GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:112
Tarih:13.07.2016

İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 404 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın 3'üncü maddesi hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Genel Kurulu ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.

Tasarı bazı vergi ve harçlarla ilgili indirim ve uygulama kolaylıkları getirilmesi, iflas erteleme sisteminin yeniden düzenlenmesi, karşılıksız çek kullanımını önlemeye yönelik tedbirler alınması, şirket kuruluş ve tasfiye süreçlerinin kolaylaştırılması ve yeni bir varlık barışı öngörmektedir. 3'üncü maddeyle, iflası erteleme kararı üzerine borçlular aleyhine hiçbir takip yapılmaması ve evvelce başlamış takiplerin durması, ihtiyati tedbir ile ihtiyati haciz kararlarının uygulanmaması düzenlenmektedir. Yatırım için kaynak temin etmek ve yatırımları artırmak amacına yönelik olduğu ifade edilen bu düzenlemeler genel anlamda olumlu olmakla birlikte gerçek ve tüzel kişilerce yurt dışında bulunan para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarının hiçbir kayda tabi olmadan, nereden ve nasıl temin edildiğine bakılmadan, vergilendirilmeden ve diğer kişiler nam ve hesabına bildirim imkânıyla Türkiye'ye sokulması kabul edeceğimiz bir durum değildir. Böyle bir düzenleme karşısında, örneğin, uyuşturucu ticaretinden veya silah kaçakçılığından elde edilmiş, terör örgütlerine ait bir varlığın ülkeye girişine mâni bir hâl var mıdır? Bu ve benzeri kara paraların aklanmasının önünde bir engel bulunmakta mıdır? Konunun Panama Belgeleri'nin çıktığı döneme denk gelmesi tesadüf müdür? Düzenlemeyle varlık sahiplerinin adları kamuoyunda gizlenmek istendiğine göre varlıklar açısından ortada ayıplı bir durum mu söz konusudur? Akla gelen bu ve benzeri soruların cevap bulmaması hâlinde şüpheli işlere zemin hazırlayan bu düzenleme mahşeri vicdanda da kabul görmeyecektir.

Kuşkusuz, ekonomiyi büyütebilmek için yatırıma, yatırım için de kaynağa ihtiyaç duyulmaktadır. Sorun, ülkemizin yurt içi kaynaklarının yani iç tasarrufların AKP hükûmetleri döneminde ülke tarihinin en düşük düzeylerine, yüzde 15'lerin altına inmesidir. Yurt içi tasarruflarımız gelişmekte olan ülkeler ortalamasının yaklaşık 20 puan altındadır. İç ve dış kaynakların verimli ve üretken alanlarda kullanılamaması da Türkiye'nin bir başka kronik sorunudur. Demokrasi, hukuk ve eğitim sistemi, kamu yönetiminin işleyişi, iş gücünün niteliği, şeffaflık, ekonomideki kayıtlılık ve öngörülebilirlik verimliliği etkileyen, yatırımcı için belirleyici temel faktörlerdir. Oysa Türkiye, Uluslararası Şeffaflık Örgütünün açıkladığı küresel yolsuzluk algısı sıralamasında son iki yılda 13 basamak birden kötüleşmiştir.

Yine ülkemizde yayınlanan beklenti ve güven anketlerine bakıldığında da, tarihin en kötü dönemlerinin yaşanmakta olduğu görülmektedir. Tüm bunlar aslında ülkemize istenen düzeyde yatırımların neden çekilemediğini göstermektedir.

Değerli milletvekilleri, AKP idaresindeki Türkiye, sağlıklı bir yatırım, üretim ve istihdam zinciri kuramamış, yatırımcıya güven telkin edecek hukuk sistemi ve adaletli bir yönetim düzeni tesis edememiştir. Yasalar üretken yeni yatırımları teşvik etmekte yetersiz kalmıştır. Dünya Bankasının yayınladığı 2016 Yılı İş Yapma Kolaylığı Endeksi'nde Türkiye 55'inci sıraya, işe başlama kolaylığında ise 94'üncü sıraya gerilemiştir. Bu durum, yatırım için uygun ortam oluşturulamadığını göstermektedir. Nitekim, yabancı sermaye daha çok banka, sigorta, finans sektörleriyle gayrimenkul satışı ve AVM'lerle sınırlı olarak ve el değiştirme şekliyle ülkemize girmiştir. Yatırımsız sermaye girişi sonucunda da işsizlik azaltılamamış, yüzde 9-11 aralığında kalıcı hâle gelmiştir.

Bu defa, daha önce defaatle getirilen çeşitli teşvik düzenlemelerinin bir yenisi önümüzdedir. Yatırıma, üretime ve istihdama katkısı olacak, milletimizin yararına her girişimi destekliyoruz. Bununla birlikte, yatırımcıyı cezbetmek için yasaların tek başına yeterli olmadığı da açıktır. Esas olan, ülkedeki yönetim anlayışı, hukuk düzeni ve güvendir. Ancak ifade etmeliyim ki, AKP icraatları Türkiye'yi muhataplarının güven duyacağı bir ülke olmaktan giderek uzaklaştırmaktadır.

Bu düşüncelerle konuşmamı bitirirken, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)