Konu: | Danıştay Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 1 |
Birleşim: | 109 |
Tarih: | 29.06.2016 |
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Danıştay Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu üzerinde grubum adına söz almış bulunmaktayım.
Yani, şu an Danıştay Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı... Yani, bu, artık, herhâlde, Meclisin süreklilik arz eden bir hâli hâline geldi. Bir torba kanun getiriliyor, içerisine birçok farklı madde ekleniyor ve belli, gerçekten bu Hükûmetin en başarılı olduğu ve takdir ettiğim bir yönüyle kamuoyuna benimsetiliyor. "Bu nedir?" diye sorarsanız, manipülasyon, algı yönetimi. Şu anda, çünkü, bu tasarıyla ilgili olarak yargı reformu olarak bütün havuz medyasında dolanıyor. Topluma da yargı reformu olarak yansıtılıyor, lanse ediliyor. Ama, reformun kelime anlamına bakarsak aslında "düzeltme, daha iyi hâle getirme" olması gerekirken esasında bu tasarının bir bütünen kendine göre şekillendirme, kendine göre düzenleme, kendine göre yapılanma tasarısı olduğunu net olarak görüyoruz. Ama, dediğim gibi, bu Hükûmetin en iyi yaptığı şey manipülasyon, en iyi yaptığı şey algı yönetimi çünkü iktidara ilk geldiğinden beri kanunlar üzerinde en çok oynamayı yapan, her gün başka bir kanunu değiştiren... Bir hukukçu olduğum için, her baktığımda, bir hafta aralıklarla bir kanunun farklı farklı versiyonlarıyla karşılaştığım için bu yargının, aslında kanunların nasıl bir yapboz tahtasına döndürüldüğünü en yakinen takip edenlerden biriydim. İşte o yapboz tahtasının bir tane daha eklenmiş şeklini burada görüyoruz. Çünkü burada yargıda bir reform, bir düzeltme, böyle bir durum yok.
Dediğimiz gibi, aslında iki gündür yoğun olarak belirttiğimiz ama Meclis sıralarında ama iktidar sıralarında hiçbir şekilde dinlenmeyen, hiçbir şekilde acaba bu kanunun içerisinde ne vardı. "Bizi de ilgilendiriyor mu ya da bizim dinlememiz gerekiyor mu, tamam, el kaldırıyoruz, onaylıyoruz, tamam diyoruz ama ya bir de içeriğine bakalım, bir de konuşmacıları dinleyelim." gibi bir durum olmadığını şu anda da net görüyoruz çünkü iktidar sıraları yine boş, birazdan oylama için gelirler muhtemelen ama emin olun ki...
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Biz buradayız, rahat olun. İşinize bakın.
AYŞE ACAR BAŞARAN (Devamla) - ...bu mevcut düzenleme, üç gün sonra dönüp dolaşıp yine sizi bulacak çünkü yargının birilerinin eline düştüğünü, birilerinin bu yargıyı kendilerine göre şekillendirdiğini en çok söyleyen, bundan şikâyetçi olan, daha birkaç gün öncesine kadar sizdiniz. Bunu yoğun olarak şikâyet eden de sizdiniz ama iktidar işte böyle bir şey, gücü elinize geçirince bu sefer ilk yaptığınız şey, yargıyı kendinize göre düzenlemek oluyor. İşte, bu düzenlemenin karşısında, dediğim gibi, bu kanunu nereden tutsak elimizde kalıyor, nereden tutsak elimizde kalan bir düzenleme olduğu için tek tek maddeleri üzerinde değil, esasında kanunun sürekli bütünü üzerinde konuşuyoruz.
Ancak, benim, 20'nci madde üzerinde de birkaç söz söylemem gerekiyor. Yani, bu 20'nci maddede yüksek yargı bütçesi, 50 binden 10 milyona çıkarılıyor ve bunun nedeni de yargı görevlilerinin eğitiminin sağlanması, kendilerini geliştirmeleri için belli eğitimlere tabi tutulması şeklinde bir açıklama getiriliyor. Doğrudur, yüksek yargıda da, yargının bir bütününde de kendilerini geliştirmeleri, bu devlette gerçekten bir hukuk devleti olma çerçevesinde kararların çıkabilmesi içi, belli standartları tutturabilmeleri için eğitim şart. Bu, doğrudur ama 10 milyon lirayla, bırakın siz yüksek yargının eğitimlerini ya da kendini geliştirmeleri için belli katkıları sağlamayı, yani ülkenin yarısının eğitimini sağlayabilirsiniz. Bunun altında nasıl bir amaç olduğunu da galiba birazcık irdelemek gerekiyor. Bu halkın o sürekli dişinden tırnağından artırarak kenara koyduklarını vergi olarak toplayıp böyle yüklü miktarda birilerine bütçe olarak sağlamanın nasıl bir amaç taşıdığını üç gün sonra daha net olarak göreceğiz.
Bir de işte o yine bir "yargı reformu" adı altında "Kaldırıyoruz." dediğiniz, özel yetkili mahkemelere çevirdiğiniz ama şu anda tekrar çark ederek o geri döndürdüğünüz DGM'leri tekrar geri getirdiğinizin de farkındayız. Bütün Türkiye toplumunun da üç gün sonra bunu daha açık ve net olarak göreceğine inanıyoruz.
Dediğim gibi, siz o en çok bildiğiniz işi yapmaya devam edin. Manipülasyona, algı yönetimlerine devam edin ama emin olun, işte o kazdığınız kuyuya, bu yarattığınız sisteme, bu canavara en büyük yem de siz olacaksınız diyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)