| Konu: | Danıştay Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 109 |
| Tarih: | 29.06.2016 |
ERHAN USTA (Samsun) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlarım.
Şimdi, Yargıtayda genel sekreter olabilmek için mevcut kanunda beş yıl Yargıtay üyeliği yapma şartı var, bu maddede o şart kaldırılıyor. Biz de önergemizle şunu söylüyoruz, diyoruz ki hiç olmazsa bu, üç yıl olsun. Çünkü Yargıtayın genel sekreteri olarak görev yapacak kişinin Yargıtayın işleyişini en iyi bilmesi gerektiği açıktır yani bir tecrübe ihtiyacı vardır. Bunu tamamen kaldırmak gibi bir şeyin yapılması son derece yanlıştır. Fakat tabii, bu yapılanı da Sayın Bakan, işin doğrusu yadırgamıyorum çünkü maalesef, sizin yönetiminizde yani sizin hükûmetlerinizin yönetiminde artık tecrübenin, liyakatin inanın hiçbir önemi yok. Yani tamamen, tecrübe olsun olmasın, birini bir yere getirirken oraya layıktır, değildir, bunlara hiç bakılmadığını biz kamu yönetimindeki atamalarınızda çok yakinen bunları görüyoruz, bunları bu ülke yaşıyor. Çünkü, her şey siyasallaştı; hukuk siyasallaştı, -burada öteden beri konuşuldu- kamu yönetimi siyasallaştı, bürokrasi siyasallaştı. Bir vali bey çıkıp takdimde "ak kadrolar" denildiğinde vali bey de oradaki siyasetçilerle birlikte elini kaldırabiliyor. Böyle bir ülkeyi yaşıyoruz. Dolayısıyla, burada da tecrübe aramamanız, bir günlük Yargıtay üyesi olanı Yargıtay Genel Sekreterliğine layık görmenizi de aslında çok yadırgamıyorum çünkü bunu alışkanlık hâline getirdiniz.
Fakat burada şunu söyleyeceğim: Şimdi, hani "Her şey siyasallaştı." diyoruz ya, bürokrasi de... Bakın, size bir örnek vereceğim. Evvelsi gün Samsun'dayken ben bununla ilgili bilgilendirildim. Samsun'un Ayvacık diye bir ilçesi var, küçük bir ilçe. Burada çiftçiler bir bahar şenliği yapacaklar, 4'üncüsünü, geleneksel 4'üncü bahar şenliği. Bahar şenliği yapılacak mekân olarak da şehir stadyumunu talep ediyorlar. Bunun yazışmaları yapılıyor, ilçe spor müdürlüğüne söyleniyor, oradan kaymakamlık, valilik, bakanlığa geliyor. Bakanlık 20 Haziranda bir görüş gönderiyor "Şu, şu şartlarda mevcut mevzuat hükümleri çerçevesinde tahsiste herhangi bir sakınca görülmemektedir, burayı kullanabilirsiniz." diye Bakanlık gayet güzel bir şeklide görüş veriyor. Ondan sonra, araya siyasiler giriyor "Ya bu adamlara, niye böyle bir şeye şehir stadyumunu veriyorsunuz?" diyorlar. Ondan sonra, iki gün sonra, bakın çok enteresan...
Sayın Bakanın bizi dinlemesini sağlayabilir misiniz? Sayın Bakanım, saatlerce konuşulmaz. Bir tane şey söylenir ama yani burada nihayetinde bir şey söylüyoruz; bakın, önemli bir şey, her şey siyasallaşıyor diyorum.
HASAN SERT (İstanbul) - Sen, Genel Kurula konuş.
ERHAN USTA (Samsun) - Ben, Genel Kurula konuşuyorum ama nihayetinde yapılmasını istediğimiz şey, Hükûmet tarafından...
Dolayısıyla, Sayın Bakanım, bakın, görüşü veriyor, diyor ki: "Tamam, şehir stadyumunu bu çiftçiler yani oradaki meslek örgütü, ziraat odası kullanabilir." diye tahsisatı Gençlik ve Spor Bakanlığı yapıyor, yazı burada. Araya siyasiler giriyor. Kim giriyor? Onu da söyleyeyim. Ayvacık Belediye Başkanı giriyor, AK PARTİ'li Belediye Başkanı. Diyor ki: "Kardeşim, bu adamlara nasıl burayı verirsiniz?" Hemen bir telefonlar, şunlar bunlar... Şimdi, aynı şeye herhangi bir ilave görüş yok bakın yani tekrar bir görüş istenir, bir gelişme olur. Aynı yazıyı ilgi göstererek, şu yazdığı, yani tahsisatı yaptığı yazıyı ilgi göstererek tekrar bir yazı yazıyor, diyorlar ki: İşte, şöyle şöyle talep "...Genel müdürlüğümüzün izni istenmektedir. Konu Genel Müdürlüğümüzce incelenmiş, adı geçen tesiste belirtilen tarihte spor faaliyetleri nedeniyle tahsis talebi uygun görülmemiştir." İmzayı da aynı kişi atıyor, Osman Gümüş. Bakın, aynı kişi, iki gün arayla -20 Haziran, 22 Haziran- böyle bir şeyi imzalayabiliyor aynı yazıyı ilgi tutarak. Şunu bile yapmıyor: Yani "Biz daha önceki yazımızda böyle bir uygun görmüştük ama sonradan anlaşıldı ki işte, şöyle var..." Yani bu gerekçeleri bile söylemeksizin... Yani kamu yönetiminin geldiği durumu görebiliyor musunuz?
Şimdi, bu ülkede neye güveneceksiniz? Hukuk böyle olmuş, kamu yönetimi böyle olmuş. Niye? Çünkü hukuk çalışmıyor. Yargıdan korkmayan bir memurun yapacağı şey bu, siyasallaşan bir memurun yapacağı şey bu çünkü meslek ahlakı da kalmamış.Yani insanı öldürseniz bunu yapmaz. Ya, iki gün oldu daha, hiçbir gelişme olmadan... Hani, yeni bir gelişme olur, dersiniz ki "Biz daha önceden uygun görmüştük ama şimdi şu zaruretten dolayı bunu iptal ediyoruz." Hiçbir şey yok.
Şimdi, böyle bir ülkede yaşıyoruz. Sayın Bakanım, bunun temelinde... Bunu konumuza nasıl bağlayacağız? Hukukun çalışmamasıdır, hukukun siyasallaşmasıdır ve dolayısıyla bir de bu yazı bütün silsileyle geliyor, biliyor musunuz? Valilik, il müdürlüğü, ilçe müdürlüğü, kaymakamlık. Bir tanesi, Allah rızası için demiyor ki "Ya kardeşim, ben bunun iki gün önce olumlusunu da sevk ettim, şimdi olumsuzunu nasıl yapayım? Benim ahlakıma bu aykırıdır, benim meslek anlayışıma aykırıdır." diyen bir tane bürokratınız yok Sayın Bakanım. Dolayısıyla böyle bir Türkiye'de yaşıyoruz.
Hayırlı uğurlu olsun.