| Konu: | Uluslararası İşgücü Kanunu Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 120 |
| Tarih: | 28.07.2016 |
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Görüşmelerini bitirdiğimiz 403 sıra sayılı Yasa'nın artık, son maddeleri üzerindeki önergeler üzerinde söz aldım.
Bir yasa tasarısının aslında burada belli bir uzlaşma arandığında nasıl geçebileceğine dair iyi bir örnek teşkil etti. Biz, bu yasanın mevcut hâliyle de istihdam açısından, çalışma hayatı ve emek alanı açısından kusurlu yanlarını, sakıncalı yanlarını mümkün olduğunca ifade etmeye çalıştık ama en azından asgari düzeyde bir uzlaşma arayışına binaen de muhalefet olarak mümkün olduğunca yapıcı katkılarımızı hem Sayın Bakanla hem de iktidar partisinin sayın yetkilileriyle paylaşarak uyarıcı rolümüzü, uyarıcı görevimizi yerine getirmeye çalıştık. Dolayısıyla, bundan sonraki sorumluluk, bütün uyarılarımıza rağmen bu şekliyle yasa tasarısını buradan geçirecek olan iktidar partisindedir; bunu vurgulamak istiyorum.
Tabii, hem bu hafta hem geçen hafta aslında her birimizin gözü kulağı burada olabilir ama beynimiz ve aklımız 15 Temmuz darbe girişiminden sonra ülkenin karşı karşıya olduğu badireli süreçle birliktedir. Ve asıl tartışmamız gereken konunun da bu badireden bu ülkenin, bu ülkedeki halkların nasıl çıkabileceğiyle ilgili bir ortaklaşmayı, bir ortak aklı, bir rasyonel aklı bulmayla ilgili olması gerektiğini düşünüyoruz. Defalarca bu kürsüden biz hep söyledik; aynı gemide bulunuyoruz, bu ülkedeki 79 milyon insan aynı gemide, ya birlikte bu fırtınalı denizleri aşarak, bu badireleri aşarak güvenli bir limana yanaşacağız ya da maalesef aynı gemi içerisinde 79 milyon olarak hep birlikte hiç tasvip etmediğimiz bir akıbeti paylaşmak durumunda kalacağız.
Ülkede kutuplaştırma, çatışma ve savaş üzerine kurulu olan politikaların yanlış olduğuna dikkat çektik. Özellikle son bir yıllık süre içerisinde yürütülen güvenlik eksenli politikaların hangi sakıncalar getireceğiyle ilgili bu kürsüde sayısız konuşma yaptık. Onların hepsini hatırlatmaya gerek yok ama özellikle sayın milletvekillerinden, milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılıp bu cuntacılara dokunulmazlık getirilen yasalarla ilgili bu kürsüden yapılan konuşmaların tutanaklarını bir kez daha incelemelerini rica ediyorum. Aslında Meclise, Parlamentoya, demokratik siyasete ilk bomba o gün atılmıştı. Milletvekilinden ve Parlamentodan dokunulmazlığı alıp cuntacılara, darbeyi yapanlara dokunulmazlık getirdiğimiz gün aslında biz bu Meclisin ortasına büyük bir bomba bırakmıştık. Şimdi bunlarla ilgili doğru dersler çıkarıp ortak bir arayışı nasıl sağlayabilirizin çabası içerisinde olmalıyız diye düşünüyoruz ve bunu yaparken de 79 milyon insanın tamamını bu sürecin içerisine kapsayacak şekilde politikalar geliştirme zorunluluğuyla karşı karşıyayız.
Bakın, Meclisteki, bu, en azından uzlaşma arayan tabloyu dışarıda görmüyoruz. Dışarıda hâlâ HDP'yi dışlayan ya da HDP'yi hedefleştirmeye çalışan ve dolayısıyla HDP şahsında, Kürtler başta olmak üzere, bu ülkedeki farklı halkların ya da farklı inançların temsiliyetini yeniden inşa sürecinde bu reorganizasyon sürecinin dışında tutmaya çalışan bir anlayışın olduğunu üzülerek görüyoruz, müşahede ediyoruz. Bu, bu dönemde yapılabilecek en büyük tehlikedir, en büyük yanlıştır. Biz bu dönem içerisinden insan hakları, demokrasi, hukuk devleti ve toplumsal barış kriterleriyle sıyrılabileceğimizi, buradan bir çıkış yakalayabileceğimizi düşünüyoruz ve bu darbe mekaniğini kırmanın temel yolunun da 79 milyonun tamamına sırtını dayayan bir siyaset anlayışından geçtiğini düşünüyoruz.
Bugün cemaatçiler tasfiye edilir, yerine Ergenekoncular tahkim edilirse ya da devlet içerisindeki iktidar kavgalarının başka versiyonları üzerinden bu darbe sürecine yaklaşılırsa korkarım ki önümüzdeki süreç darbe mekaniği değil, onu da aşan bir iç savaş pratiğiyle önümüze gelebilir. O nedenle, her birimizin yapması gereken, demokratik siyasetin alanını olabildiğince genişletmek, demokrasiyi olabildiğince kurumsallaştırmak ve hep birlikte aynı gemide bulunduğumuz bu badireyi atlatmaya çalışmanın gayretini göstermektir diyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)