| Konu: | Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 113 |
| Tarih: | 14.07.2016 |
ERHAN USTA (Samsun) - Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun tasarısının 60/a maddesindeki önergemize ilişkin görüşlerimizi ifade etmek üzere söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlarım.
Şimdi, burada esas itibarıyla yapılan şey, Gelir Vergisi ve Kurumlar Vergisi Kanunu'nda yer alan AR-GE harcamalarının sadeleştirilmesini sağlamak amacıyla 5746 sayılı Kanun'a alınmasıdır. Biz de bunun gayet isabetli bir madde olduğunu düşünüyoruz.
Şimdi, tabii, burada AR-GE konusu önemli. Ben, burada, Milliyetçi Hareket Partisi olarak, bizim düşüncelerimizi bir miktar sizinle paylaşmak istiyorum.
Şimdi, biliyorsunuz, Türkiye, 1990'lı yılların sonlarından itibaren istihdamını tarımdan hizmetler ve sanayi sektörüne kaydırarak düşük gelirden orta gelir grubuna doğru yükseldi. Fakat, bu orta gelir grubundan yüksek gelir grubuna geçilmesi için yapılması gereken şey teknoloji üretmek, teknolojiyi ticarileştirmekle ancak mümkün olacaktır. Bütün dünyada da orta gelir grubundan yüksek gelir grubuna geçen ekonomilere baktığımızda ancak bununla bu işi başardıklarını görüyoruz.
Daha önceki konuşmalarımda benim sıklıkla ifade ettiğim bu "demokratik fırsat penceresi" hususu vardı. Türkiye, 2000'li yılların başında girdi, bir otuz yılı var -2028, 2030 gibi- yani önümüzde bir on beş yıl var. Bu on beş yıl içerisinde Türkiye eğer bir şey yapabilirse, bu genç nüfusunu kullanabilirse ve bu teknolojiyi geliştirip bunu ticarileştirebilirse içinde bulunduğu bu orta gelirden yüksek gelire geçme imkânı ancak o zaman olabilecektir. Fakat, bugünkü projeksiyonlara ve gelişmelere baktığımızda, burada aslında bizim biraz kötümser olmamızı gerektirecek bazı hususlar var. Onları bir miktar sizinle paylaşmak istiyorum.
Örneğin, şimdi IMF'nin projeksiyonlarını esas aldığımızda, 2008 yılında, biliyorsunuz, Türkiye, 10.444 dolar kişi başı geliri yakalamıştı. 2008'den 2023'e kadar reel bazda Türkiye'nin kişi başı geliri nasıl seyredecek diye baktığımızda -IMF 2021'e kadar yapıyor bunu ama- o son altı yılın ortalamasıyla bunu 2023'e uzattığımızda maalesef Türkiye'nin 2008 fiyatlarıyla kişi başı gelirinin ancak 10.125 dolar olacağını görüyoruz. Yani şunu söylemeye çalışıyorum: 2008'de yakalanan 10.444 dolar 2023 yılında dahi reel bazda yakalanamayacaktır. Dolayısıyla, burada bir on beş yıl... İşte, bu tam orta gelir tuzağı dediğimiz meseledir arkadaşlar.
Dolayısıyla, hani Hükûmet sıklıkla "Türkiye'de AR-GE harcamaları artırıldı." filan şeklinde bir şey söylüyor. Bu doğrudur, bir miktar artış var ama geldiği boyut hâlâ millî gelirin yüzde 1'idir. Bu çok düşüktür ve burada sonuçlara bakmamız lazım. Maalesef, bizim bu AR-GE harcamalarımızdaki artış hem seviyesinin düşük olması nedeniyle hem de yanlış kurgu nedeniyle çok fazla bir sonuç üretmiyor. Yani biz "AR-GE harcamaları arttı." diyoruz ama ihracatımız içerisinde teknolojik ürünlerin payının düştüğünü görüyoruz. Bunların rakamlarını sıklıkla veriyoruz. İşte, 2002'de yüzde 6,2'yken şu anda yüzde 3,5'a düştü. Hele hele beni daha da kötümserliğe sevk eden şey, 2013'ten 2014'e gelirken ortanın altı teknolojiden düşük teknolojiye doğru bir kayma var. Dolayısıyla, bunlar bizi kötümserliğe sevk ediyor.
Yapmamız gereken şey şu...
Ben bu AR-GE Yasası Mecliste görüşülürken "Bu, Doğu Bloku mantığıyla hazırlanmış bir yasadır." diye eleştirimi ifade etmiştim. Buradaki kastım şu: Şimdi, burada iki tane faz var. Birinci fazda AR-GE'nin desteklenmesi, AR-GE tabanlı bilgi üretilmesi ve prototipe dönüştürme var. Türkiye'de burada bir şeyler, çabalarımız var yani özellikle AR-GE'nin desteklenmesi konusunda çabalar var ama esas olarak ikinci faz çok daha önemli yani özgün teknolojiyi geliştirdiğimiz ve ticarileştirdiğimiz faz. Bizim kanunlarımızda, şu andaki mevcut kanunlarımızda ticarileştirmeye yönelik olarak yani bu ikinci faza yönelik olarak hiçbir şey yok. Hâlbuki en riskli, en maliyetli alanlarla ilgili birtakım çabalar gösteriliyor ama bunun -tabiri caizse- kaymağını yiyeceğimiz yerle ilgili programlarımız maalesef yok.
Dolayısıyla, burada bu ikinci fazla ilgili mesela seri üretim tesislerinin kurulması, teknolojinin, patentinin, lisansının, akreditasyonunun, standardizasyonunun, sertifikasyonunun, fikrî mülkiyet haklarının alınması ve markalaşma buralara yönelik olarak bizim programlarımızı geliştirmemiz lazım. Bu ikinci fazı yapmadığımız sürece burada bir yol katetme imkânımızın olmadığını ben üzülerek ifade etmek istiyorum.
Şimdi, tabii, yani bu birinci faz gerçekten çok riskli ve çok pahalı, dolayısıyla esas kaymak ikinci fazda. Dolayısıyla, geliştirdiğimiz teknolojileri ticarileştirerek ikinci fazla ilgili programlar yürürlüğe koyabilirsek Türkiye'nin önümüzdeki dönemde bir şeyler yapma imkânı olabilecektir. Dolayısıyla, bu AR-GE meselesine bütüncül olarak bakmamız lazım; birinci aşama ile ikinci aşamayı birleştirmeye yönelik gayretleri göstermemiz lazım. Bundan sonra da ben Meclisin bu yönde kanun çıkarmasının Türkiye açısından çok faydalı olacağını düşünüyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)