| Konu: | Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, askerî darbe girişimi sebebiyle, Türkiye Büyük Türkiye Büyük Millet Meclisini olağanüstü toplantıya çağırdığına ilişkin tezkeresi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 114 |
| Tarih: | 16.07.2016 |
HALKLARIN DEMOKRATİK PARTİSİ GRUP BAŞKAN VEKİLİ İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Sayın Başkan, siyasi parti gruplarının değerli başkanları ve değerli milletvekilleri; dünden beri halkımızın iradesi ve Parlamentoya yönelmiş olan katliamcı darbe girişimi üzerinde Halkların Demokratik Partisinin görüşlerini aktarmak üzere söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, 15 Temmuz akşamı saat 10.00 sularında başlayan ve hâlâ bu saate kadar bir tehdit olarak varlığını devam ettiren, hedefi ve biçimi Türkiye demokrasisi ve kaos yaratmak olan bir darbe girişimiyle karşı karşıyayız. Öncelikle, partim adına bu darbeci anlayışı en sert biçimde lanetlediğimi, kınadığımı ifade etmek istiyorum. Askerî, bürokratik veya sivil hiçbir darbenin tek bir meşru gerekçesinin olamayacağını bir kez daha ifade etmek istiyorum. Parlamentoya ve halk iradesine karşı yapılmış olan her türlü saldırıya karşı tutumumuz bugüne kadar net ve ilkeli olmuştur. Bu darbe girişiminin de kontrol altına alınması partimiz açısından en büyük temenni ve en büyük amaç olarak ortaya konmuştur. Maalesef bu darbe girişiminde ortaya konan pervasız saldırılar sonucu 161 yurttaşımız yaşamını yitirmiş, 1.440 yurttaşımız yaralanmış, halkın iradesini temsil eden Parlamento bile savaş uçaklarıyla bombalanmış, helikopterler tarafından taranmıştır. Bu tablonun kendisi bile ülkemizdeki demokrasinin nasıl büyük bir tehlike altında olduğunu ortaya koyması açısından yeterlidir. Bu kapsamda ben dünkü katliamcı saldırılarda yaşamını yitiren bütün yurttaşlarımıza Allah'tan rahmet, kederli yakınlarına ve tüm halkımıza başsağlığı, yaralılara acil şifalar diliyorum.
Böylesi saldırılar ne dün ne bugün ne de yarın asla başarıya ulaşamayacaktır. Bu tarz saldırıları yapanlar veya yapmaya niyeti olanlar Türkiye'de halkın iradesine yönelik herhangi bir şekilde darbe yapmak isteyenler bilmelidir ki, Türkiye halkları darbeye asla prim vermedi, boyun eğmedi, bundan sonra da asla boyun eğmeyecektir
Türkiye demokrasi mücadelesi 1960, 1971, 1980 darbelerinde, 28 Şubatta ve e-muhtıralarında görüldüğü üzere askerî veya başka yollarla gerçekleşen her darbeye karşı bugüne kadar dimdik durmuştur. Bizler de HDP şahsında bu demokrasi mücadelesinin bir parçası olmanın onurunu bir kez daha bütün halklarımızla buradan paylaşmak istiyoruz. Demokratik siyaseti kesintiye uğratmaya çalışan her girişime karşı HDP bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da tarihî direnişin bir temsili olarak kendi misyonunu, görevini, rolünü oynamaya devam edecektir. Bu kapsamda, barış, demokrasi, insan hakları ve hukuk devleti temelinde her türlü siyasi iş birliğini gerçekleştireceğimizi halkımıza açık ve net bir şekilde burada ifade ediyoruz. Demokratik siyaset dışında siyaseti dizayn etmeye çalışan hiçbir yol ve yöntem partimiz tarafından asla kabul edilmeyecektir.
Değerli milletvekilleri, dün akşam 10.00 sularında başlayan ve sabah saatlerine kadar da şiddetini artırarak devam eden; halka, resmî ve özel kurumlara, siyasetçilere, millet egemenliğinin temsil edildiği Meclise, havaalanlarına, basın-yayın kuruluşlarına ve ülkenin birçok noktasına dönük olarak gerçekleştirilen saldırılar ülkemiz siyaset tarihi açısından bir kırılma noktası olarak tarihe geçecektir. 1960 ve 1980 askerî darbeleri, 28 Şubat ve e-muhtıra örnekleri tipik birer askerî darbeydi ancak dün akşamki darbe girişimi ise, Parlamentonun bombalanması, yüzlerce sivil insanın sokak ortasında katledilmesi, kurum ve kuruluşlara yönelik yapılan baskınlar ve havadan yapılan bombardımanlarla tipik bir askerî darbeyi aşan, vahşet, katliam ve kaosu hedefleyen çok komplike bir planlamayla karşı karşıya olduğumuzu ortaya koymuştur. Belli ki, bu saate kadar süren saldırılar Türkiye'de siyaset kurumunu ve kamu işleyişini ortadan kaldırıp bir grup çıkar odağının Türkiye'de halka ve kurumlara tahakküm etmesini amaçlamaktadır. Bu yönüyle, hedeflenenin, 78 milyonun tamamının siyasi iradesi olduğunu bir kez daha altını çizerek ifade etmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, Türkiye'de devleti ele geçirmeye çalışan iktidar kavgaları ve bunun yarattığı toplumsal kutuplaşmalar ülkeyi uçurumun kenarına doğru uzunca bir süreden beri sürüklemekteydi. Bu siyasi ve toplumsal gerginliğe karşı tek çıkış noktasının, Kürt meselesi başta olmak üzere Türkiye'nin köklü sorunlarının çözülmesi, hukuk devletinin güçlendirilmesi ve demokratik siyasetin tahkim edilmesi gerekliliğini, halklarımıza ve tarihe karşı olan sorumluluğun bir gereği olarak, bugüne kadar bulunduğumuz her platformda ifade ettik. Bu çözüm önerilerimizin dikkate alınmaması durumunda da işleyen darbe mekaniğinin, Türkiye demokrasisini toptan ortadan kaldırmaya yöneleceği hususunda gerekli uyarıları Halkların Demokratik Partisi olarak yapmaya çalıştık. Bütün uyarılarımıza rağmen, bugüne kadar işbaşında olan tüm iktidarlar, Türkiye'nin temel meselelerinin çözülmesi, demokratikleşme hamlelerinin gerçekleştirilmesi ve ülkeyi bir darbe anayasasından kurtarma noktasında, maalesef, halkımızın beklentilerini tam olarak karşılayamamıştır.
Yine, özellikle 2013 yılına kadar yanlış politikalarla güçlendirilen paralel yapının durumu, 7 Haziran seçimlerinden sonra ortaya çıkan halk iradesinin tanınmaması, bu Parlamento eliyle seçilmiş siyasetçilerin dokunulmazlıklarının alınarak askere dokunulmazlığın verilmesi, halk iradesini temsil eden seçilmiş siyasetçilerin cezaevlerine gönderildiği birtakım siyasi operasyonlar, maalesef, demokratik siyaset alanını olabildiğince daraltmış ve siyaset kurumunu bir bütün olarak darbecilerin açık hedefi hâline getirmiştir.
Bizler, HDP olarak, halkı hedef alan bu darbe girişimine zemin hazırlayan en önemli tarihsel gerçekliklerden birinin de özellikle 7 Hazirandan sonra devreye konan çatışma ve savaş politikaları olduğunu ifade etmekteyiz. Çatışmalı ortam, demokratik siyaset zeminini zayıflatmış, tankların şehirlere inmesi toplum ile şiddet arasındaki kötülüğü sıradanlaştırmış, demokrasi dışı güçlere yasal ve fiilî güçler katarak maalesef darbe mekaniğini canlı ve diri tutmuştur. Çatışmalı ortamın olduğu kentlerde inisiyatif sivil iradeden askerî iradeye geçmiş ve darbe mekaniğine can suyu veren birtakım antidemokratik uygulamalar da maalesef bütün halklarımızın önüne gelmiştir. Bir ülkede darbe mekaniği, demokratik siyasetin ve hukukun, adaletin, eşitliğin ve özgürlüğün sağlanmadığı ortamda işler. Bu açıdan, darbe ihtimali üzerinden düşündüğümüzde, 15 Temmuzda yaşanan bu darbe girişimi darbelere yol veren zemin yok edilmeden, demokrasi ve özgürlükler geliştirilmeden asla ve asla sonlanmayacaktır.
15 Temmuz saldırısı ve darbe girişimi çok şükür ki umduğunu bulamamış, bilakis halklarımızın, siyaset kurumunun doğru tavırlarıyla, güçlü demokrasi mesajlarıyla alt edilmiştir. Bugün itibarıyla, siyasi iktidar başta olmak üzere bütün siyaset kurumuna önemli görev ve sorumluluklar düşmektedir. Özellikle bu saldırının ortaya çıkmış olduğu zemin üzerinden siyaset kurumunun şapkayı tekrar önüne koyması ve temel politikaları tekrar tartışmaya başlamasının hayati olduğunu düşünmekteyiz.
Dün olduğu gibi bugün de ve gelecekte de darbenin panzehrinin barış ve demokrasi olduğunu bir kez daha ifade etmek istiyoruz. Barış ve demokrasinin tesis edilmediği bir yerde darbe ihtimali her zaman vardır ve maalesef var olmaya devam edecektir. Dün Ankara'da tankları ve savaş uçaklarını ortaya çıkaran tehlikeyi bu bakış açısı üzerinden değerlendirmemiz gerekiyor. Demokratik siyaset esas hâline getirilmediği sürece, ağustos ayından beri bu Meclis kürsüsünde de defalarca ifade ettiğimiz, Cizre'de, Sur'da, Nusaybin'de, Şırnak'ta, Silopi'de, Silvan'da, Lice'de, Yüksekova'da yaşananların Ankara'da, İstanbul'da, İzmir'de, İç Anadolu'da, Karadeniz'de, Ege'de, Akdeniz'de yaşanma ihtimaline hep dikkat çektik; ne yazık ki bunu anlamamız için dünkü darbe girişiminin gerçekleşmesi beklendi. Ancak 15 Temmuzda haklarımızın, kimsenin kimliğine bakmadan, ırkına, diline, dinine sorgulama yapmadan eşitlikçi bir tavır sergilemesi ve demokrasiden yana duruşu gelecek açısından hepimizde büyük bir umut yaratmıştır. Bu kapsamda, başta siyasi iktidar olmak üzere tüm siyaset kurumları Türkiye'nin demokratikleşmesine dair bu hayati aciliyeti bir an önce gündemlerine almalıdır. Tüm siyaset kurumları ve sorumluluk makamları ayrıştırıcı, kutuplaştırıcı dilden vazgeçmek, insan hakları ve özgürlüğüne dayanan bir hukukun oluşması, siyasi operasyonlara son verilmesi, antidemokratik arayışların sonlandırılması, ülkeye refah, barış ve huzur getirilmesi için üzerine düşen sorumluluğu bir an önce yerine getirmelidir.
Değerli milletvekilleri, 15 Temmuzda gerçekleşen bu demokrasi karşıtı darbeyi ve bu katliamcı saldırıları bir kez daha "ama"sız, "fakat"sız ve "ancak"sız şiddetli bir şekilde kınıyoruz. Hükûmetin bugünden tezi yok tüm ülkede demokratik siyasetin güçlendirilmesi hususunda muhalefet partileriyle birlikte hareket etmesi, dünden bu yana yaşananları halkımıza ve kamuoyuna bütün gerçeklikleriyle birlikte açığa çıkararak aktarması son derece önemlidir. Ülkemizi darbeler sarmalından çıkarıp demokrasi adasına dönüştürmek için önemli bir milatla karşı karşıyayız. Bu miladın gerçekleşmesi ve dün yaşananlardan ötürü siyasi parti ve şahıs çıkarlarının arka planda tutulması hususunda tüm siyasetin, sivil toplumun, emek güçlerinin duyarlı tavrını olumlu bulduğumuzu ve bu tavrın sonuna kadar devam etmesi gerektiğini bir kez daha ifade etmek istiyorum.
Son olarak, buradan bütün halklarımıza çağrı yapıyoruz: Karşı karşıya olduğumuz demokrasiye saldırı girişiminin amaçlarından biri toplumdaki kutuplaşmayı artırmak, kaos yaratarak iç savaşın kapılarını aralamaktır. Bu kapsamda, kaos isteyenlerin amaçlarına hizmet etmemek için hiç kimse bir diğerine şiddet ve zor yöntemlerini kullanmamalıdır. Demokratik tepkilerini alabildiğince ortaya koyan halkımızın duruşu ne kadar önemliyse bu şekilde ülkemize de yakışmayacak olan birtakım şiddet manzaralarının ortaya çıkması da o düzeyde yanlış ve tehlikeli olacaktır. O nedenle, önümüzdeki dönem açısından her birimizin bu bilinçle, bu sorumlulukla kendi söylemlerine ve kendi pratiklerine dikkat etmesi gerekir. Demokrasi halkın yönetimi demektir, kaos ise demokrasi karşıtlarının amacı.
Tüm sorunlarımızın yegâne çaresinin demokrasi ve barışta olduğunu bir kez daha ifade etmek istiyorum ve bu vesileyle de Parlamento bünyesinde bu darbe sürecini tüm ayrıntılarıyla ortaya çıkaracak ve geleceğe dair gerekli demokratik önlemleri alacak her türlü bilgi ve belgeye ulaşmaya, araştırma yapmaya tam yetkili, her siyasi partiden eşit sayıda olmak kaydıyla geniş katılımlı bir komisyonun kurulmasının önemini hatırlatır, hepinize bir kez daha saygılarımı sunarım. Bütün halklarımıza da buradan bir kez daha geçmiş olsun dileklerimi iletirim.
Sağ olun. (HDP ve CHP sıralarından alkışlar)