Konu: | Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin Kanun Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 1 |
Birleşim: | 122 |
Tarih: | 03.08.2016 |
OSMAN BAYDEMİR (Şanlıurfa) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Saygıdeğer milletvekilleri, bir kez daha ifade etmekte büyük bir fayda görüyorum: Bugün bu coğrafyada yaşayan bütün insanlarımız büyük bir zorluk ve büyük bir zahmet içerisinde hayat sürdürmeye çalışıyor, gelecek ve geleceğe dair umut beslemeye çalışıyor. Maalesef ülke büyük bir kaos aralığından geçiyor ve bu kaos aralığı hem ekonomik değerlere hem insani değerlere hem de demokratik değerlere büyük bir tahribat, büyük bir zarar veriyor.
Sayın Bakan, müsaadeniz olursa bu yasanın şüphesiz ki toplumda insanlarımızın sosyoekonomik yapısına sirayeti olacaktır. Her ne kadar siz rakamı vermekten imtina ettiyseniz de mutlaka bir hesabını Sayın Bakan, yapmışsınızdır: Bu yasayla beklenen kâr nedir, beklenen kaynak miktarı nedir? Örneğin kaç milyar dolarlık bir gelirin bu yasayla birlikte Türkiye'ye sıcak para olarak geleceğini umut ediyorsunuz, tasarlıyorsunuz, bekliyorsunuz? Her ne kadar bu rakamı bizimle paylaşmıyorsanız da son bir yıllık zaman dilimi içerisinde Silopi'de, Cizre'de, Sur'da, Şırnak'ta, Gever'de çatışma ortamından kaynaklı, kentlerin yok edilmesinden kaynaklı ne kadar bir ekonomik zarar oldu? Öyle sanıyorum ki bunun mukayesesini yapmışsınızdır, öyle umut ediyorum ki bunun mukayesesini yaparsınız. Dolayısıyla, buradan gelecek kaynak ve buradan gelecek ekonomik değer ne olursa olsun, çatışma stratejisiyle, güvenlik perspektifiyle bütün ekonomik değerler risk altındadır. Bunun hayat hakkı, bunun demokrasiye sirayeti, bunun insani değerlere sirayeti cabasıdır. Bu itibarla da kaşıkla toplayıp kepçeyle dağıtma siyasetinden vazgeçmek için öncelikli olarak bu ülkenin, bu coğrafyanın kendi iç barışını tesis etmesi gerekiyor ve iç barış ancak ve ancak demokrasiyle, demokrasiyi eksiksiz hayata geçirmek suretiyle mümkün olabilir.
Saygıdeğer milletvekilleri, öyle görünüyor ki darbe musibetinden şu ana kadar, şu dakikaya kadar etkin bir sonuç, etkin bir hayırlı sonuç çıkarılmamış çünkü darbe mekaniğiyle henüz yüzleşilmemiş. Eğer ki millî irade vazgeçilmezimiz ise ve millî irade konusunda hemfikir isek, bu Parlamento içerisinde 6 milyon temsiliyeti olan HDP'nin hâlen yok sayılması hangi millî irade anlayışıyla izah edilebilir? Yok sayılıyor, hâlen yok sayılıyor. Bu Parlamento içerisinden, dış ilişkiler komisyonundan bugün dünyanın beş farklı ülkesinde heyetler dolaşıyor ancak Demokratik Toplum Partisinin temsilcileri o delegasyonun, o heyetlerin içerisinde hâlen yok.
Saygıdeğer milletvekilleri, çok açık ve net, eğer ki bu ülkede gerçek manada darbeyle yüzleşmek istiyorsak darbe mekaniği konusunda mütemadiyen bu Parlamentoyu, Hükûmeti, devleti, toplumu uyaran Sayın Öcalan'ın sesine kulak vermek gerekiyor artık. Bu minvalde tecrit, darbenin devamı anlamına gelir; tecritte ısrar, çatışmada ısrar anlamına gelir, çatışmada ısrar, ölüm anlamına gelir. Eğer tek bir insanımızın, askerin, polisin, gerillanın, sivilin ölmesini istemiyorsak -ki istemiyoruz- o hâlde tecridi kaldıralım. Tecridi kaldıralım ki bir kez daha 2013'ün, 2014'ün ruhuna bu toplum bu ülke geri dönmüş olsun ama şu ana kadar görmüş olduğumuz realite, darbeye karşı olduğu iddia edilen yeni bir şer cephesi inşa ediliyor. Emin olun, şer cephesinden hayır çıkmaz bugüne kadar çıkmadığı gibi. Yani, netice itibarıyla, "Alavere dalavere, Kürt Mehmet hadi nöbete." Vallahi otuz yıldır "Alavere dalavere, Kürt Mehmet nöbete." Sonuç çıkmadı bu politikadan, bundan böyle de bu politikadan sonuç çıkmayacaktır. Eğer gerçekten bu Parlamentonun irade sahibi olmasını istiyorsak tam da günüdür, tam da zamanıdır. Çatışmaya karşı durmamız lazım, savaşa karşı durmamız lazım, ölüme karşı durmamız lazım. Antidemokratik her uygulamaya...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OSMAN BAYDEMİR (Devamla) - ...eğer bugün karşı çıkmazsak ne zaman karşı çıkacağız?
En derin saygılarımı sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)