| Konu: | Danıştay Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 110 |
| Tarih: | 30.06.2016 |
ZEYNEL EMRE (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Günlerden beridir adalet üzerine konuşuyoruz, bugün burada konuştuğumuz yasa tasarısının sakıncaları üzerine sizleri uyarıyoruz ancak belli ki bildiğinizi yapacaksınız, yine bizi dinlemeyeceksiniz. Gün gelecek "Yine yanlış yaptık, yine hata yaptık, yine kandırıldık." diyeceksiniz. Nasıl olsa o vakit geldiğinde de bir sorumlu bulursunuz. Aslında, tam da yargıya ilişkin böylesine önemli bir değişikliğin görüşüldüğü günlerde geçmiş dönemde dış politikaya yönelik yaptığımız itirazların da ne kadar haklı olduğu ortaya çıkmış oluyor. Bizim bunu söylememizin nedeni bugün kimseye bir şey ispatlamak düşüncesi değil ancak sizin yanlışınızı anlatıp doğruyu fark etmeniz zaman alıyor, bu vakte kadar da ortaya ciddi mağduriyetler çıkıyor.
İsrail'le anlaşma konusu hakikaten çok ilginç. Seçim döneminde yaptığınız konuşmaları düşündüğümüzde, kendi ifadesiyle o dönemin başbakanı, Mavi Marmara'dan mağdur olan insanlar, aileler yapılan anlaşmaya itiraz edince yani oradaki Türkiye vatandaşlarına yönelik operasyon yapan İsrail askerlerinin bu anlaşma sonucunda aklanacağına yönelik bir şey çıkacağı öğrenildiği vakit tepki gösterdiler, "Tazminat istemiyoruz." dediler ve orada ne dendi iktidar tarafından: "Bizden izin mi alındı?"
Değerli milletvekilleri, çok basit bir soru soruyorum: Türkiye kara sularından bir geminin çıkışı, başka bir ülkeye gidişi, tekrar Türkiye kara sularına gelişi herhangi bir izne tabi mi, değil mi? Şayet izne tabiyse bu konuda izin verilmiş mi, verilmemiş mi? İzin verilmediyse o zaman o geminin kaptanına, gemiyi kullanana, içerisinde bulunanlara, oraya gidenlere yönelik herhangi bir soruşturma yapılmış mı, yapılmamış mı? Şimdi, biliyoruz ki böyle bir soruşturma yok.
Aslında, Suriye meselesi de bu durumdan farklı değil. En büyük yanılgınız Suriye'deki bu iç karışıklık yaşanırken bizim bundan etkilenmeyeceğimizi düşünmek. Bir defa şundan da vazgeçmek lazım: Ne kadar bomba patlarsa patlasın, ne kadar olay olursa olsun "Güvenlik zafiyeti yoktur, bizim sorumluluğumuz yoktur." demek anlaşılır bir politika değil. Bakın, güvenlik zafiyetini de araştırmak lazım, istihbarat zafiyetini de araştırmak lazım. IŞİD gibi bağımsız hücrelerin kendi iradesiyle, bir merkezden talimat almadan yani hücre yapısıyla yapılanan bir örgüte karşı etkili istihbarat ve sınır güvenliği asıl önemli olandır. Anlaşılan, Türkiye bir dönem IŞİD ve benzeri cihatçıların merkezi hâline gelmiş, ne kadar derinlerde örgütlendiklerini ve kaç tane hücreleri olduğunu da tam olarak bilmiyoruz. Türkiye'de istihbarat birimleri AKP iktidarının muhaliflerine yönelik araştırma yapacağına, bunları takip etmek için harcadığı enerjinin önemli bir kısmını belki IŞİD'e karşı harcasa bu denli patlamalarla karşılaşmayacağız. (CHP sıralarından alkışlar)
Son olarak şunu ifade etmek istiyorum: Biz geçmiş dönemden bugüne kadar adaletle ilgili, eğitimle ilgili, dış politikayla ilgili birçok eleştiri getirdik; "Böyle yapmayın, sonuçları çok ağır olur." dedik; maalesef, birçoğunda bugün haklı çıkıyoruz. Sizin haklı çıktığımıza yönelik geçmiş dönemde yürüttüğünüz politikaların tersine bir dış politika izlemeye başladığınızı görüyoruz.
Dolayısıyla şunu söylemek istiyorum: Siz özür dilemeye başladınız. Geçmiş dönemde Cumhuriyet Halk Partisinin çözüm sürecinde söylediği -yanlış politikaya yönelik- dış politikada ileri sürdüğü düşünceleri eleştirdiniz; eğitimde söylediğini eleştirdiniz, adalette söylediğini eleştirdiniz. Dolayısıyla, eliniz değmişken bir özür de Cumhuriyet Halk Partisi Grubundan dilemenizi istiyoruz. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, bugün burada konuştuğumuz yasalaşacak bu tasarıyı çok yakın bir zaman içerisinde, çok kısa süre içerisinde "Yine hata yaptık." deyip buraya getireceksiniz. Biz de bu tutanaklardan çıkartıp burada yaptığımız konuşmaları size hatırlatacağız diyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)