GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: AK PARTİ Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:121
Tarih:02.08.2016

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AK PARTİ grup önerisi lehinde grubumuz adına söz aldım. Ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bugün tüm vekillerimizin gündeminde olan 15 Temmuz aşağılık darbe girişimini ben de bugün kınayarak, üzüntülerimi ifade ederek sözlerime başlamak istiyorum.

Az önce Değerli Grup Başkan Vekilinin ifade ettiği mesele başta olmak üzere -tırnak içerisinde- "Kurunun yanında yaş da yanar." anlayışında olmadığımızı, adaletle bu işin peşinde olacağımızı ve bu örgütün bu topluma zarar vermesinin sonuna kadar önüne geçeceğimizi ifade etmek istiyorum. Benzer yanlışlar olmasın diye de azami, hep beraber gayret edeceğiz inşallah.

Değerli arkadaşlar, şimdiye kadar ülkemizde, maalesef, âdeta sistematik hâlde darbe girişimleri oldu. On yılda bir olan darbelerden sonra toplumumuz ekonomide, siyasette, diğer alanlarda hep geriye gitti, demokrasimiz inkıtaya uğradı ancak hiçbir darbe toplumun vicdanında bu kadar makus bir yer bulmadı, hiçbir darbe bu kadar kötü, aşağılık, vahşice tasarlanmadı. Yabancı bir ülkeye, düşman bir ülkeye -Allah korusun- desek ki: "Türkiye'yi işgal et, 10 tane yeri bombala." O yabancı ülkenin, düşman ülkenin belirleyeceği 10 yer bu örgütün bombaladığı 10 yerden farklı olmayacaktır. Polatlı'ya gelmiş Yunan askerleri Meclisi bombalamayı akıl etmediler; Boğaz Köprüsü'nü, garibanları, olmayacak makineli tüfeklerle, olmayan helikopter araçlarıyla bombalamayı akıl etmediler. Helikopterlerden "antiaraç" diye ifade edilen, savaşta bile kullanılmayacak, kişilere sıkılamayacak mermileri, maalesef, gençlerin üzerine sıkmayı kendileri açısından bir gereklilik gördüler.

Ancak hesap edemedikleri bir şey olmuştu: Şimdiye kadar, Adnan Menderes idam edilirken perdenin arkasından izleyip ağlayan büyüklerimiz, 1980 darbesinde "Bir sağdan bir soldan asın insanları." diyenlere karşı vicdanımız acırcasına perde arkasından seyreden babalarımız, büyüklerimiz, 28 Şubatta okuldan atılan gençlerimizi gördüğümüz hâlde kan ağlayan yüreklerimiz bir yana, ilk defa toplum, lideriyle beraber, tüm siyasi partileriyle beraber ayağa kalkıp âdeta "Biz bir daha bu ülkede Menderes tarzı idamlar, 1980 darbesi tarzı idamlar, 28 Şubat tarzı sürgünler istemiyoruz." deyip çok büyük bir kitleyle beraber bu olayın önüne geçtiler. Onların tankı, tüfeği olmasına rağmen, tabiri caizse, iman dolu yüreğimizin olduğunu hesap edemediler. Toplumun tümü bu konuda büyük bir hassasiyet gösterdi ve gördüğünüz gibi, dünya siyaset tarihine, dünya demokrasi tarihine âdeta altın harflerle yazılacak bir hatıra bıraktı.

Onun dışında, dediğim gibi, bu toplumun her kesiminden farklı tepkilerle beraber, çok az sayıda belki yanlış yapanla beraber toplumun tümü meseleye el koydu. Her siyasi partimiz, her kurumumuz, her STK'mız konuyu baştan itibaren engellemek için azami gayret gösterdi. Ben Çanakkale Vekiliyim. Biliyorsunuz, Gökçeada'da yaşayan Rum kardeşlerimiz var, vatandaşlarımız var; dün, her yıl yaptıkları panayırı bile "Biz 250 şehidin olduğu bir anda panayır falan yapmayacağız." dediler ve iptal ettiler. Şunu demek istiyorum: Bu ülkede beraber yaşıyoruz. Bu ülkenin tüm kesimleri, tüm mezhepleri, tüm ırkları vatan sevgisinde, bayrak sevgisinde, millî iradeye sahip çıkma, demokrasiye sahip çıkma anlayışında bir arada olmaktan büyük gurur duydular. Bizim açımızdan 15 Temmuz bir millî egemenlik meselesiydi; âdeta 18 Marttaki millî egemenliğin bu milletin kendisinin olacağı kavgası gibi, 19 Mayıs gibi, 23 Nisan gibi, 29 Ekim gibi, bu ülkenin sahibi kim olacak kavgasıydı; uluslararası güçler mi olacak, bu milletin kendisi mi olacak kavgasıydı. Allah'a binlerce kere hamdolsun bu toplumun bir ferdi olmaktan büyük gurur duymayı bir daha yaşamış olduk. Tüm insanlarımız, örneğin, tüm malvarlığını, bir yıllık ürününü bir günde -uçaklar kalkıp Meclisi bombalamasın diye, Ankara'yı bombalamasın diye- yakan, dumanla uçağı engellemeye çalışan Kazanlı çiftçimizden tutun da Cumhurbaşkanımıza kadar, siyasilerden tutun da muhtarlarımıza kadar toplumun her kesimi, her alanı bu konuda benzer refleksi gösterdi ve hamdolsun çok büyük bir başarıyı ortaya koymuş oldular.

Hafta sonu Çanakkale'deydik, Edirne'deydik, değişik ilçelerdeydik; her yer aynı şeyi söylüyor "Bu ülkenin sahibi bu milletin kendisi. Siyasi kavgamız olabilir, polemiklerimiz olabilir ama hesabımızı sandıkta görürüz, silahla işimiz yok." diyor insanlarımız. Bu, ayakta alkışlanacak, şapka çıkartılacak bir tarz diye düşünüyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AK PARTİ Grubumuzun grup önerisi, bildiğiniz gibi, Meclis çalışma saatini, takvimini ve gündemini düzenliyor. Buna göre, hepinizin yine yakinen takip ettiği gibi, geçen hafta Plan ve Bütçe Komisyonumuzdan geçen -az sonra grup önerimizin kabulü hâlinde- 409 sıra sayılı Kanun Teklifi'ne başlayacağız. Bu teklif, toplumumuzun büyük kesiminin beklentilerini karşılayan, belki son on beş yirmi günde malum darbe süreciyle geciktirmek zorunda kaldığımız meseleleri tekrar öne çeken ve tüm toplum kesimlerinin de merakla beklediği bazı maddeleri içeren bir kanun teklifi.

Bu kanun teklifimiz neleri içeriyor diye baktığımızda, özellikle vergi ve vergi cezalarının yapılandırılması hakkında bölümler var, trafik cezalarının yapılandırılmasıyla ilgili bölümler var; askerlik, seçim ve Nüfus Kanunu tarzı kanunlardan kaynaklı cezaların yapılandırılmasıyla ilgili öneriler var. RTÜK gibi, YURTKUR gibi kurumların vermiş olduğu cezaların tekrar yapılandırılması söz konusu; gümrük, belediye, özel idare alacaklarının tekrar yapılandırılması söz konusu. Sosyal güvenlik primlerinin tekrar yapılandırılması gibi bazı önemli düzenlemeler içeriyor. Tabiri caizse toplumumuzun her kesimini ilgilendiren maddeler içeriyor.

Değerli arkadaşlar, isterdik ki bunları çok daha önceden planlayalım, çok daha hızlı sonuçlandıralım ancak hepinizin bildiği 15 Temmuz gecesinden kaynaklı o sorun bizi bugünlere getirdi.

Özetle, bu yapılandırmaların bir an önce kanunlaşmasını, toplumumuzun beklentisinin kısmen de olsa karşılanmasını ümit ediyorum. Kabulü hâlinde bu hafta bu kanunu görüşeceğimizi ve tekrar seçim bölgelerimize gideceğimizi, meydanlarda nöbetlere devam edeceğimizi ifade etmek istiyorum.

Tekrar, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)