| Konu: | Uluslararası İşgücü Kanunu Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 120 |
| Tarih: | 28.07.2016 |
DENİZ DEPBOYLU (Aydın) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 403 sıra sayılı Uluslararası İşgücü Kanunu Tasarısı'nın 28'inci maddesinin (2)'nci fıkrası üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubum adına söz almış bulunmaktayım. Aziz Türk milletini ve sizleri saygıyla selamlıyorum.
Konuşmama başlamadan önce, 15 Temmuzda yaşadığımız hain ve elim darbe girişimi sonucu ilk olarak söz almış bulunmamdan dolayı demokrasimize yönelik bu hain saldırıyı kınıyor, bugün de şehit düşen askerlerimiz başta olmak üzere tüm şehitlerimize Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum.
Değerli milletvekilleri, üzerinde görüşmekte olduğumuz kanun tasarısı, iş arayan bunca vatandaşımız umutla beklerken onların yerine ithal iş gücünü istihdam etmeye yöneliktir. Ülkemizde mevcut işsiz durumu göz önüne alındığında son yapılan açıklamalara göre 2 milyon 824 bin işsiz Türk vatandaşı bulunmaktadır. Özellikle son zamanlarda yaşadığımız olaylar sonrasında ülkemizin bacasız sanayisi olarak kabul edilen turizm alanındaki kriz ve bu yılın kayıp ilan edilmesi, sezonu herhangi bir şekilde atlatabilecek işletmecilerin sezon sonunda tam bir çöküş yaşayarak kriz darbesiyle yıkılacağını göstermektedir. Bu durum işsizlik oranını daha da artırması sebebiyle bizi kaygılandırmaktadır. Son olarak 15 Temmuz sonrası seçim bölgem olan Aydın'ın Kuşadası ilçesinde iptal edilen 23 yolcu gemisi seferleriyle 35 bin turist gelemeyecek. Kamu personelinin iptal edilen izinleri sebebiyle yerli turizmin belkemiğini oluşturan memurların da tatile çıkamamasından dolayı turizm ve çalışanları son demlerini yaşamaktadırlar.
Yaşanan ve artacak bu işsizlik sorunu var iken "yabancı uyruklu çalışanlar" adı altında özellikle Suriye'den sığınmacı olarak gelen kişilere prim verilmesi vatandaşlarımıza karşı yapılmış bir haksızlıktır. Amaç nedir, sebep nedir? Sığınmacılara vatandaşlık hakkı mı vermektir? Yüce milletimizin iş bekleyen evlatlarının dedeleri bu toprakları korumak uğruna "Vatan namustur." demiş, kaçmamış, vatanını terk etmemiş, savaşmış ve şehit düşmüştür. Bu ülkede iş sahibi olmak, vatanı milleti için çalışmak önce onların evlatlarının hakkıdır. Kendi vatandaşlarımız işsiz kalırken, geçim sıkıntısı çekerken yabancıların hamisi rolüne bürünmek haksızlıktır, adaletsizliktir.
Düne kadar Hükûmet olarak yaptığınız hatalar bugün yaşadığımız sorunların sebebidir. Her ne kadar bazı hesapları bugün birlik ve beraberliğimizi korumak adına şimdilik gündeme getirmiyorsak da yeni yapacağınız hatalara da göz yumacağımızı düşünmeyin, bu şekilde susacağımızı zannetmeyin.
FETÖ/PDY örgütünün devleti ele geçirmek üzere semirip palazlandığı süre içinde kaç çocuğumuzun, gencimizin, iş bekleyen, evini geçindirmek için nafaka peşinde olan vatandaşlarımızın hakkı yendi? Çalınan LYS, OKS, SBS, YGS, KPSS, ALES, kaymakamlık sınavlarının, tıpta uzmanlık sınavlarının, askerî lise sınavlarının sorunlarını düşündüğümüzde, maddi manevi fedakârlıklarla çocuklarını okutan, onlar için çırpınan anne babaların, gece gündüz çalışan çocuklarımızın haklarının nasıl yendiğini de göz önüne sermiş oluyoruz.
Şimdi ise zorla, emekle hak edilmiş diplomalarıyla iş bekleyen gençlerimizin hakları yabancılara mı hediye edilecek? Elbette çocuklarımızın, gençlerimizin geleceği için onlara değer katacak, ufuklarını açacak, onlara bilgi kazandıracak, başarı ve bilgi sahibi olmuş, bugüne kadar başarılarıyla, hizmetleriyle belli bir yere gelmiş bazı yabancı eğitimci ve meslek mensuplarının ülkemizde çalışmaya başlaması normaldir. Ancak bizim çok sayıda yetişmiş mimarımız, mühendisimiz varken, doktorumuz, hemşiremiz varken neden bu haklar bizim çocuklarımıza, gençlerimize değil de yabancılara veriliyor?
Devletin en büyük görevi yabancılara, sığınmacılara istihdam kapısı açmak değil, vatan evlatlarını korumak ve gözetmektir. Özellikle düne kadar iş birliği hâlinde olduğunuz ve -daha doğrusu- iyi geçindiğiniz vakıfların, derneklerin bugün size yaptığı ihanetleri düşünürseniz, bundan sonra da bir durum söz konusu olduğunda bu diğer vakıflara, derneklere de çocuklarınızı emanet etmemeniz, devlet koruması altına almanız gerektiğini de hatırlatmak istiyorum.
Size büyük önderimiz Mustafa Kemal Atatürk'ün "Beni Türk hekimlerine emanet ediniz." sözünü hatırlatıyor, vatanımızı, milletimizi Türk mimarlarına, mühendislerine, vatan, millet sevgisiyle yetişmiş tüm uzmanlık alanlarına mensup mezunlarımıza, işçilerimize, memurlarımıza emanet ediniz diyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)