| Konu: | Yirmi iki yıldır tutuklu bulunan İlhan Çomak'ın davasının bugün İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldüğüne, Başbakan Binali Yıldırım'ın acil servislerle ilgili yaptığı tanımlamaya ve 23 Mart 1960 tarihinde Şanlıurfa'da vefat eden Bediüzzaman Saidi Nursi'ye ilişkin açıklaması |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 112 |
| Tarih: | 13.07.2016 |
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, 21 yaşında tutuklanan ve yirmi iki yıldır hakkında herhangi bir hüküm olmadan tutuklu bulunan İlhan Çomak'ın davası bugün bu saatlerde İstanbul Adliyesi 4. Ağır Ceza Mahkemesinde görülüyor. Dünya tarihinde görülmemiş bir hukuk garabetiyle karşı karşıyız. Sadullah Ergin'den, Kenan İpek'ten Bekir Bozdağ'a kadar defalarca İlhan Çomak'ın durumuyla ilgili görüşmemize rağmen, bu konuda ortada olan hukuksuzluk örneği aşikâr olmasına rağmen AKP siyasi saiklarla hâlâ İlhan Çomak'ı hüküm verilmeden yirmi iki yıldır tutuklu bir şekilde cezaevinde tutmaya devam ediyor. Bu tavrı kınadığımızı, bu hukuksuzluğu kınadığımızı ifade ediyor ve bugünkü mahkemeden acil bir tahliye talebimizin olduğunu belirtmek istiyorum.
Diğer taraftan, dün Başbakan Binali Yıldırım'ın acil servislerle ilgili yapmış olduğu cinsiyetçi, ayrımcı ve düzeysiz tanımlamayı kınadığımızı, hem bir hekim olarak hem Halkların Demokratik Partisi Grup Başkan Vekili olarak kınadığımızı ve bir özür beklediğimizi ifade etmiştim. Bu saate kadar herhangi bir özür gelmemiştir. Sayın Binali Yıldırım'a şunu hatırlatmak isterim ki şu anda Türkiye'nin gelmiş olduğu tablo içerisinde acil servislerin önünde kendi çocuklarının cenazesini tanımaya çalışan ailelerin dramı yaşanıyor. Böylesi bir ortamda kadın sağlık çalışanlarını ve acil servise başvuran kadın hastaları, kadın hasta yakınlarını her türlü şiddete ve tacize maruz bırakabilecek riskleri taşıyan bu açıklamayı derhâl geri alması gerektiğini bir kez daha buradan ifade etmek istiyorum.
Diğer taraftan...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Ek sürenizi veriyorum Sayın Baluken.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Tamamlıyorum Sayın Başkan.
Bediüzzaman Saidi Nursi ya da Saidi Kürdi bu ülkede ilmî ve manevi değerlere büyük katkısı olan, "çağın üstadı" olarak bilinen bir alimdir, büyük bir insandır. Bediüzzaman, büyük emeklerle ve yarattığı değerlerle yürütülen yaşamı sonrası da 23 Mart 1960'ta Şanlıurfa'da vefat etti. 27 Mayıs darbesi sonrası da, 12 Temmuz 1960'ta cuntanın emriyle Saidi Nursi'nin mezarı yıktırıldı ve mezarı açılarak o dönem, naaşı, kemikleri, bugün itibarıyla da bilinmeyen bir yere gömüldü. Kendisini muhafazakâr olarak tanımlayan AKP iktidarı döneminde de Bediüzzaman Saidi Nursi, Şeyh Sait ve Seyit Rıza başta olmak üzere bütün bu büyük kanaat önderlerinin, alim insanların mezar yerlerinin iadesine yönelik bütün taleplerimize cevap verilmemiştir. Cevap verilmediği gibi Lice, Dicle, Varto başta olmak üzere birçok yerde mezarlık alanlar bizzat AKP'nin talimatlarıyla bombalanmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Mezarlıklara karşı, mezarlara karşı savaş açan bir pratik sergilenmiştir. Bu tutumu da kamuoyunun ve Türkiye halklarının takdirine bırakıyorum.
Teşekkür ederim.