GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Uluslararası İşgücü Kanunu Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:120
Tarih:28.07.2016

BEHÇET YILDIRIM (Adıyaman) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; 403 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın 28'inci maddesi üzerinde grubum adına söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

15 Temmuzdan beri gerçekten demokrasi nöbeti tutan sağduyulu Türkiye halklarını buradan selamlıyorum. Provokatif eylemlere fırsat vermeyen -ki bir iki ilde bu provokatif eylemler oldu- duyarlı olan her kesimi de kutluyorum.

Demokrasi, bir kültür meselesidir; güçle, oyla açıklanacak bir durum değildir. Bunu güçle açıklarsak, güce indirgersek darbe mekaniği devreye girer. Bu mekaniği baştan bozmanın en kestirme yolu demokrasiyi tüm kurumlarıyla işler hâle getirmektir.

Darbelerin ve darbecilerin kötü olduğu gerçeğini herkes biliyor. Onların yaptığı yanlışı burada anlatmaya zaman yetmez. Ama bizim asıl ihtiyacımız, biz bu darbe sürecine nasıl geldik? Bu darbeciler bu kurumlara bu kadar rahat nasıl yerleşebildiler? Bu ülke periyodik aralıklarla darbelere ve darbe girişimlerine neden maruz kalıyor? Darbe mantığı sadece kurumlara yerleşmiş birkaç kişinin çıldırmasıyla açıklanacak bir olgu değil. Bu nedenle darbe olgusu neden-sonuç ilişkisi üzerinden bir değerlendirmeye gidilmeden sadece sokakta halka nöbet tutturularak aşılabilecek veya yenilebilecek bir mekanizma değil. Bu darbelerin sebep ve sonuçlarını özgür bir şekilde tartışmazsak, bunun çözüm arayışlarını hep birlikte uzlaşı kültürü üzerinden yaşamsal kılmazsak, üzülerek söylüyorum, bu darbe mekaniği bugün olmasa yarın kazanacaktır.

Bu nedenle, en başta siyasi iktidar olmak üzere "Benim hiç suçum yok, hiçbir kusurum yok; ben darbenin mağduruyum. Bu darbe Allah'ın bir lütfu." diyerek bu darbe mekaniğinin aşılacağı kanaatinde olmadığımı belirtmek istiyorum.

Ülkede kaybolan bir insanın hayatını ve her gün size "Hurşit Külter nerede?" diye soran insanları ciddiye almazsanız, bu insanın hayatı sorulduğunda ülkenin yöneticileri buna cevap verme gereksinimi duymazsa darbe kültürü gelişir.

"Benim halk desteğim var, kolluk kuvveti desteğim var; asker var, polis var. Ben terörle mücadele adı altında koskoca şehirleri, ilçeleri tanklarla, toplarla yıkarım." derseniz darbe kültürü gelişir.

"Ben hukuk dışına çıksalar bile buraları yakanları, yıkanları dokunulmaz kılar, arkasında halkın desteği olan siyasi parti temsilcilerinin dokunulmazlıklarını kaldırırım." derseniz darbe kültürü gelişir.

Düşüncelerini ifade etti diye akademisyenleri, gazetecileri tutuklarsanız veya buna uygun bir siyasal atmosfer yaratırsanız orada darbe kültürü gelişir. Kamu kurumlarında en yüksek müsteşardan tutun da hastanede çalışan bir taşeron işçisini bile liyakat, adalet ve hakkaniyeti göze almayıp parti referanslarıyla işe alırsanız darbe kültürü gelişir.

Ülkede meydana gelen bir trafik kazasından tutun da şehirlerde patlayan bombalara kadar, iktidarda olduğunuzu unutup mağduriyet üzerinden hareket ederseniz ve istifa mekanizması yerine "Kandırıldık." mekanizmasıyla hareket ederseniz darbe kültürü gelişir.

Özü itibarıyla, bunun gibi binlerce örnek sayabiliriz.

Darbenin panzehri barıştır. "Barış" dediğimiz şey ise savaşarak, çatışarak değil, konuşarak gelir. Konuşmak için uzlaşı kültürünün olması gerekir. İşte, "uzlaşı" değimiz şey ise sizinle en aykırı, en farklı düşünenlerle bir masada oturabilmeyi gerektirir.

Periyodik aralıklarla darbelerin, darbe girişimlerinin olduğu çatışmalı ortamlara ne nitelikli yatırımlar gelir ne nitelikli iş gücünü çekebiliriz. Nitelikli iş gücünü çekmek isterseniz -bu teknik yasalardan önce olarak- demokratik, barışçıl bir ortamın yaratılması gerektiğine inanıyorum.

28'inci madde tamamen TMMOB'u dışlama çabasıdır. TMMOB'u kurumsal olarak dışlamak demek, bugün kamuda çalışanlarla 1 milyona yaklaşan mühendis, mimar ve şehir plancısını dışlamak demektir. Her yıl 30 bin mezun veren mühendislik ve mimarlık fakültelerinden mezun olan meslek insanlarını haksız rekabetin önüne atmada ne kamu ne de meslek yararı vardır. Bu Meclisin görevi de ülke vatandaşı aleyhine yasa çıkarmak olmamalı. İktidar, meslek odalarından korkmamalı, onları karşısına değil, yanına almalıdır.

Yine, TMMOB gibi meslek gruplarından TTB'nin de dünya kadar sorunu var. Sağlık çalışanlarının da aleyhine olacak bu yasa yeniden gözden geçirilmelidir diyorum, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)