| Konu: | HDP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 110 |
| Tarih: | 30.06.2016 |
KAMİL AYDIN (Erzurum) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Efendim, 2 Temmuz 1993 hakikaten büyük bir trajedinin yaşandığı bir tarih. Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak olayın akabindeki yıllarda, mahkeme sürecinde, hukuk bağlamından koparmadan hep faillerin bulunması noktasında gerekli tavrımızı, gerekli işlemlerin yapılması konusunda hassasiyetimizi gösterdik. Bunun somut bir örneğini sizlerle paylaşmak istiyorum. Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Doktor Devlet Bahçeli'nin 15 Mart 2012'de yaptığı bir basın açıklamasından iki bukle okumak istiyorum: "2 Temmuz 1993 tarihinde vuku bulan Sivas olayları, yakın tarihin en üzücü ve insanlıkla ilgisi olmayan trajik gelişmelerinden biridir. Bir kıyım olan bu acımasızlığa ve vicdansızlığa manevi değerlerimizin alet edilme sinsiliği ise meselenin bir başka mahzurlu ve tehlikeli tarafını teşkil etmiştir."
Şimdi, Sayın Genel Başkanımızın bu tavrı gerçekten özetliyor. Hiç kimse böyle bir olayı tasvip etmez, hele hele böyle mübarek bir günde bunun Muaviye, Yezidvari bir Kerbelâ olayından çok farklı bir şey olarak görmek çok fazla inandırıcı değildir.
Değerli milletvekilleri, yaşama hakkı gerçekten uluslararası hukukta da inanç sistemlerinde de insanın en temel hakkıdır. Elbette ki insanı yaşatmalıyız çünkü hüküm bellidir, canı veren ancak can alma yetkisine sahiptir ya da bir kişinin canını alan bir âlemin canını almış gibi muamele görür. Biz böyle bir kültürden, gelenekten geliyoruz. Dolayısıyla, bu olayın tasvip edilecek bir yanı yoktur. Fakat ben o döneme götürmek istiyorum sizi, birkaç gazete kupürü okumak istiyorum. Efendim, bazı yazarların bu olayla ilgili çok veciz yorumları var: Mesela Altan Öymen şöyle demiş: "Aziz Nesin'in bir süreden beri yaptığı konuşmaların büyük çoğunluğumuzca hoş karşılanmadığı muhakkak." Ertuğrul Özkök, Hürriyet'ten, diyor ki: "Bir tahrik başka bir tahrikle büyüyor. Aziz Nesin'in hassasiyet yaratan, tahrike varan sözleri karşı tahrikle birleşiyor ve hepimizi ciddi şekilde endişelendiren bir sonuç ortaya çıkıyor ama bir gün tarih yazıldığı zaman bu katliamı gerçekleştirenler kadar buna psikolojik zemin hazırlayan insanlar da sorumlu tutulacaktır. Bu, elinde benzinle otel lobisini yakan için de geçerlidir, ne yazık ki Aziz Nesin için de geçerlidir." Cengiz Çandar: "Olayların tetiği Aziz Nesin'in provokasyonuyla çekiliyor ve başka provokatörlerin de olayların içine girmesi ve devletin acziyle beslenerek Madımak Oteli'nin kundaklanmasına ve 35 kişinin yanarak ve boğularak can vermesine işler varıyor. Türk milletinin yüzde 60'ından fazlasının aptal olduğu kanaatini her yerde tekrarlayan Aziz Nesin'in bu saptamasında doğru bir husus var. Eğer 80'ine dayanmış Aziz Nesin bunak değilse Türk milletinin bir aptal ferdi." diye noktalamış Cengiz Çandar. Oktay Ekşi de şöyle diyor: "Halkta bir hazırlanmışlık olmasa Aziz Nesin'in Pir Sultan Abdal Şenlikleri'nde söylediği birkaç münasebetsiz cümle bu kadar tepkiye yol açmazdı. Nihayet, beyin damarlarının kireçlendiği izlenimi veren, öte yandan da bir hırsıpîrîyle yanıp tutuşan birinin hezeyanları olarak değerlendirilip biterdi." Ve Yalçın Doğan tek bir cümleyle o günkü olayları özetliyor: "Önce Aziz Nesin'e 'Artık dur.' demek gerekiyor." diye o günün basınından birkaç başlık aldım.
Saygıdeğer milletvekilleri, şimdi, elbette ki biz "İnsanı yaşatmalıyız ki devlet yaşasın." düsturuyla hareket ediyoruz. Gerçekten, insanın en değerli hazinesidir yaşama hakkı ama inanın, bir coğrafya üzerinde, bir yapı üzerinde, bir devlet üzerinde hain emelleri olan, gizli planları olan büyük güçler ya da küçük güçler, oluşumlar, terör örgütleri -ne derseniz deyin- onlar böyle düşünmeyebilirler, düşünmüyorlar da. Onlar, bizim, özellikle, Türkiye'de şu anda, bizim kendi kültürümüz açısından zenginlik saydığımız birtakım değerleri zaaf olarak algılıyorlar. Bu da çoğunlukla mezhep ve etnisite bağlamlı. Hâlbuki, biz bunları gerçekten bir zenginlik, bir çeşni olarak, bir güzellik olarak algılarken onlar da bir zaaf olarak algılayıp zaman zaman o zaaf yerlerini -eğer bir hesap varsa- harekete geçirmek için birtakım hamlelerde bulunuyorlar. Bu, Maraş olaylarında, bizler çok iyi hatırlıyoruz, bizim lise yıllarımızdı, Çorum olaylarında...
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) - Hocam, ne olursa olsun bu katliamı açıklar mı ya! Böyle bir şey savunulabilir mi!
NECATİ YILMAZ (Ankara) - Meşrulaştırmayın hiç değilse.
KAMİL AYDIN (Devamla) - Savunmuyorum, dinleyin lütfen. Bir kronoloji sunuyorum size.
NECATİ YILMAZ (Ankara) - Meşrulaştırıyorsunuz ama.
KAMİL AYDIN (Devamla) - Bir olayı yorumlarken sebep-sonuç ilişkisini iyi kuralım.
ALİ ŞEKER (İstanbul) - Katilin hiç mi suçu yok?
KAMİL AYDIN (Devamla) - Bakın, evet, Sivas bir katliamdır, bunu kimse telif edemez, bunu kimse telif edemez ama mezhep farklılığını bir ayrışma sebebi görenlere de buradan bir ders verelim. Şimdi ben gerekçeyi okuyacağım size.
NECATİ YILMAZ (Ankara) - Dersi katillere verin.
KAMİL AYDIN (Devamla) - Geleceğim, biraz dinleyin. Süremi tamamlayayım.
Gerekçeden bir cümle okuyorum: "Selçuklu'dan Osmanlı'ya Anadolu ve Mezopotamya topraklarında farklı inançlara yaşam hakkı tanınmamış, katliamdan geçirilmiş ve asimilasyona tabi tutulmuşlardır. Osmanlı mirasını devralmış Cumhuriyet Dönemi iktidarları da benzer anlayışları sürdürmüştür." Şimdi, mübarek gün, ben vicdanıma elimi koyuyorum. Selçuklu katliam yapmış, Osmanlı yapmış, yetmemiş gibi bu bakiyeden doğan -büyük bir mezhep birlikteliği içerisinde, zenginlik kabul ederek bir etnisite birlikteliği içerisinde büyük bir zenginlik kabul edip- Türkiye Cumhuriyeti de yapmış katliamları. Peki, bu Anadolu ve Mezopotamya coğrafyası...
Arkadaşlar, bir de artık şu arkaik kelimelerden vazgeçelim. Yani, "Mezopotamya" kelimesi ilahi kitaplarda, çok eski arkaik kitaplarda, kaynaklarda kullanılan bir şey. Yani eğer "Mezopotamya" diyeceksek... "Anadolu" kelimesi de aslen Türkçe değil, biliyor musunuz? Yunanca bir kelimedir. Doğudur, Ege'nin doğusudur, güneşin doğduğu yerdir ama biz işte o birlik, beraberlik düşüncemizle onun içini doldurduk, analar koyduk onun içine. Dolayısıyla, eğer "Mezopotamya" ve "Anadolu" diyecekseniz o zaman Selçuklu'dan önce kimse yaşamadı mı bu coğrafyada, onlar katliam yapmadı mı? Niye bu böyle ille de klişeleşmiş ifadeler, sebep-sonuç ilişkisinden yoksun...
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) - Mezopotamya ayrıdır, Anadolu ayrıdır, aynı şey değil.
KAMİL AYDIN (Devamla) - ..."Selçuklu katliam yapmış, Osmanlı yapmış, cumhuriyet de onların bıraktığı yerden devam etmiş."
Şimdi, bakın, evet, Anadolu'da çok isyanlar olmuş, çok ayaklanmalar olmuş, listesi elimde, birkaç tanesini okuyayım isterseniz. Sadece tek bir gruba, tek bir inanç sistemine, tek bir etnisiteye yönelik bir katliamdan söz edersek o zaman sahip çıkamayız, hepsini söyleyeceğiz. Bakın, Osmanlı dönemindeki ayaklanmaları okuyayım, koca bir liste, inanın. İzmiroğlu Cüneyt Bey ayaklanması, Küçük Mustafa ayaklanması, Candaroğlu ayaklanması, Karamanoğulları, Mısır'da hain Ahmet, Celali ayaklanması, Genç Osman'a karşı yeniçeri, sipahi ayaklanması vesaire, vesaire.
NECATİ YILMAZ (Ankara) - Sivas'ta ayaklanma mı oldu?
KAMİL AYDIN (Devamla) - Şimdi, bir sürü ayaklanmalar var ve devletler de yaşamak için, gücünün ayakta durabilmesi için birtakım tedbirler almıştır. Şimdi, bakın...
NECATİ YILMAZ (Ankara) - Sayın Hocam, bu kadar değil ya, kafan çok karışık Hoca.
KAMİL AYDIN (Devamla) - Geleceğiz, geleceğiz.
Arkadaşlar, geçmişe böyle bir projeksiyon yapmayın. Bakın Sivas katliamı olduktan sonra tarih kaç? 2 Temmuz. Peki, 5 Temmuzda ne oldu biliyor musunuz?
NECATİ YILMAZ (Ankara) - Sadece katliam yaptılar, katliam oldu.
KAMİL AYDIN (Devamla) - 5 Temmuzda ne oldu biliyor musunuz? (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Yapanlar ne dedi biliyor musunuz? "Sivas katliamının intikamını aldık." dediler.
NECATİ YILMAZ (Ankara) - Başbağlar'da katliam oldu, Sivas'ta katliam oldu.
KAMİL AYDIN (Devamla) - Yahu bir dinleyin Allah rızası için, şurada bilimsel bir açıklama yapıyorum.
NECATİ YILMAZ (Ankara) - Ayrımcılık yapmayın, katliamları karşılaştırmayın, hepsi katliam bunların.
KAMİL AYDIN (Devamla) - 5 Temmuzda Başbağlar'da bu katliamı yapanlar dedi ki: "Sivas'ın intikamını aldınız." Bunun Yezid'den, Muaviye'den farkı nedir? Nedir Yezid'den farkı? (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Sivas da katliamdır, o da katliamdır.
NECATİ YILMAZ (Ankara) - Hepsi katliamdır.
KAMİL AYDIN (Devamla) - Bu ülkede kim cana kıydıysa katliam yapmıştır arkadaşlar.
NECATİ YILMAZ (Ankara) - Arayan sizsiniz, Başbağlar'ı arayan sizsiniz.
KAMİL AYDIN (Devamla) - Bakın, 25 Ekim 1993, aynı yıl -ben Erzurumlum- Çat Yavi katliamı var. Çat Yavi'de bizim 33 arkadaşımız katledilmiştir. Sivas'taki de bizim canımızdır, oradaki de bizim canımızdır. Birine evet, birine hayır değil...
ALİ ŞEKER (İstanbul) - Kim hayır diyor, kim?
KAMİL AYDIN (Devamla) - ...elbette ki bugün Sivas'la ilgili, Sivas'taki katliamı katliam olarak kabul edip ve gerekenlerin de yapılmasını istiyoruz. Arkadaşlar, bir bırakın da sebep-sonuç ilişkimizi tam kuralım. Ama bakın...
NECATİ YILMAZ (Ankara) - Kafanız karışık, kafanız.
ALİ ŞEKER (İstanbul) - Kafan karışık, neyin sebep sonucu?
KAMİL AYDIN (Devamla) - Benim kafam karışık değil, mezhepçilik yapmıyorum, o kadar. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
NECATİ YILMAZ (Ankara) - Çok karışık kafanız Hocam.
KAMİL AYDIN (Devamla) - Bakın, arkadaşlar...
ALİ ŞEKER (İstanbul) - 12 milletvekili geçen sene Cumhuriyet Halk Partisinde Başbağlar'a gittik, siz neredeydiniz?
KAMİL AYDIN (Devamla) - ...biz Anadolu'yu İslamlaştırırken sevgiyi kullandık, biz Yesevi ekolünden geliriz. Bakın, şurada Kayseri'den yolun sapınca -lütfen- ben her 15 kilometre tabelasını görünce Şeyh'e giderim, canlar canına uğrarım, o ne der? Der ki: "Canlar, bir olalım, iri olalım, diri olalım." Biz birliği savunuyoruz, biz nüanslara takılmayacağız, biz kardeşliği savunuyoruz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bizim hepimiz Allah'a şükür...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) - Ya, bu alkışlarınızla Sivas katliamının üstünü mü kapatıyorsunuz, siz neyi alkışlıyorsunuz?
MEHMET UĞUR DİLİPAK (Kahramanmaraş) - Arkadaşımızı alkışlıyoruz, sana ne?
KAMİL AYDIN (Devamla) - ...Sünni'mizle de Alevi'mizle, efendim Hambeli'mizle, Maliki'mizle biz kardeşiz. Burada yapılan haksızlık kime yapılmışsa haksızlıktır.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) - Katliamın ortağı mısın?
ALİM TUNÇ (Uşak) - Birliği alkışlıyorum.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri...
Sayın Aydın, teşekkür ediyorum, süreniz doldu.
Çok teşekkür ediyorum, çok sağ olun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Hocam, tamam.
KAMİL AYDIN (Devamla) - Evet, dolayısıyla zulüm kimden gelirse gelsin, kim muhatap olursa olsun zulüm zulümdür, baki olmaz hesabı da sorulmalıdır.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) - Evet, evet, katliamcı zihniyetin ortağısın; doğrudur, biliyoruz seni, tanıdık artık.
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Sözlerinize dikkat edin.
KAMİL AYDIN (Devamla) - Teşekkür ediyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)