| Konu: | Uluslararası İşgücü Kanunu Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 119 |
| Tarih: | 27.07.2016 |
İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Uluslararası İşgücü Kanunu Tasarısı'nın 13'üncü maddesi hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Genel Kurulu ve aziz Türk milletini saygıyla selamlıyorum.
Konuşmamın başında, 15 Temmuz gecesi yaşanan darbe girişimini lanetliyorum. Hayatını kaybeden şehitlerimize Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum.
15 Temmuz gecesi demokrasiye pranga vurulmak ve darbe indirilmek istenmiştir, göz göre göre millet iradesi saldırı ve suikasta uğramıştır. Türkiye'mizin diz çökmesi ve millî varlığın tümden yıkılması maksadıyla Türk milleti tam kalbinden hançerlenmiştir. Türkiye Büyük Millet Meclisinin bombalanması korkunç ve hepimizi dehşete düşüren bir hainlik, aynı zamanda kanlı bir terör saldırısıdır. Bu şerefsiz kalkışma kuşkusuz Türk milletinin tamamını hedef almıştır. Demokrasi uçurumdan dönmüş, milli iradeye sürülmek istenen kara leke yine milletin azim ve kararlılığıyla engellenmiştir. Türk Milleti, varlığına biçilen kefeni son anda yırtıp atmıştır.
Bize göre, hiçbir bahane demokrasiden kopuşa, silahlı müdahale ve ara rejim özlemlerine dayanak teşkil edemeyecektir. Nitekim, Milliyetçi Hareket Partisi ve onun lideri Devlet Bahçeli, olayın su gibi renksiz ve kokusuz olduğu ilk andan itibaren olası bir kalkışmanın kabul edilemeyeceğini, her türlü demokrasi dışı arayışa karşı olduğumuzu, darbe teşebbüsünde bulunanların derhâl hukuka teslim olmaları gerektiğini, "ama" demeden, "ancak" demeden "Bize yarar mı, hissemize bir şey düşer mi?" hesabı yapmadan darbe cüretinin karşısına çakı gibi, çelik gibi çıkarak cesurca ilan etmiş, Hükûmetin ve milletin yanında olduğunu ifade etmiştir.
Bu tavır, millî iradeye ve demokrasiye bağlılığı ifade eden sarsılmaz bir ilkenin, bir duruşun ve bir liderliğin tezahürüdür. Bu tavır, milliyetçi hareketin duruma göre değişmeyen Türk milletinin ve Türk devletinin bekasını, demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğünü esas alan siyaset sebebinin sonucudur.
Milliyetçi Hareket Partisi hukukun üstünlüğünün, insan şeref ve haysiyetinin, fikir, teşebbüs, din ve vicdan özgürlüğünün teminatı olarak demokrasiyi sadece bir siyasi rejim değil, aynı zamanda bir hayat tarzı olarak görmekte, sosyal ve siyasi ilişkilerde, demokrasinin bütün kurum ve kurallarıyla işletilmesi gerektiğini savunmaktadır. Parlamenter demokrasilerde egemenliğin yegâne sahibinin millet olduğuna, siyasi iktidarların meşruiyetinin millî iradeye dayandığına, millî iradenin tecelli ettiği yerin Türkiye Büyük Millet Meclisi olduğuna, hangi düşünce ve gerekçeyle olursa olsun demokratik rejime ve Parlamentonun anayasal yetkilerine dışarıdan her türlü müdahalenin gayrimeşru ve kabul edilemez olduğuna inanmaktadır.
Diğer taraftan, bu süreçte Türk Silahlı Kuvvetlerinin tümüyle tahkir edilmesine ve Mehmetçik'in itibarsızlaşmasına yol açacak, Türk milletinin ittifak hâlinde karşı durduğu bu hain girişimden yeni kutuplaşmalar üretecek girişimlerin önüne geçilmesi konusunda yetkililerin duyarlı olması, olağanüstü hâl uygulamasındaki hukukun egemen kılınması, mazlum ile hainin birbirine karıştırılmaması, hak ve adaletten şaşılmaması gerekmektedir. Bu süreçte, ülke yönetiminde gösterilen zaafın da tüm boyutlarıyla ortaya çıkarılması, kastı ve ihmali olan her alandaki sorumluların tespit edilmesi "Önce Türkiye, önce Türk milleti, önce Türk vatanı." demeyenlerin ifşa edilmesi zorunlu bulunmaktadır.
Değerli milletvekilleri, tasarının gerekçesinde ülkemize yönelik yüksek vasıflı iş gücü göçünün yabancıların çalışma izinleri konusunda yeni düzenlemeler yapılmasını zorunlu kıldığı ifade edilse de meselenin bu denli iyimser değerlendirilmesinin gerçeklerle bağdaşmadığı ortadadır.
Tasarıyla, esasen, ülkemizin istihdam alanı sınırsız bir şekilde yabancılara açılırken, Türk vatandaşları için aranan bazı şartlar yabancılardan istenmeyecektir. Bu durum, işsiz yüz binlerce Türk gencine, Türk vatandaşlarına karşı bir haksızlıktır. Bu durumda devletin önceliği, kendi vatandaşlarına yönelik ilave iş imkânları geliştirmek, işsizlik ve yoksullukla mücadele için etkili önlemler almak; yatırım, üretim ve istihdam zincirini sağlıklı bir şekilde hayata geçirmek olmalıdır. Nitekim, hâlen genç işsizlik oranı ülkemizde yüzde 16'nın üzerindedir. Ülkemizde üniversite mezunu, yetişmiş, atanmayı bekleyen binlerce nitelikli iş gücü bulunmaktadır.
Bu düşüncelerle hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)