GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:121
Tarih:02.08.2016

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 409 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin Yasa Teklifi hakkında kişisel görüşlerimi açıklayacağım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, on beş yıllık bir hükûmetle karşı karşıyayız. Bugün buraya gelen teklifin aslında Hükûmetin tasarısı olduğunu biliyoruz ama Hükûmet on beş yılda 6'ncı kere af getirmeyi göze almış olmayacak ki teklif şeklinde sundular.

Sayın Bakanım, şunu kabul edelim: Değerli arkadaşlarım, işler iyi gitmiyor. Bu, on dört yılda 6'ncı kere mali af getirmenizin bir anlamı budur. Araştırdım, baktım, böyle aflar, yapılandırmalar ne zaman, nasıl olmuş Türkiye'de geçmişte, başka ülkelerde. Yeni iktidarlar geliyor, büyük iddialarla iktidarlar değişiyor. Özellikle bir önceki iktidardan son derece farklı ideolojik bakışı olan iktidarlar geliyor. Onlar yeniden, sıfırdan başlamak için böyle teklifler, böyle aflar getiriyorlar ya da çok zor durumlar oluyor; krizler oluyor, savaşlar oluyor, deprem oluyor, iç karışıklıklar oluyor, hem ekonomik konuda aflar geliyor hem de siyasal, sosyal konularda aflar geliyor. Böyle bir şey mi oldu? Yani olduysa bunu şimdi kimden arayacağız, soracağız? Bu Hükûmetin bir özelliği var, sürekli olarak sorunları dışarıya yansıtıyorlar. Yani işte, "Dünyada işler iyi gitmiyor. Şu işler böyle oldu, havalar da iyi değildi, kuraklık oldu." falan. Sürekli şekilde kendilerinden sorumluluğu başka tarafa yansıtıyorlar. Siyasal konularda da böyle, yaşamış olduğumuz bu son 15 Temmuz olaylarında da böyle; Hükûmet hiçbir sorumluluğu üstlenmiyor.

Değerli arkadaşlarım, elbette hiçbir şekilde hırsız dururken ev sahibini suçlayacak değiliz ama değerli arkadaşlarım, evet, biraz süre geçtikten sonra ev sahibine soracağımız sorular var ve bu süre geçti. Şimdi, madem bir yeniden yapılanma dönemine giriyoruz, yeniden toplumsal barışı tesis edeceğiz diye iddiamız var, o zaman buraya nasıl geldik, bu soruların cevabını da aramak durumundayız.

Şimdi, ekonomik krizler yaşanmadı ama siyasi aflar, ekonomik aflar getiriyoruz. Ya, bu aflar gelirken, bu iş buraya gelene kadar neler oldu, bu sorunun cevabını Hükûmet aslında hiçbir şekilde vermedi. Sanki, işte, birtakım insanlar kendi... Evet, vardır, gerçekten bu aflardan yararlanıp, vergiyi ödemeyip, milletten bir şekilde kaçırıp kendi sermayesi olarak kullanan kötü niyetli insanlar da vardır ama bu kadar geniş tabanda gerçekten vergiler ödenemiyorsa, bu kadar cezalar birikmişse demek ki bu sistemin gidişinde bir problem var ama bu problemle ilgili bu Hükûmet çıkıp hiçbir öz eleştiri burada yapmadı değerli arkadaşlarım. Aslında bu son yaşadığımız siyasal kriz, darbe teşebbüsüyle ilgili de herhangi bir öz eleştiri henüz yapmış değil ve bu öz eleştiri yapmanın zamanı olduğunu düşünüyorum. Bütün bunların sorumluluğu on beş yıldan beri iktidar olan sizlerindir değerli arkadaşlarım, Adalet ve Kalkınma Partisinindir. Sürekli şekilde "Kandırıldık." Bu olmaz değerli arkadaşlarım. Kandırılıyorsunuz ama bunun bedelini insanlar ödüyor, bu toplum ödüyor, halk ödüyor; ekonomik sorunlarla ilgili de ödüyor, başka şekilde de ödüyor. İşte, bu son darbe teşebbüsünde 237 insan canını verdi. "Dünyada kriz var, ne yapalım böyle oldu." Peki siz ülkeyi yönetmiyor musunuz? Dünyada krizin geldiğini, gelmekte olduğunu görmediniz mi? Bunlarla ilgili ne tedbirler aldınız? Bunların hepsinin cevabını vermek gerekiyor.

Şimdi, Türkiye ilk defa başarısız bir darbe sürecinden sonra yeniden yapılanmayla karşı karşıya. Bundan önce ufak tefek girişimlerin dışında bütün darbeler başarılı oldu, sıkıyönetimler, olağanüstü hâller yaşadık ve biz tedrici bir şekilde demokrasiye geçtik. Şimdiyse başka bir durumla karşı karşıyayız ve böyle bir tecrübe de yoktur. Bu tecrübeden önce eğer iç barışı tesis etmek, gerçekten yeni bir sayfa açmak istiyorsak daha evvelki alışkanlıklarımızdan vazgeçmeliyiz. Yanlışlarımızı da toplumla paylaşıp, muhalefetle paylaşıp bu toplumdan, halktan bir özür dilememiz ve bu alışkanlıklardan vazgeçmemiz gerekiyor.

Bunlardan en temeli -çok tekrarlandı, önemli olduğu için tekrarlıyorum- bir defa bu kimlik ayrıştırıcı siyasetten vazgeçmemiz gerekiyor. Bunu en baştakiler yaptı, Hükûmet yaptı, Cumhurbaşkanı yaptı, bundan vazgeçeceğiz değerli arkadaşlarım, buranın çıkışı yok. Bakın, gördünüz, baktınız, bir darbeyle karşı karşıya kaldınız ve hepimiz, kimlik ayrımı, siyasi görüş ayrımı, ideoloji ayrımı yapmadan hepimiz darbeye karşı çıktık ve demokrasiyi koruduk. Bu çok önemli bir şey.

İkinci önemli bir şey, muhalefeti dikkate alacaksınız değerli arkadaşlar. Muhalefetin olmadığı yerde demokrasi falan yok. Farklı düşüncelerin konuşulmadığı, ifade edilmediği yerlerde güzel şeyler bulunmaz. Çok yanlış işler yaptı bu Hükûmet, bunlardan da özür dilemesi gerekiyor ve bir daha tekrar etmemesi gerekiyor. Ya, muhalefeti teröre yazdınız, ana muhalefet partisini; bu olacak bir şey değil. (CHP sıralarından alkışlar) Muhalefetin mutlaka dikkate alınması gerekiyor.

Muhalefetin dikkate alınması gerekiyor derken, kim ne derse desin burada 6 milyon vatandaşın oyunu alıp gelen bir parti var, Halkların Demokratik Partisi; bunu yok sayamazsınız değerli arkadaşlarım. Bu ülkenin yaşamış olduğu en önemli sorunlardan bir tanesi Kürt sorunu, orada duruyor; bugünlerde konuşmuyoruz ama duruyor. (HDP sıralarından alkışlar) Bu sorunun muhatabıdır Halkların Demokratik Partisi. Dolayısıyla, onu yok sayarak hiçbir yere gidemeyiz değerli arkadaşlarım.

Şimdi görüşmekte olduğumuz yasayla ilgili de birkaç cümle söyleyeyim: Bakın, 2 tane temel ciddi problem var, bunu komisyonda da ifade ettim. Bir; evet, şimdi sıkıntısı olan, ödeme güçlüğü olan insanlarla ilgili bir düzenleme yapıyoruz. Peki, ödeyenlerle ilgili ne yapacağız arkadaşlar? Bu nasıl bir adalet olacak? Ben borçlarımı ödedim, öbürü borçlarını ödemedi, sermayesine kattı. Hepsi zor durumda değil bunların. Dolayısıyla, bu düzenlemeyle birlikte -geç kalmış da değiliz- borçlarını zamanında ödeyenlerle ilgili Cumhuriyet Halk Partisinin bir teklifi var; bu teklif, bu önerge kabul edilir ve onlara da gerçekten adalet adına bir şey söylenir, yapılır.

Değerli arkadaşlarım, vergi, aslında servetin belli ellerde toplanmasını engeller, aslında adaletin en önemli araçlarından bir tanesidir. Dolayısıyla, vergi üzerinde yapılan oynamalarda çok dikkat etmek durumundayız. Bakın, bu yasa görüşülürken işveren kuruluşları, herkes geldi buraya. Niye? Güçlüler onlar. Niye? Örgütlüler onlar. Niye? Onların parası var. Onlarla ilgili düzenlemeler değil bu düzenlemeler arkadaşlar. Bu vazgeçeceğimiz vergiden dolayı asgari ücretlinin maaşı 40 lira düşecek, onu geri veremeyeceğiz. Asgari ücreti 1.500 değil de 1.300'de tutuyoruz. Dolayısıyla, geniş halk kitlelerinin temsilcileri biziz. Biz koruyacağız onların, örgütlü olmayanların hakkını, Türkiye Büyük Millet Meclisi koruyacak. Devlet bunun için vardır, Türkiye Büyük Millet Meclisi bunun için vardır. Cumhuriyet bu sebepten dolayı kimsesizlerin kimsesidir değerli arkadaşlarım. (CHP sıralarından alkışlar) Bu tasarı düzenlenirken bu düşüncenin hiç göz önüne alınmadığı çok açık görülüyor.

Bir de bu sistemle ilgili bir şeyi gözden geçirin. Bakın, vergi rekortmenlerinin listesi yayınlanıyor; bakıyoruz, tamamı rantla uğraşıyor, tamamı gayrimenkulle uğraşıyor, faizle uğraşıyor. Bakın, 2001 krizi gelmeden önce iş adamlarımızın, holdinglerimizin hemen hemen tamamı gelirlerinin, kârlarının yüzde 85'ini faaliyet dışı alanlardan temin ediyorlardı, devlete borç veriyorlardı; 2001 krizi böyle geldi. Şimdi, burada bu rakamlardan görüyoruz, yeni bir kriz geliyor değerli arkadaşlarım.

Bakın, bu affın ötesinde ikinci önemli konu da varlık barışı, bu ciddi bir problem; arkadaşlarımız anlattı, başkaları da anlatacak. Bu, Sayın Bakanın ifade etmiş olduğu bir konu değil, vergiyle ilgili problemi olan paraların -vergi kaçırmış, az vermiş, az vermek için arkadan dolanmış- Türkiye'ye gelmesi amacıyla çıkarılan bir şey değil; "OECD'nin teşvik ettiği" dediği paralar bu paralar değerli arkadaşlarım. Vergi dolayısıyla değişik yerlerde bulunan, vergi cenneti saydığımız yerlerde bulunan paraların geri gelmesi için yapılan bir düzenleme değil. Böyle bir düzenleme olsa "Hükûmetin tasarrufudur." diyeceğiz ve karşı çıkmayacağız ama bu düzenlemede durum öyle değil. Bu düzenleme öyle bir şey ki kaynağı ne olursa olsun, nerede olursa olsun, nasıl kazanılırsa kazanılsın, bu paraların tamamı... Eğer yeni bir düzenleme, yeni bir teklif gelmezse, önerge gelmezse, şu hâliyle çıkarsa bu yasa Türkiye gerçekten kara para cenneti olacak. Bu, kabul edilebilir bir şey değil. Komisyonda Adalet ve Kalkınma Partisinin genel başkan yardımcılığını yapan bir arkadaşımız bu eleştirileri yaptığımızdan dolayı bizi darbecilikle filan suçladı. Değil arkadaşlar, böyle değil. Eğer siz bu kanunu çıkarırsanız Türkiye'ye para gelmez, gelirse bile gelecek paranın maliyeti kat kat artar ve bu maliyeti de bu millet öder.

Teşekkür ediyorum. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar)