| Konu: | Uluslararası İşgücü Kanunu Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 120 |
| Tarih: | 28.07.2016 |
MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - Aziz Türk milleti, saygıdeğer milletvekilleri; 403 sıra sayılı Kanun Tasarısı hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına 28'inci maddenin (4)'üncü fıkrası üzerinde verdiğimiz önergeyle ilgili söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle, hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Evet, saygıdeğer milletvekilleri, hepimiz 15 Temmuzdan bu yana yaşanan gelişmelerin vahameti ve bu noktada ortaya çıkan sonuçlarla ilgili değerlendirmelerimizi paylaşıyoruz bu vesileyle. Ben geçen hafta bu olayın hemen sonrasında yaptığım konuşmada da ifade etmiş ve bir adalet vurgusu yapmıştım. Bunu biraz daha bu çerçevede açmak istiyorum. Çünkü, şu anda yaşanan gelişmelerle ilgili bunun en önemli meselemiz olduğu tüm gerçekliğiyle karşımızda durmakta.
Şimdi, bir defa, yeniden ifade etmek isterim ki 15 Temmuz darbe girişiminde sorumluluğu olan her kim varsa, hangi seviyede bulunursa bulunsun, adaletli bir şekilde yargılanmalı ve cezasını sonuna kadar, en şiddetli bir şekilde çekmelidir, bunda hiçbir tartışma yok. Fakat bu çerçevede alınan tedbirlerle ilgili ve 15 Temmuz hain darbe girişimi sonrasında alınan kararlarla ilgili hepimize, tüm milletvekillerine her gün onlarca telefon, onlarca talep gelmekte ve bu da bizi, ister istemez, 15 Temmuzdan sonra yapılmakta olan uygulamalarla ilgili bunlara daha dikkatli bakmaya sevk etmekte.
Bakın, ceza hukukunda suça iştirak türleri vardır. Bu anlamda, bu 15 Temmuz gecesi gerçekleştirilen bu en önemli suçla ilgili olarak, hangi seviyede, hangi düzeyde olursa olsun bu suça iştiraki bulunan asker, sivil, sivillerin içinde bürokrat, amir, memur, serbest meslek erbabı, siyasetçi, kim varsa bunlarla ilgili hem idari yaptırımlar uygulanmalıdır, gerekenlerle alakalı hem de en adil bir şekilde bir yargılama yapılmalı, bu yargılamanın sonunda da -altını çizerek söylüyorum- kimsenin gözünün yaşına bakılmadan en şiddetli bir şekilde bunlar cezalandırılmalıdır ki, o hain gecede yaşadıklarımız bu milletimizin hakkı değildir, bu milletimize o hain gecede yaşatılanlar bir daha yaşanmasın, bu son derece önemlidir. Ama bunlar yapılırken eğer adaletten ayrılınırsa -şu anda bu darbe girişimiyle ilgili yapılmakta olan mücadeleye çok geniş seviyede, her siyasi partiden, her dünya görüşünden insanımızın desteği bulunmaktadır ve bu destek, yapılmakta olan mücadelenin en önemli unsurudur- dolayısıyla, eğer adaletli davranılmazsa, hak ile batıl birbirine karıştırılırsa, bu toplumsal zemin kaybedilirse yapılmakta olan mücadele önce toplumsal zeminini kaybeder, bunun üzerinden de verimliliğini kaybeder. Bunun için, bu haklı mücadelenin haksız hâle dönüşmemesi bu çerçevede son derece önem arz etmektedir. Bunun için, yapılmakta olan mücadelede, idari tasarruflarda, soruşturma işlemlerinde ve yargısal tasarruflarda adaletten hiç ayrılmamak gerekiyor. Bu çerçevede Sayın Genel Başkanımız zaten bu durumların ortaya çıkmaması için 2011 yılından beri tüm siyasileri uyardı. Bu uyarılarının tamamında haklı çıktı. Ben bunları teker teker sıralamayacağım şimdi çünkü tüm toplumumuz ve siz saygıdeğer milletvekilleri de bunları bilmekte ve o haklı uyarılarını yerine getirmediğiniz için aslında biraz da bugünlere geldik. Ama, aynı Genel Başkanımız aynı ferasetle daha iki gün önce 15 Temmuzdan sonraki uygulamalarla ilgili de bir dizi haklı uyarıda bulundu. En azından bu dakikadan sonra bunların yerine getirilmesi, bunlara dikkat edilmesi son derece önemli. Ben önemli gördüğüm bu kısmı sadece okuyarak yetinmek istiyorum:
"Askerî ve sivil bürokraside toplu görevden almalar yapılırken sağlam delil ve belgelere dayanmak esas olmalıdır. Paralel devlet yapılanmasının tüm unsurları tespit edilmeli, her yönüyle analiz edilerek araştırılmalı ve hepsi birden adaletin önüne çıkarılmalıdır. Bu yapılıyorken masumların hakkını gasbetmek, suçsuz, günahsız insanımızı mağdur etmek en az terör örgütünün zalimliği kadar tehlikelidir. Aldığımız yoğun şikâyet ve eleştiriler, vatanını ve milletini canından aziz bilen kardeşlerimizin de FETÖ terör örgütüyle aynı kategoride ele alındığı yönündedir. Bu, doğru ve hakkaniyetli görülemeyecektir. Bu itibarla, idari ve kanuni tasarruflar sırasıyla ve süratle alınırken mazlumlara ilişilmemeli, onların hak ve insanlık onurları çiğnenmemelidir."
Bu son derece haklı uyarıların dikkate alınmasını talep ediyor, yüce Meclisi, Gazi Meclisi bir kere daha saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)