adına, görüşülmekte olan 409 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 5'inci maddesi üzerine söz almış bulunmaktayım, Genel Kurulu ve kamuoyunu saygıyla selamlarım.
Değerli milletvekilleri, Türkiye'nin en büyük problemlerinden biri vergi sisteminde meydana gelen adaletsizliktir. Hükûmetten bu adaletsiz vergi sistemine yönelik kalıcı ve adil bir çözüm getirmesi adına kanun tasarıları beklenirken maalesef Hükûmet sorumluluk almaktan kaçınmıştır.
Kanun teklifi geneli itibarıyla incelendiğinde, toplumsal adaletsizliği önlemek yerine bu adaletsizliği daha da derinleştirerek vergisini ödeyen vatandaşa yönelik hiçbir iyi niyet göstermediği gibi özellikle büyük sermaye gruplarının vergilerini ödemediği için ödüllendirildiği bir yapılandırma sergilenmektedir. Bununla birlikte hukuksal açıdan resmen vatandaşla pazarlık yapılması öngörülmekte, vatandaşa "Vergi affından yararlanmayı istiyorsan davanı çek." diyerek bir yaptırım da uygulanmak istenmektedir. Herhangi bir kanun teklifi hazırlanırken hukuksal kazanımlara yönelik baskıcı bir dil kullanılmamalıdır. Yani, eğer bir vergi affı öngörülüyorsa toplumun en temel normu olan hukuka yönelik bir cebir uygulanması, özellikle bu dilin iktidar partisine mensup bir milletvekili tarafından kullanılıyor olması doğru bir yaklaşım değildir.
3'üncü maddeyle vergi affı için "Davanı çek." denilmekte, bir sonraki maddeyle "Sahte belge düzenlesen de, kullansan da vergi affından yararlanacaksın." denilmekte. Teklifin içeriği bir yandan "Vergi affı için hukuksal kazanımlardan vazgeç." derken diğer yandan "Hukuksal anlamda suçlu olsan da ön koşulsuz aftan yararlanacaksın." denmekte ve kendi içerisinde bir çelişki yaratmaktadır. Devletin adaletsizliklerle mücadele etmesi ve toplumun yararına yönelik sağlam politikalar üreten bir yapı olması gerekirken tam tersi bir yaklaşım sergilenmekte ve bunu yaparken de toplum yanıltılmaktadır.
Değerli milletvekilleri, 5'inci madde incelendiği zaman tamamen sıkıntılı olan bir düzenleme sunulmakta, matrah artırımında vergisel yükümlülüklerini yerine getirmemiş, gerçek olması gereken vergiyi ödememiş kişilerin ve işletmelerin matrah artırımı yaparak çok küçük rakamlarla usulsüzlükten kurtulması öngörülmektedir. Böyle bir durum baştan vergi adaleti ilkesine aykırıdır yani bir yandan düzgün bir şekilde vergisini verenlerle diğer yandan usulsüzlük yapanlar arasında adaletsizlik yaratacak, daha doğrusu, vergisini düzgün vereni pişman edecektir. Hem anayasal eşitliği hem de vergi uyumunu ortadan kaldıracak bir düzenlemedir. Oysa devlet insanlara vergi verme yükümlülüğü getirir. Sürekli vergi aflarının yapılması ve ucuz pazarlık usulleriyle özellikle büyük sermaye kesimlerine büyük kolaylık sağlanmaktadır. Bu ve benzeri büyük aflar mali disiplini bozan düzenlemelerdir. Büyük şirketlere dönük sürekli yapılan vergi affı alışkanlığı vergi alanında da birçok usulsüzlüğü beraberinde getirmektedir. Zira, bu sebeple, serbest muhasebeci, mali müşavirlerin yaptığı işlemler, tutulan defterler de hükümsüz kılınmakta ve yeminli mali müşavirlerin tasdik raporları anlamsız hâle gelmekte, bu meslek alanında usulsüzlük âdeta teşvik edilmektedir. Şu an, birçok alanda olduğu gibi, usulsüzlükler gerek bu madde gerekse bundan sonraki maddelerde yasal bir zemine oturtulmaya çalışılmakta, toplumsal birçok alanda olmayan adaleti vergisel alanlarda da ortadan kaldırmaktadır. Bizlerin burada yapması gereken sadece sermaye ve ona bağlı kuruluşları desteklemek ya da bu anlamda politikalar belirlemek değil, sorumlu vatandaşa en azından bunun karşılığını verebilmek olmalıdır. Yani en azından toplumsal ahlak, zihin ve mantık bize bunu emrediyor. Yani Cengiz Holdingin bir kalemde 430 milyon TL'lik vergi borcunu silip diğer yandan topluma vergi ödeme konusunda kolaylıklar sağladığımızı iddia etmek doğru bir yaklaşım değildir.
Hepinizi saygıyla selamlarım. (HDP sıralarından alkışlar)