GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Uluslararası İşgücü Kanunu Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:120
Tarih:28.07.2016

KAMİL AYDIN (Erzurum) - Sayın Başkan, çok kıymetli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Evet, 15 Temmuza birçok arkadaşımız bu saate kadar değindi, travmatik bir geceydi, alçak bir darbe girişiminin yapıldığı bir geceydi ve henüz 15 Temmuzda yüzlerce şehidimizin yüreğimizdeki acısı dinmeden, efendim, 1.500'ün üzerindeki yaralımızın acısı yüreğimizde dinmeden, gözyaşlarımız henüz kuramadan, maalesef, bugün de yine Siirt'ten ve Hakkâri'den şehit haberleri aldık. Böyle ortamlarda, habis ruhluların ortaya koyduğu zeminlerde başka habis ruhlular da duracak değildir tabii, onlar da bu ortamdan yararlanmak için ellerinden gelenleri yapacaklardır.

Bu darbe girişiminden sonra ortaya çıkan kötü manzara ve... Özellikle şehitlerimizi burada rahmetle anıyor, yüce Türk milletinin başı sağ olsun diyoruz ve yaralılara, şu anda hastanelerde gerçekten büyük bir tedavi sıkıntısı çeken yaralılarımıza da Allah'tan şifa diliyorum.

Bu arada -diğer bir başsağlığımızı da- Türk tarihini ve kültürünü Batı'ya, Batı'yı da Türkiye'ye tanıtan ilim ve irfan dünyasının, "academia"nın büyük duayeni, efendim, değerli hocamıza, Halil İnalcık'a da Allah'tan rahmet diliyorum; kederli ailesine ve yine onu seven Türk milletine, akademisyenlere, herkese başsağlığı diliyorum.

Saygıdeğer milletvekilleri, zor günlerden geçiyoruz. Bakın, bazen bir mevzuyu anlatırken hepimiz, biyolojik yapı ile sosyolojik yapı arasında bağlantı kuruyoruz. Gerçekten doğrudan bir bağlantı vardır. Biyolojik yapılar sosyolojik yapılara benzer yani insan vücudundaki zayıf bir zeminde habis doğalı birtakım oluşumlar olur, birtakım kitleler oluşur. Bunlar ampute edilir zaman zaman, zaman zaman da tedavisinde uğraşılır ve meşakkatli bir süreçten geçirilerek tedavi edilmeye çalışılır ama genellikle ampute edilir. Sosyolojik yapılar da öyledir. Eğer bir sosyal yapı içerisinde bir sıkıntı varsa, burada yine, tekrar habis, kötü ruhlu oluşumlar meydana gelir. İşte, bizim bu 15 Temmuzda yaşadığımız, bu FETÖ terör örgütünün Türkiye'yi kana bulamaya çalıştığı bu olayın da temelindeki bu sosyal yapı içerisindeki oluşan bir zemin zafiyetidir.

İnşallah, tabii ki biz bundan bir ders çıkaracağız. Bu saate kadar birçok arkadaşımız ifade etti, ben de farklı bir perspektifle bakıp aynı şeyleri söylemeye çalışacağım belki. Bizim buradan çıkaracağımız ders şu olmalı: Artık "ben" mantıklı, "ben" merkezli hareket etmekten ziyade, o İstanbul'da, Ankara'da ve Türkiye'nin birçok kentinde gerçekten "Mevzubahis vatan, bayrak ve demokrasi olduğunda geride kalanların hepsi teferruattır." diyen yürekli insanlardan ders alarak, onların duruşundan bir çıkarımda bulunarak bizlerin de aynı şeyi söylemesi lazım. Artık "ben" değil, benim siyasi çıkarlarım, benim siyasi ön alma duygularım değil; "biz" mantığıyla bu Parlamentoda hareket ederek onlardan aldığımız o sinerjiyi biz de burada bir şekilde yasama olarak inşallah harekete geçirmek zorundayız. Yani, ne demeliyiz? Önce "biz" mantığıyla hareket edip bu ülkenin ali menfaatleri ışığında, ülkenin sosyal bir hukuk devleti olduğunu unutmadan bunun üstesinden gelmeli ve çözüm arayışlarını bir an önce harekete geçirmeliyiz diye düşünüyoruz. Bunu nasıl yapacağız? İşte, hukuk zemininden ayrılmadan, demokrasiden uzaklaşmadan... Biliyorsunuz, başarılı darbeler diktatöryalarda başarı bulmuştur. Bir yerde zulüm, tek taraflılık, diktatörlük var ise orada mutlaka darbeler başarılı olmuştur. İşte Orta Doğu coğrafyası buna tipik örnektir. Bugüne kadar yaşadığımız... İşte, bakın, Mısır'da da öyle oldu, Libya'da da öyle oldu, Irak'ta, Suriye'de de öyle oldu ama Allah'a şükür, bizim bir demokrasi geleneğimiz var, ona sahip çıktık, sokaktaki insan sahip çıktı, bizim de sahip çıkmamız lazım.

Adil olmalıyız. Bir anekdotla nasıl adil olacağımızı ifade etmek isterim, vaktim dar: Hazreti Ali'nin Zülfikar'ı altında nedamet istemesini beklerken Hazreti Ali'nin yüzüne tükürüp onun egosunu zirve yaptırmaya yönelten bir cahil karşısında Hazreti Ali'nin tavrını takınmalıyız diyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)