GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:122
Tarih:03.08.2016

İMAM TAŞÇIER (Diyarbakır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Konuşmama başlamadan önce, iki yıl önce bu vakitler, bugün, Güney Kürdistan'ın Şengal kentinde katledilen Ezidi Kürtlerini saygıyla anıyorum. Onları katleden IŞİD'i de kınıyorum, lanetliyorum.

409 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 3'üncü maddesi olan kesinleşmemiş veya dava safhasında bulunan alacaklarla ilgili konuda söz almış bulunmaktayım.

Devlet alacaklarının tahsil edilebilmesi için devletin şeffaf, demokratik olması gerekiyor, hukuk devleti olması gerekiyor. Eğer hukuk devlet olmazsa, devlet, birileri tarafından yönetilirse ya da bir iktidar tarafından yönetilirse, böylece, devletin bütün organlarında hukuk da tecelli olmamış olur, bu vergiler de istenildiği şekilde tahsil edilmez, bazılarına haksızlık olur.

Bunları niye anlatıyorum? Devlet, son elli altmış yıldır -zaten öncesinde tek partili sistemdi- sıkıyönetimlerle, darbelerle ve OHAL'lerle yönetiliyor. 1960 darbesinden sonra, hepinizin malumu, idamlar, arkasından, uzun bir süre sıkıyönetim ilanları, ondan sonra da 1970'li yıllarda, 1971'de yine askerî bir cunta, faşist bir cunta -yine yönetim şekilleri o şekilde- 1980'li yıllarda, 1980'de ise askerî, yine faşist bir cunta ve bu cunta, uzun süre iş başında kalarak devleti istediği şekilde yönetti ve devletin demokratik bütün teamülleri ortadan kalktı. Kimse de buna karşı direnmedi, direnemedi, cunta istediği şekilde de bu 1980'li yıllarda yönetti ve cuntanın arkasından ise OHAL'ler geldi.

OHAL'ler de ne yapıldı? Hepinizin bildiği gibi, on beş seneye yakın OHAL sürdü. Bugünkü iktidar ise o OHAL'leri ortadan kaldırmakla övünen bir iktidardı. O OHAL'ler döneminde, kürdistan coğrafyasında 17.500'e yakın insan katledildi, 4 bin köy boşaltıldı, 4 milyonun üzerinde insan yerinden yurdundan alınarak göç ettirildi.

Şimdi, yine, bir OHAL'le karşı karşıyayız. Bu OHAL'le yönetiliyoruz. Temennim odur ki bu OHAL'in de o şekilde olmamasıdır ama zaten adı üzerinde, olağanüstü hâl. Bu, kanun hükmünde kararnamelerle yönetilecek ve demokratik teamüller ortadan kalkacak; ülke, demokrasiyle değil de o "olağanüstü hâl" dediğimiz kanun hükmünde kararnamelerle yönetilmeye çalışılacak.

Evet, arkadaşlar, yani bahsettiğim bu sürecin, son elli altmış yıllık sürecin asıl nedeni, bana göre, Türkiye'de demokrasinin olmamasıdır, demokrasinin yerleşmemesidir. Türkiye'de demokrasinin yerleşebilmesi için de Kürt sorununun mutlaka çözülmesi gerekiyor. Kürt sorunu çözülmeden Türkiye'ye demokrasi gelemez. Türkiye'de 20-25 milyon Kürt yaşıyor ve bu 20-25 milyon Kürt görmezlikten geliniyor, dilleri inkâr ediliyor, kültürleri inkâr ediliyor ve bunlar yönetime katılamıyor, kendi coğrafyasında, kendi toprakları üzerinde kendi kendilerini yönetemiyorlar. Böyle durumlarda tabii ki yöneticiler de bunlara karşı, Türkiye'yi yönetenler refleks duyuyor, yönetmemeleri için de bu sefer kendi halkına da baskılarını çoğaltmaya başlıyor çünkü eğer kendi halkına yani Türkiye'de yaşayan Kürtlerin dışındaki Türk halkına ve başka halklara da bu baskıyı uygulamaması için Türkiye'nin tümünde demokrasi olması gerekiyor ve Kürt sorununun çözülmesi gerekiyor.

Kürt sorununun çözülebilmesi için de en önemli unsur, Kürtlerin bu coğrafyada kendi kendilerini yönetmeleridir. Biz ayrılma diye bir şeyden bahsetmedik, biz aynı coğrafyada yaşayarak kendi topraklarımızın üzerinde kendi kendimizi yönetmekten söz ediyoruz. Bu da bu Meclisin çatısı altında, bu Parlamentoda müzakerelerle ve bu Parlamentoda diyaloglarla olur. Eğer bu diyaloglar gelişirse, Kürt sorunu çözülürse Türkiye'ye demokrasi gelir ve bir daha OHAL'ler, bir daha sıkıyönetimler yaşanmaz.

Teşekkür ederim. (HDP sıralarından alkışlar)