Konu: | Uluslararası İşgücü Kanunu Tasarısı münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 1 |
Birleşim: | 119 |
Tarih: | 27.07.2016 |
SİBEL YİĞİTALP (Diyarbakır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Görüşmekte olduğumuz 403 sıra sayılı Yasa'nın 17'nci maddesi üzerinde söz almış bulunmaktayım.
Buna baktığımızda, bir soya atıfta bulunan bir yasa var ve şu anki bu zamanın ruhunda ve bu dönemde hâlen bir etnik kimliğe vurgu yapmak, hâlen bir etnik kimlik üzerinden bir çalışma koşulları sağlamak veya vatandaşlık sağlamak şu anki ruh açısından baktığınızda hiç uygun değil çünkü insanlar ne doğuştan getirdikleri özelliklerden dolayı üstünler ne de değiller. Yani getirdiği ırk, yaşadığı, taşıdığı gen onun ne bir farklılığını yaratır ne bir üstünlük yaratır ne de onun üzerinden bir ödüllendirme olur ne de bir ötekilendirme olur. Ama baktığınızda burada bir ötekileştirme sadece bir soya atıfta bulunduğu zaman bunun kendi dışındaki diğer milletlere, diğer farklı inançlara veya farklı etnik kimliklere karşı bir ötekileştirme yasası uygulanıyor. Biz, herkese eşit mesafede, her inancın, farklılığın, her etnik kimliğin kendi farklılığıyla birlikte yaşamını esas alan bir parti olarak böyle bir şeyi yasal olarak, etik olarak, ahlaki olarak ve insani olarak doğru bulmuyoruz. Çünkü hiçbir insanın getirdiği özelliği onun üstün özelliği değildir, ısrarla bunu defalarca tekrarlıyorum şu anda bu etnik farklıklar bir üstünlük dili ve üstünlük politikasına dönüştüğü için. Bu üstünlük politikası şu anda ulus devletin ana esasını oluşturuyor. İşte o yüzdendir ki, Şırnak, Nusaybin, Sur hâlen tanklarla, toplarla bombardıman altında. Arkadaşımız az önce anlattı, Şırnak milletvekilimiz, dört aydır orada, dört ay boyunca yaşadıkları gerçekten anlatmayla -istediği kadar söylesin- asla ifade edilemez. Çok ağır, çok insanlık dışı son derece etnik bir dil üzerinden, etnik bir tanım üzerinden bir politika uygulanıyor. Şu anda şu koşullarda bu kadar kaotik ortamda hâlen biz bir etnik vurgu üzerinden bir yasa oluşturuyorsak gerçekten 15 Temmuzdan ders çıkarmamışız demektir. Bu 15 Temmuzdan ders çıkarmama hâlimiz bizi daha büyük bir kaosa, daha büyük bir buhrana ve belki de bugünleri arayacağımız günlere getirecektir.
Şimdi, şunu söylemek gerekiyor: Burada Türkiye vatandaşı olması yeterlidir. Sadece bir etnik dil, sadece bir etnik aidiyetin ifade edilmiş olmasını biz parti olarak, paradigmamız olarak reddediyoruz ve bunu bütün etnik farklılıkların Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak kabul görmesi ve onun üzerinden bir atıf olması gerektiğine inanıyoruz ve buna da o yüzden şerhimizi koyduk.
Hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)