| Konu: | Millet demokrasi nöbeti tutarken yapılan antidemokratik uygulamalara ilişkin gündem dışı konuşması |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 121 |
| Tarih: | 02.08.2016 |
AYTUĞ ATICI (Mersin) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, bugünkü konuşmamın konusu millet demokrasi nöbeti tutarken yapılan antidemokratik uygulamalardır. Aldanıp, ahmaklaşıp burnunun dibindeki tehlikeyi görmeyen ya da daha kötüsü görmezden gelen yöneticilerin derhâl istifa etmesi gerektiğine inanan tüm milletvekillerini saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, Mersin'de, Tarsus'ta, Erdemli'de, Anamur'un Abanoz Yaylası'ndaki vatandaşlar diyor ki: "Atatürkçü, laik, demokratik Türkiye Cumhuriyeti'ni yıkmaya kalkışan cemaate karşı demokrasimizi savunmak için her gün nöbet tutuyoruz. Bu telaşlı, hayati nöbetimizi fırsat bilen birileri Ankara'da demokrasinin "d"sine bile yakışmayacak işler yapıyor. 12 Eylül askerî darbesinde yaşananlara âdeta rahmet okutacak işler yapılıyor. Antidemokratik olağanüstü hâl düzenlemelerine güvenerek Türkiye Büyük Millet Meclisi yani halkın iradesi yok sayılarak 3 tanecik kanun hükmünde kararnameyle devlet yeniden yapılandırılıyor. Bu antidemokratiktir. Bu KHK'larla üniversiteler kapatılıyor, açılıyor. Askerî hiyerarşi kökten değiştiriliyor. Askerî liseler 'Cemaat sızdı, darbeye zemin hazırlanıyor.' diyerek bu bahaneyle kapatılıyor." ve vatandaş soruyor: "Madem öyle her türlü kumpası kuran hâkim, savcı ve polisleri barındıran Adalet Bakanlığını da kapatacak mısınız? Emniyeti kapatacak mısınız? İmam-hatip lisesini bitirip cemaatçi polis, savcı, hâkim olunuyor diye imam-hatip liselerini de kapatacak mısınız?" "İmam-hatipliden terörist çıkmaz." diyordunuz, "FETÖ'nün kaçta kaçı imam-hatipli, bunun hesabını verecek misiniz?" diyor. Yine vatandaş soruyor, diyor ki: "77 bin kamu görevlisini bir çırpıda açığa aldınız, hepsini fişlemişsiniz. Yaklaşık 10 bin kişiyi tutukladınız, hepsini fişlemişsiniz. 30 bin pasaportu bir dakikada iptal ettiniz, hepsini fişlemişsiniz. Hukuk ve yargıyı işlevsiz hâle getirdiniz. Sonuçta, devlete kinli, hukuktan yoksun, mağdur, yüz binlerce kişilik bir kitle yarattınız."
Saydığım bu uygulamalar gösteriyor ki hainler tarafından yapılan kalkışma fırsat kabul edilerek devletin tüm kurumları bir tek kişiye bağlanmaya çalışılmaktadır. Bunun adı otoriterleşmedir. Devlet yerine bir kişiye aidiyet ile FETÖ'ye aidiyet arasında demokrasi açısından hiçbir fark yoktur. Vatandaş diyor ki: "Evet, biz darbeyi engelledik ama sanki cunta iktidarda." Akıllı Anadolu insanı diyor ki: "Sorunlar, onları yaratanlar tarafından çözülemez. Biri halkı aldatmaya çalışıyor ama kim?" Vatandaşımız yine soruyor, diyor ki: "Benim çocuğum çalışkan, zeki, soru çalmadan öğretmenlik kazandı. Okumaya gitti, yurt çıkmadı, devlet çocuğuma yurt yapmadı, ben de ev tutamadım. Bir cemaatçi 'Gel sana yardım edelim.' dedi. Bir de baktık ki bu cemaatçiler Cumhurbaşkanıyla, Başbakanla, bakanlarla kol kola, televizyonlarda herkese el sallıyorlar, içli dışlılar. Biz de bunlara güvendik, onlardan zarar gelmez diye yardımlarını kabul ettik. Ben suçluysam, çocuğum suçluysa, devleti yönetenler, devlet büyükleri neden serbest, neden suçsuz?"
Dün Mezitli'de, Davultepe'de bir işsiz baba bana "Çocuğum üniversiteyi kazandı. Okutmak için her yere başvurdum, burs istedim, asla burs çıkmadı. Biri çıktı, 'Size yardım ederiz.' dedi, biz de büyüklerimizin işaret ettiği bu yere gittik. Şimdi benim çocuğum gözaltında, bunun hesabını kim verecek?" diyor. Yine diyorlar ki: "Türkiye Cumhuriyeti devletini yıkmaya çalışan, cemaate her istediğini veren, memleketi parsel parsel satanların meydanlarda bayrak sallayarak demokrasi nöbeti tuttukları ve bizi de çağırdıkları bir ortamda benim çocuğum neden içeride? Neden demokrasi katlediliyor?"
Değerli arkadaşlar, devlet adamlığında maharet darbeden, musibetten ganimet çıkarmakta değil, demokrasi çıkarmaktadır. Kaostan kurtuluş, huzur ve refahımız Atatürkçü değerleri özümsemekten geçer; 30 Ağustos Zafer Bayramı'nı yasaklamaktan geçmez.
Saygılarımla. (CHP sıralarından alkışlar)